Düzce Depremzedeler Derneği (Dep-Der) Başkanı Ayşegül Şenol, Bayındırlık Bakanlığı ve Afet İşleri Daire Başkanlığı'ndan kendilerine verilen sözlere karşılık "Rezerv alanlarının orman alanı olarak gösterilerek, 49 yıllığına villa yapmak için özel şirketlere kiralandığını öğrendik" diyor.
"Rezerv" adı verilen arsalar, kalıcı konut arazisi içinde olan, ancak konut yapma alanı dışında kalan imarlı yerlere verilen ad. Düzceli depremzedeler, bu arsaların bir bölümünün kendilerine kredi karşılığı, yani "bedeliyle" verilmesini talep ediyor.
Şenol'un verdiği bilgilere göre, bu alanların planlaması, 500 metre arayla okul ve cami alanı ayrılması gibi çelişkiler de içeriyor.
Dün (28 Temmuz) Ankara'da bir eylem yapan depremzedeler, topladıkları 60 bin imzayı Cumhurbaşkanı'na sundu.
Şenol, 2003'te 775 sayılı Gecekondu Kanununa eklenen bir maddeyle, kalıcı konut alanlarındaki rezerv arsaların Marmara ve Düzce depremlerinde evsiz kalan ve ev sahibi olmayanlara dağıtılması gerektiğini söylüyor.
"Bizi vazgeçirmek istiyorlar"
Konunun ayrıntılarını bianet'e anlatan Şenol şu bilgileri veriyor:
* Düzce Nalbantoğlu mevkiindeki kalıcı konut alanında Bayındırlık Bakanlığı verilerine göre 3.500 konut yapmaya uygun rezerv arsa var.
* Bu arsalar ya lüks konutlara tahsis edilmeye ya da ihtiyaç duyulmayan binaların yapımı için ayrılıyor. Bayındırlık Bakanlığı'nın amacı, bizi arsa talebimizden vazgeçirmek.
* Rezerv arsalar içinde 500 metre aralıkla ilkokul arsası tahsis edildiğini gördük. Bir ilkokul ve ortaokulun mevcut olduğu yerin yakınına yeni bir okul arsası açılmasındaki niyeti anlayamıyoruz.
* Düzce depreminde evsiz kalan ve konut sahibi olmayan 1000'den fazla kişiyle özel bir kooperatif kurduk. Kooperatife depremi Düzce ve çevresinde yaşayan, konut sahibi olmayan ve arsa tahsis edilirse, evinin yapımında çalışmayı taahhüt edenler üye olabiliyor. Amacımız, kendi imkanlarımız ve devletin de yardımıyla gerçek ihtiyaç sahiplerine hakları olan kalıcı konut arsalarının tahsis edilmesi.
Depremzedeler ya prefabrikte ya güvencesiz evlerde oturuyor
* Düzce Nalbantoğlu mevkiindeki 10.500 konutluk alanda 7 bin 600 konut yapıldı. Ancak, Düzce ve İzmit gibi şehirlerde deprem sonrası evsiz kalan ve kirada oturanlar, kalıcı konut ve kredi hakları da olmadığı için ya prefabriklerde ya da yapı ucuz olduğu için depreme karşı güvenli olmayan evlerde oturuyorlar.
* Geçtiğimiz yıl aynı taleplerle 2 Eylül'den 12 Kasım'a kadar Ankara'da eylem yaptık ve gözaltına alındık. Bu olay, depremzedelerin sorunlarının görmezden gelindiğinin örneği.
* Başbakan, Bayındırlık Bakanı ve Cumhurbaşkanı'na bugüne kadar taleplerini bir çok kez ilettik, ancak bir çözüm üretilmedi.
Arsalar 500 metre arayla cami yapımına tahsis edilmiş
* Bayındırlık Bakanlığı ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü' nün yaptığı arsa dağıtımı ve planlamalarına bakarsak 775 sayılı yasaya göre, rezerv arsalarını bir bölümü orman arazisi olarak gösterilip, 49 yıllığına özel inşaat şirketlerine kiralanmış, bir bölümü hastane yapılmadığı halde hastane arazisi olarak gösteriliyor. Bu arsalarda yurtdışından vakıf desteği bulunduğu için engelliler köyü yapıldı. 500 metre ileride bir cami olmasına karşın, cami alanı olarak ayrılan yerler var.
* Toplu Konut İdaresi (TOKİ) için tahsis edilen rezerv arsalarda yapılan konutların ise, ev sahibi olanlarca alınacağını biliyoruz. Evi olduğu halde, bize gelerek TOKİ'den ev almak için onlar adına başvuru yapmamızı isteyenler var. Ayrıca TOKİ'nin sattığı evlerin kalıcı konutların maliyetinin 2-3 katı olduğunu biliyoruz.
"Temel insan haklarından olan 'barınma hakkı' önemsenmiyor"
* Bu arsaların gerçek ihtiyaç sahiplerine verilmesini istiyoruz. Devletin en temel insan hakkından olan; Anayasanın 56. ve 57. maddelerinde de güvenceye alının barınma hakkını önemsemeyen bir yaklaşımı var. Bu, sadece bu hükümete ve bakanlığa bağlı bir bakış açısı değil.
* Depremzedelere geri ödemeli olsa bile konut ve arsa kredisi verirse, diğer ihtiyaç sahiplerinin de kredi talebinde bulunacağını düşünüyorlar.
* Konutları ihtiyaç sahiplerinin barınması için değil, rant aracı olarak gören yaklaşım, Arsa Ofisi Kanunu'ndan Toplu Kaynakların kullanılması yönetmeliğine kadar yasalarda yer alan maddeleri çiğniyor.
Deprem konusunda zorunlu deprem sigortasını, özel yapı denetim şirketlerini çözüm olarak gören ve kötü yapı stokunu iyileştirmek için çözüm üretmeyen bir devlet ve hükümet anlayışında, yasalarla güvenceye alınan haklarımızın uygulamaya geçmemesine karşı çıkıyoruz. (ÖG/BB)