6 Şubat Maraş merkezli depremlerden en çok etkilenen kentlerden biri olan Hatay’da, yüzlerce depremzede ikinci kışı da konteynerde ve çadırda geçiriyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, konteynersiz depremzedenin kalmadığını söylese de Hatay’da ev, konteyner ya da çadır fark etmeksizin tüm depremzedeler farklı zorluklar yaşıyor.
Depremzedeler barınma konusunda çeşitli çözümler bulsa da gıda, su, ulaşım, geçim ve sağlık başlıklarında temel ihtiyaçlara erişimde sorun yaşıyor. Hâlâ çadırda yaşayan depremzedelerin koşulları ise daha zor.
Yaşadıkları sorunların çözümü noktasında ulaştıkları yetkililerin işlerini daha da zorlaştırdıklarını aktaran Hataylı depremzedelerin kimisi olumsuz hava koşullarından kimisi ise kurumların yetersizliğinden şikâyetçi.
“Konteyner için şart koşuluyor”
Depremde evini ve işini kaybeden Canet Küçükçay, "Biz sekiz kişilik bir aileyiz. Konteyner kentte yaşamak şartıyla hepimize bir konteyner vereceklerini söylediler. Bu, çadırda kalmaktan daha zor olabilirdi. Biz de evimizin yakınındaki bahçede kalmak istedik. Şubat ayından bu yana bahçemizde, kendi imkânlarımızla kurduğumuz çadırda yaşıyoruz. Çadır koşulları zor. Yağmur yağınca su geçiriyor, fırtına çıkınca soba boruları dağılıyor. Yağmurlu havalarda çamur içinde kalıyoruz. Yazın da haşere sorunu vardı," dedi.
Sorunları ve ihtiyaçları için yetkili kurumlara ulaşamadıklarını belirten Küçükçay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yetkililer bir birimden diğer birime paslayıp duruyor bizi. Onlardan bir sonuç alamadığımız için sorunlarımızı kendimiz gidermeye çalışıyoruz. Mesela defalarca başvurmama rağmen yıkılan evimiz için almam gereken 15 bin TL ile ev sahiplerine ödenmesi gereken aylık 5 bin TL’yi alamıyorum. Gıda dağıtıyoruz, diye açıklama yapıyorlar ama bunu da görmedik. Gıdayı aylardır satın alıyoruz. Sadece konteyner kentlerde gıda dağıtımı yapılıyor. Kırsalda ya da şehir merkezinden uzakta kalanlar hiçbir şeyden faydalanamıyor. Zaten zamlar da aldı başını gidiyor."
“Çadır, kadınlar için daha zor”
Barınma, su ve sağlık sorunlarının da devam ettiğini aktaran Küçükçay, acil durumlar dışında herhangi bir sağlık sorunu için Adana, Reyhanlı ya da İskenderun’a gitmek zorunda kaldıklarını söyleyerek şöyle dedi:
“İşimizi kaybettik. Aylar sonra iş bulduk derken bu sefer de işe gidip gelebilmek için özel araç bulmamız gerekiyor. Ulaşım konusunda da yetersizlikle karşı karşıyayız. Depremden bu yana harcadığımız su ve elektriğin ücretini de alacaklar. Bana iki gün önce gelen mesajda, 6 Şubat öncesinde ödenmeyen elektrik ücretinin alınmayacağı yazıyordu. Zaten depremden önce elektriğini ödemeyen kimse yoktur çünkü aksi halde hemen kesmeye geliyorlardı. Son kuruşuna kadar faturaları ödetiyorlar. Bir kadın olarak banyo ve kişisel bakım konusunda çok zorluk çekiyorum. Çadır bu anlamda kadınlar için daha zor. Regl olunca herkesin içinde kıvranıyoruz. Özel alan kavramını kaybettik.”
“Belediyeler işimizi zorlaştırıyor”
Çadırda kalan bir diğer depremzede Ali Taşar da evinin yakınlarında olmayı tercih ettikleri için devletin vereceği konteynerden faydalanamadığını ve kendi imkânlarıyla kurduğu çadırda ailesiyle yaşadığını söyledi.
Taşar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Devletin verdiği konteynerler su geçiriyor. Özel firmaların yaptığı konteynerler çok sağlam ama pahalı, alamayız. Kendi imkânlarımızla kerpiçten yaptığımız bir baraka için belediye bizden proje ve su saati çıkarmamızı istiyor. Geçici bir barakanın ne projesi olabilir ki? Belediyeler işlerimizi zorlaştırıyor. Aylar boyunca elektriği komşularımızdan çekmek zorunda kaldık. Isınmak için de odun sobası kullanıyoruz.
“Valilik ve AFAD aylar önce yaptığı bir yazılı duyuruda ‘Konteyner kentlere geçiş kapatılmıştır’ diyor. Bu talepleri kapattıktan sonra, kimse yeni başvuruda bulunamıyor ve arkasından ‘çadırda kalan kimse kalmadı’ açıklamasını yapıyorlar. Biz çadırda yaşıyoruz. Gelsinler, halimizi görsünler. Biz bahçemizi, mandalina ağaçlarımızı bırakmak istemiyoruz. Bu yüzden konteyner kentte değiliz ama konteynere ihtiyacımız var. Çünkü mevsim koşulları zor.”
“Resmî yardımlar kesildi”
Çadırda 11. ayı geriden bırakan bir başka depremzede Gökhan Ağbaht ise, kış aylarının zor geçtiğini ve kendi başlarının çaresine baktıklarını belirtti.
Ağbaht, “Çadırda kışı geçirmek çok zor, havalar çok soğuk. En büyük eksiğimiz ise su. Yetkililer ihtiyaçlarımız konusunda yetersiz kalıyor. İş bulamayan herkes Mersin’e ya da başka kentlere göç ediyor. Resmî yardımlar kesildi, gelen yardımlar da gönüllülerden geliyor” dedi.
Isınma konusunu elektrikli battaniye ve sobalarla çözmeye çalıştıklarını; ancak bu koşullarda yangın riskini de göze aldıklarını aktaran Ağbaht, kaymakamlıktan dört aydır “İsveç çadırı” istediklerini; fakat bir sonuç alamadıklarını da ekliyor.
İsmini vermek istemeyen bir kadın yurttaş ise depremde evini ve işini kaybettiğini, maddi zorluklardan dolayı da çocuklarının okula gidemediğini, ailesinin ise çalışmak için Mersin’e gittiğini aktardı. (JE/TY)