İstanbul’da tutuklanan ve aralarında gazetecilerin, yazarların, sivil toplumcuların bulunduğu birçok mahpusu barındıran Silivri Cezaevi, 26 Eylül’deki 5.7 büyüklüğündeki depremin merkez üssüne en yakın hapishane.
Deprem sırasında müvekkiliyle görüşmek üzere Silivri 9 Nolu Cezaevinde bulunan avukat Melike Polat, yaşadıklarını bianet’e anlattı.
Polat, deprem anında ya da sonrasında mahpusların, avukatların veya gardiyanların uzun prosedürleri atlatıp dışarı çıkmasının mümkün olmadığını, o sebeple içeride sallantının geçmesini beklediklerini, kapının açılması için gereken retina taramasına girenlerin de korkudan ve titremekten gözünü okutamadığı için kapının açılmadığını söyledi.
“Kapının açılması için Bakanlık emri gerekiyor”
Melike Polat o günü şöyle anlattı:
“9 Nolu Cezaevinin girişinde araç geçişi için büyük bir demir kapı ve yanında tek kişinin geçebileceği, yine demir bir kapı var. Bu kapıyı jandarma açıp kapatıyor. Binaya girdikten sonra retina okumasıyla açılan bir turnikeden geçiliyor. Ardından da X-Ray’den geçiliyor.
“Deprem anında avukat görüşü yerindeydim, avukat görüş kabininin camları ve büyük turnike titremeye başladı. Gardiyanlara nasıl çıkacağımızı sorduk, ‘Tek tek sıraya girip gözünüzü okutmanız [retina taraması] gerekiyor’ dediler.
“Bu sistemin devre dışı bırakılıp bırakılmayacağını sorduk, Adalet Bakanı emrinin gerektiğini söylediler. Gardiyanlar da bizim kadar korktu onlar da dışarı çıkamadılar, hatta retina taraması yaptırmak isteyip korkudan titrediği için yaptıramayanlar oldu. Koridorda panikten birbirine çarpanlar da…”
“Ancak bina gözle görülür hasar alırsa çıkabilirler”
Avukat Polat, mahpusların durumuna dair de şu bilgileri paylaştı:
“Ttutukluların durumunu sordum, onların da koğuştan çıkartılmalarının tek şartının binanın gözle görülür şekilde hasar alması ve buna dair emir gelmesi olduğunu söylediler. Mahpuslar sadece koğuşlarla cezaevinin dışını ayıran tellerin arasındaki boşluğa çıkarılabiliyor zaten… Bunun için de yine emir gelmesi gerekiyor.
“Bir mahpusun dışarı çıkabilmesi için de ancak korku ya da hasa sebebiyle hastanelik olacak derecede sağlığının bozulmuş olması gerekiyor. Kısaca, yapacak bir şey yok…”
“Mahpusların ne kadar korktuğunu bilmiyoruz”
Melike Polat bir mahpus yakının kendisine “85 yaşındaki dedesinin Silivri’deki mahkumlardan olduğunu ve hapishanenin yıkılıp yıkılmadığını sorduğunu” da ekledi.
Polat, “Bugün itibariyle mahpuslardan birine ciddi bir şey olmadığını, yani kimsenin hastanelik olmadığını biliyoruz ama onların ne kadar korku yaşadığını, anksiyete belirtileri yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyoruz” diye konuştu.
Mevzuat ne diyor?
Kanun ve yönetmelikler, depremle ilgili önlemleri ancak isyan gibi diğer acil durumlarla birlikte ele alıyor ve öncesinde ya da deprem sırasında alınabilecek önlemlere değil, sonrasındaki arama-kurtarma çalışmalarının yürütülmesine odaklanıyor.
Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetim, Dış Koruma, Hükümlü Ve Tutukluların Sevk Ve Nakiller İle Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Protokol’ün Jandarmadan gelecek müdahale ve arama talepleri bölümünün 14/1 maddesinde, bu faaliyet şöyle düzenleniyor:
“İsyan, direniş, yangın, deprem gibi olağanüstü durumlar ile firar teşebbüslerinin önlenmesi maksadıyla veya kuvvetli şüphe durumlarında, jandarma tarafından vaki olacak sözlü veya yazılı arama ve müdahale talebi Cumhuriyet başsavcılığınca değerlendirilir ve gerekli görülürse müdahale ve arama ceza infaz kurumu personeli ile birlikte yapılır.”
Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’te de deprem bir “iç güvenlik” meselesi olarak ele alınıyor.
MADDE 44/3: “Kurumlarda meydana gelen isyan, yangın, deprem, toplu firar, tünel kazma, duvar delme gibi asayiş ve güvenlikle ilgili olaylarda, iç güvenlik görevlilerinin yetersiz kalması hâlinde, kurum en üst amirinin istemi üzerine, kapalı kurumlarda dış güvenlik görevlileri, açık kurumlar ile eğitimevlerinde kolluk görevlileri kuruma girerek olaya müdahale etmek suretiyle gerekli tedbirleri alır.
MADDE 45/1-e: “Kapalı kurumlarda oda ve koridor kapıları kapalı tutulur. Kapılar aşağıdaki hâllerde açılır… Ölüm, deprem veya yangın gibi olağanüstü hâller”
MADDE 163/1: Hükümlü; izin, hastaneye, Cumhuriyet başsavcılığına veya duruşmaya sevk, eğitim, öğretim, işyurdu, cezanın ertelenmesi, salıverilme, nakil, deprem, sel gibi doğal afet ve yangın hâlleri dışında ve yetkili makamca verilmiş yazılı bir emir olmadıkça kapalı kurumun dışına çıkarılamaz.
Mahpusların deprem anında veya sonrasında nasıl açık alana çıkabileceği ile ilgili bir düzenleme bu mevzuatta bulunmuyor. (AS)