*Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen ve 41 kişinin hayatını kaybettiği Elazığ-Sivrice merkezli 6,8 büyüklüğündeki deprem sonrası, 7 ve 8 Ocak 2021 tarihlerinde Elazığ'da bir saha incelemesi gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen inceleme programı kapsamında, Sivrice ve Maden ilçeleri, Merkezdeki Gazi Caddesi, Rızaiye, Mustafa Paşa, Abdullah Paşa Mahalleleri, Doğu Kent Konteyner Kenti ziyaret edildi, halk ve esnafla yüz yüze görüşmeler ve muhtarlarla toplantı yapıldı.
"Şeffaf bir süreç işletilmedi"
CHP'nin Elazığ'da heyet olarak gerçekleştirdiği görüşmeler neticesinde, ortaya çıkan değerlendirmeler şöyle:
* Kamusal yardımların mevzuat vb. düzenlemelerin de etkisi ile eksik kaldığı,
* Yapılması planlanan konutların çoğunluğunun halen tamamlanmadığı, bu aşamada barınma sorunları yaşayan yurttaşların taleplerini ve sorularını karşılamaya yönelik katılımcı ve şeffaf bir süreç yaşanmadığı,
TIKLAYIN - Depremlerin Bıraktığı İz
* Rızası alınmaksızın binaları yıkılan yurttaşların alacakları ve borçları hakkında bilgi sahibi olmadıkları, şeffaf ve aydınlatıcı bir süreç işletilmediği,
* Değer tespitlerinde adil davranılmadığı, riskli alan ilanı yapılan alanların bir kısmının “rantsal kaygılarla” stoklandığı, riskli olan alanlarının belli bölümlerinde konut yapma yoluna gidildiği için halkın ihtiyaçlarını karşılamayan küçüklükte, sıkışık nizamda, yüksek katlı binalar inşa edildiği, bu nedenle yurttaşların devlete ve kamu kurumlarına olan güvenlerinin zedelenmesine neden olunduğu,
"İmar planı deprem riskini gözetmiyor"
* Deprem nedeniyle ekonomik zorluklar yaşayan esnafın yaşadığı ekonomik zorlukların pandemi nedeniyle daha da zorlaştığı ve bu nedenle acil iyileştirme, muafiyet ve indirim uygulamalarına ihtiyaç duyduğu,
* İmar planı ve kentsel dönüşüm uygulamalarının katılımcılıktan uzak, kentin kültürel belleğini ve dokusunu korumayan, deprem riskini gözetmeyen, tepeden belirlemeci bir anlayışla yapıldığı,
* Deprem nedeniyle mağdur olan yurttaşların, pandemi sonrası uzaktan eğitim uygulamalarının da etkisiyle eğitime erişimlerinin kısıtlı olduğu ve hatta konteyner kentte hiç denilebilecek derece olduğu,
* Halkın karar alma ve planlama süreçlerine katılımını önceleyen, şeffaf bir yönetim anlayışı yürütülmediğinden depreme dayanıklı bir kent inşa edilmediği,
* Evsiz kalan, hasarlı evlerindeki ziynet eşyalarını almalarına izin verilmeyen yurttaşlara yapılan yardımlarda, sosyal devlet ilkesinin gözetilmediği, tüp, yemek ocağı, soba gibi eşyaların ödünç olarak verildiği tespit edildi.
"Fay Kanunu Teklifi bir an önce kanunlaştırılmalı"
CHP'nin incelemeler sonucu ortaya çıkan sonuçlarla ilgili önerileri ise şöyle:
- Deprem Türkiye’nin bir gerçeğidir bu nedenle deprem öncesi ve sonrasına dair süreç devlet politikası haline getirilmeli, Afet İşleri ve Deprem Bakanlığı kurulmalıdır. Afet kriz yönetimine doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayacak olan kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanmalı, İl ve Bölge müdürlükleri oluşturulmalı.
- Fay Kanunu Teklifi bir an önce kanunlaştırılmalı.
- 7269 sayılı yasaya istinaden hak sahiplerini borçlandırmak suretiyle yapılacak konutlar için yasanın ek 4’üncü maddesi hükmünde yer alan Cumhurbaşkanı tarafından verilecek olan maliyet ve borçlanma bedellerine ilişkin indirim oranı ve indirim yetkisi ortadan kaldırılmalı, deprem konutlarında anahtar teslim inşaat maliyetinin yüzde 50 oranı AFAD Başkanlığınca karşılanmalı.
- Deprem bölgesinde hak sahiplerinin konut ihtiyaçlarını giderebilmek için yapılması planlanan konutların maliyetlerini düşürebilmek amacıyla, yapılacak ve/veya inşaa edilecek her türlü mal ve hizmet girdileri KDV, ÖTV ve diğer vergilerden muaf tutulmalı.
- Giresun’da yaşanan sel ve İzmir’de yaşanan deprem felaketi sonrası esnafa verilen 50 bin Türk Lirası değerindeki hibe, Elazığ esnafına kredi olarak verilmiştir, bu kredinin geri ödemesi 1 süre ertelenmeli.
"İmar planları revize edilmeli"
- Deprem bölgelerinde mikro planlamalar yapılarak zemin etüd sonuçlarına göre imar planları revize edilmeli.
- Alt yapı, ulaşım, iaşe, barınma ve sağlık sorunlarının çözümüne yönelik master planlar yapılmalı.
- Kamuoyunda İmar Barışı ya da İmar Affı olarak bilinen kaçak yapılaşmayı teşvik eden düzenlemeden vazgeçilmelidir. Almanya’da İmar Yasası 1945 yılından bugüne sadece 2 defa değişmiş olup Türkiye’de 11 yılda 164 kez değişmiş 7 defa İmar Affı çıkmıştır. Tarım alanları ve ormanlar hiçbir şekilde imara açılmamalı.
- Deprem öncesi ve deprem sonrası kullanılmak üzere genel bütçeden toplanan Deprem Vergisinin iptal edilerek, bunun yerine Kültür Varlıklarının Korunmasına yönelik Emlak Katkı Payı olarak kesilen bütçeye benzer olarak, Emlak Vergilerinden yüzde 15 kesilerek bu kesintiler büyükşehirlerde yatırım iskân koordinasyon müdürlüğü bütçesinde, illerde özel idare hesaplarında toplanarak ilin valisi ve belediyece kullanılmalı ve başka hiçbir amaç için kullanılmamalı.
- Orta hasarlı raporu verilen binaların artçı depremler sonrası malzeme yorgunluğunun olması ve binaların eski yapı olması nedeniyle, binaların güçlendirilmesinin sağlıklı sonuçlar veremeyeceğinden orta hasarlı bina tanımının kaldırılması gerekiyor.
(SO)