Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) görevlisi Tayfun Mater, Türk özel timlerinin neden gözaltına alındıklarının değil, hangi gerekçe ve kararla Kuzey Irak'ta bulunduklarının sorgulanması gerektiğini hatırlattı; "İşgalci güç ABD, bundan sonra Türk birliklerinin bölgede rahatça hareket etmesine izin vermeyecek" diye konuştu.
Askeri tarihçi Tanju Akad ise, "ABD, bu hareketiyle, Türkiye'de 'Buradan çıkın' mesajını çok çirkin bir şekilde vermiş oluyor" dedi.
Fırat, Mater ve Akad'a göre; Türkiye bundan sonra bölgedeki varlığını ve ABD ile ilişkilerini gözden geçirip bağımsız bir dış politika geliştirmeli...
ABD'nin Türk birliğine müdahalesinin "Türkiye'nin liman, üs ve havaalanlarının ABD birliklerinin kullanımına açacak tezkerenin 1 Mart'ta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde reddedilmesi" ile ilişkilendirilmesine karşı çıkan Mater, Fırat ve Akad, görüşlerini Bianet'e açıkladı.
Mater: Özel kuvvetlerin Irak'tan çıkması gerekir
* Irak işgal altında. İşgalci güç otoritesini kimseyle paylaşmak niyetinde değil. Orada bulunan Türk özel birliklerinin nasıl gittiği, hangi uluslar arası anlaşmaya göre orada bulunduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararı ile mi orada bulunduğu bilinmiyor.
* Gözaltına alınan askerlerin, orada bir gizli operasyon birliği olarak bulundukları anlaşılıyor. Türkmenlere ait binalarda kalıyorlar, siviller, yanlarında Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre, 106 bin dolar gibi, hepimizin vergilerinden elde edilen paralar var. İleri teknoloji ürünü silahlar var. Bunların üzerinde hiç durulmadan "ABD'liler askerlerimizi nasıl tutuklar" gibi bir tartışmaya girilmek isteniyor.
* Türk özel harekat birliği gözaltına alınmış, ellerine kelepçe, başlarına çuval geçirilmiş... Bu çok normal, onlar da Türkiye'de Türk halkına aynısını yapıyorlardı...
* O tür özel kuvvetlerin Irak'tan çıkması, Türkiye'ye ait hiçbir silahlı gücün Irak'ta bulunmaması gerekir.
* Türkiye'de gazeteler, gazeteciler, köşe yazarları olayın temeline inmiyor; oradaki Türk varlığının nedenlerini tartışmıyor, o birlikleri kimin görevlendirdiğini sormuyor... Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök de, demagojik bir biçimde, savaş karşıtlarını suçluyor. Oysa bizler, savaş karşıtları olarak başından beri Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hiçbir şekilde Irak'taki müdahaleye karışmasın diyoruz. Son olay bizim haklılığımızı gösteriyor.
* Belki de böyle olaylar sayesinde ABD Türkiye ilişkileri sonunda normale girer. İki ülke arasındaki ilişki, bir hakim olma pozisyonu olmadan, karşılıklı saygı esasında yürümelidir.Türkiye Cumhuriyeti ve ABD arasındaki ilişki de bundan sonra Türkiye'nin diğer ülkelerle ilişkilerinin benzeri bir yola girmesi gerekiyor.
* Türk birlikleri, bundan sonra Kuzey Irak'ta ellerini kollarını sağlayarak hareket edemeyecek. İşgalci güç buna müsaade etmeyecek.
Fırat: Türk birliği eski alışkanlıklarını sürdürmek istedi
* Türk birliklerinin Kuzey Irak'ta bulunmasının hiçbir hukuki açıklaması yok. Sadece fiili bir durum söz konusu. Türk askeri öteden beri, Kuzey Irak'ta "sıcak takip" gerekçesiyle askeri operasyonlar yapıyordu. "Sıcak takip", uluslararası hukukta var olan bir kavram. Ancak, Türk birliklerinin varlığı "sıcak takip" ile örtüşmüyor.
* Bu birlikler aslında, Kürtlerin geçtiğimiz 12 yıllık kısmi otonom dönemi içerisinde onların arasında bir tür komiserlik yaptı. Türkiye'nin müdahalelerini, Türkiye ile oradaki güçler arasındaki ilişkileri yönettiler. Türkiye, bölgedeki güçleri resmen tanımadığı için siyasi bir yetkilendirme yapamıyordu, ilişkilerini o birlikler aracılığıyla yönetiyordu. Kürt bölgesinde Türkiye'nin hoşuna gitmeyen herhangi bir gelişme olduğunda, duruma müdahale ediyorlardı.
* Özel harekat timlerinde, ABD'nin Irak'taki işgalinin ardından aynı alışkanlıkları sürdürme eğilimi var.
* Geçmişte "derin devlet"in kararlarını uygulayan bu birlikler, şimdi de resmen topluma karşı sorumlu yöneticilerin haberi olmadan bazı girişimlerde bulunuyor olabilirler.
* Sanırım, bu girişimleri ABD istihbaratı tespit etti. Türk askerlerinin gözaltına alınmasından sonra hiçbir yönetici "onlar neden orada, ne yapıyorlar, neden gözaltına alındı" demedi; "askerlerimiz serbest bırakılsın" demekle yetindiler.
* Sonuçta, bu Türk timi, özel istihbarat timleri ya da devlet nezdindeki isimleri ne ise; oradaki örgütün ne iş yaptığını ABD afişe etti.
* Oradaki birlikler, Türkiye'ye yansıtıldığının aksine orada PKK'yı takip etmiyor, başka amaçlarla orada bulunuyorlar. Türk birliklerinin orada bulunmasının anlamsızlığının, gerçek varlık nedenlerinin bir biçimde açığa çıkarılması gerekiyordu, ABD de böyle yaptı.
* Bundan sonra Türkiye kendisine çeki düzen vermek zorunda. Kendi egemenlik bölgesi dışında at oynatmak hakkına sahip olmadığını bilmeli. Geçmişte TBMM'nin, Milli Savunma Bakanı'nın bile haberi olmadan yaptığı operasyonları artık gerçekleştiremez. Egemenlik artık ABD'nin elinde.
* ABD, güce dayalı egemenliğini Türkiye ile paylaşmak istemiyor, Türkiye'nin bölgedeki varlığından rahatsız. ABD'nin de teşvikiyle ciddi bir af kanunun çıkarılması tasarlanıyor. Bu kanun çıktıktan sonra, bölgedeki PKK kamplarının akıbeti de belirlenecek. Ondan sonra, Türk askerinin orada bulunmasının, kendi kamuoyu bakımından da gerekçesi kalmayacak.
Akad: Türkiye artık ikinci kategoride bir ülke
* ABD bu hareketiyle, Türkiye'ye "Kuzey Irak'tan çıkın" mesajını çok çirkin bir şekilde vermiş oluyor.
* Bunun anlamı ise, Türkiye'nin dünyadaki yeni işbölümünde ikinci kategoride bir yere konulmuş olduğu... Dünya ülkelerini birinci, ikinci ve üçüncü dünya ülkeleri olarak sınıflandırırsak, Batı dünyası Türkiye'yi ikinci kategoride bir ülke olarak tanımlıyor.
* Türkiye'de birçok insan zannediyor ki, ABD 1 Mart'ta Türkiye'nin liman, üs ve havaalanlarını ABD'ye açacak tezkere Meclis'te reddedildiği için bu gelişmeler yaşanıyor. Oysa, tezkere Meclis'ten geçseydi de ABD'nin politikası değişmezdi. Türkiye, ağzıyla kuş tutsaydı da yine bu muameleyi görecekti.
* Türkiye'nin önünde artık iki yol var: Ya, konumunu kabullenir ve bağımsız, şahsiyetli bir dış politika oluşturur ya da ABD'nin ve AB'nin kapısı önünde bekleyip benzer muamelelere zemin hazırlar... (BB/NK)