Denktaş, Miloseviç ve Saddamın Yolunda
Mehmet Ali Talat yaptığı yazılı açıklamada, "Cumhurbaşkanı Denktaş'ın, Kıbrıs sorununda görüşme zeminini dinamitleme, kriz yaratma ve böylece Türkiye'nin AB sürecini berhava edecek çözümsüzlük olgusunu devam ettirme amacında olduğunu" vurgulayarak şu bilgileri verdi:.
"Denktaş, dengesiz dünyasını açığa vuruyor"
* Cumhurbaşkanı Denktaş arka arkaya Kıbrıs Türk halkına ve Türkiye'ye dönük oyunlar oynamaya devam ediyor. Denktaş'ın oynadığı bu oyunlar Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak Türk tarafına hiç bir avantaj sağlamazken aynı zamanda da bizleri yeni çıkmazlara sokma özelliği taşımaktadır.
* Denktaş, basına "Güven Artırıcı Önlemler" diyerek Lefkoşa Hava Alanı'na karşılık Maraş'ın açılmasını teklif ettiğini belirtirken BM aracılığı ile Rum tarafına sunduğu öneride ise bununla ilgili hiçbir ifade yer almamıştı.
* Denktaş, basına yaptığı açıklamada; eğer Kıbrıslı Rumlar bu önerisini reddederse Maraş'ı tek yanlı açacağından söz etmektedir. Ertesi gün ise, isteyen Rum'un gelip evine oturabileceğini de söyleyerek içerisinde bulunduğu mantık dışı ve dengesiz dünyayı açığa vurmaktadır.
* Maraş'ın yıllardır kapalı kalmasının Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin bu kararına bağlı olduğunu ve bir varilin bile yerinden oynamasının mümkün olmadığını bile bile Denktaş, Maraş'ın tek yanlı açılacağını ve iskan edileceğini açıklayabilmektedir.
* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) Türkiye'nin dünya kadar tazminat ödemeye mahkum olduğu, bunun için milyonlarca dolarlık tazminat ödenmesi için KKTC Meclisi'nden yasa geçirmek durumunda kalındığını unutarak, şimdi Maraş'ı açıp oradaki malları dağıtacağını açıklamak, hiçbir sağlıklı düşüncenin ürünü olamaz.
* Hiç bir lider kendi halkını ve davasını bile bile BM ile çatışmalı hale getirmez. Bunu yakın geçmişte Miloseviç ve Saddam Hüseyin gerçekleştirdi.
* Şimdi Denktaş, sırf çözümsüzlük sürsün ve kendi sultanlığı devam etsin diye Kıbrıs Türk halkını ve Türkiye'yi dünya ile kavga ettirmeye kalkışmaktadır. Denktaş'ı bu düşüncelerinden ötürü protesto ederken, Çözüm ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı provokasyon odaklarının, bir an önce, demokratik yollarla dağıtılması gereğinin altını bir kez daha çizmekte yarar görüyorum.
