* Görseller: Climate Central'ın hazırladığı interaktif haritalar
Gezegenimiz hızla ısınmaya devam ederken tarihi kuraklıklar, ölümcül seller ve Kutuplardaki alışılmışın dışındaki erimeler bu durumun bir sonucu olarak ortaya çıkmakta. Öte yandan bilim insanları deniz seviyelerindeki artışa dikkat çekerek bu fenomenin önümüzdeki on yıllar boyunca devam edeceğini belirtti.
Kar gütmeyen bir araştırma kuruluşu olan Climate Central’ın (CC) yaptığı yeni çalışmaya göre, kıyılarda yer alan geniş nüfuslu 50 büyük metropolün yükselen deniz seviyeleri tarafından yutulmamak için daha önce görülmemiş bir adaptasyon örneği göstermeleri gerekiyor.
Princeton Üniversitesi ve Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü araştırmacılarını bir araya getiren analiz, gezegenin ortalama ısısının Sanayi Devrimi öncesine kıyasla toplamda 3 derece arttığı bir senaryonun şehirlere nasıl yansıyacağının tasarımını yaptı.
En iyi ve en kötü senaryo
İklim bilimcilerin ağustosta yayınladıkları rapora göre dünya hali hazırda Sanayi Devrimi öncesine göre ortalama 1,2 derece daha sıcak. Rapora göre iklim krizinin en olumsuz etkilerinden uzak durabilmemiz için sıcaklık artışının ortalama 1,5 derecenin altında kalması gerekiyor.
Ancak, küresel sera gazı emisyonlarının bugünden itibaren azalmaya başlayarak 2050’de net sıfıra indirildiği olabilecek en iyimser senaryoda bile, ortalama küresel sıcaklıklar düşmeye başlamadan önce 1,5 derece eşiğini aşıyor.
Emisyonların 2050’ye kadar artmaya devam ettiği daha az iyimser senaryolarda ise, gezegenimizin ortalama ısısının 2060’lar veya 2070’lerde 3 derece eşiğini aşması bekleniyor. Bu senaryolara göre okyanus seviyelerindeki yükselme, ortalama ısıdaki tepe seviyesine ulaşılmasından önceki on yıllarda da artmaya devam edecek.
Climate Central’ın baş bilim insanı ve adı geçen raporun ana yazarı Benjamin Strauss’a göre bugünün seçimleri gelecekte yürüyeceğimiz yolun taşlarını döşeyecek.
TIKLAYIN - İklim raporu: İnsanlık için kırmızı alarm
En çok 4 ülke etkilenecek
Climate Central araştırmacıları deniz seviyelerindeki olası artıştan en çok etkileneceği tahmin edilen bölgelerden Asya-Pasifik ile ilgili durumu analiz edebilmek için deniz seviyesindeki artış ile nüfus verilerini kullandı.
Rapor, bölgede yer alan küçük ada ülkelerinin neredeyse tamamının sular altında kalma riskinde olduğu ve deniz seviyelerindeki yükselmenin olumsuz etkilerine maruz kalacak on bölgeden sekizinin Asya’da yer aldığını belirtti. 3 derecelik sınırın aşılması durumunda Asya kıtasında yer alan yaklaşık 600 milyon insanın yükselen su seviyesinden etkileneceği açıklandı.
Yapılan analize göre Çin, Hindistan, Vietnam ve Endonezya deniz seviyelerindeki uzun vadeli artıştan en çok zarar görecek 5 ülke arasında. Ayrıca araştırmacılar adı geçen ülkelerin geçtiğimiz yıllarda mevcut kömür yakma kapasitelerinin büyük ölçüde arttırdığını söyledi.
Fosil yakıt üretimi durmalı
Eylül ayında Nature Dergisi’nde yayınlanan bir başka çalışmadaki bulgulara göre küresel ısınmanın etkilerini dizginleyip, küresel sıcaklık artışını Sanayi Devrimi seviyelerinden 1,5 derece civarında tutmak istiyorsak gezegenin petrol ve doğal gaz rezervlerinin yüzde 60’ını, kömür rezervlerininse yüzde 90’ını yeraltında, bulunduğu yerde bırakmalıyız.
İklim değişikliğinin etkilerinden kaçınabilmek adına pek çok bölgenin fosil yakıt üretimini ve tüketimini durdurması gerekiyor.
43 milyon Çinli evsiz kalabilir
Eylül ayındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Çin dünyanın en büyük fosil yakıt tüketicilerinden biri olarak iklim konusunda önemli bir vaatte bulundu. Ülke bundan sonra yurtdışında enerji olarak kömür tüketen yeni projeler inşa etmeyecek.
Gezegenin 3 derece barajını aştığı bir durumda ise Climate Central, 2100 yılına kadar 43 milyon Çinlinin evsiz kalacağını ve ilerleyen süreçte bu sayının 200 milyonu bulabileceğini rapor etti.
Ekstrem sıcakları daha sık göreceğiz
Küresel sıcaklık artışının her seviyesinde iklim değişikliğinin sonuçları kötüleşiyor. Bilim insanlarına göre küresel ortalama sıcaklıklar 1,5 derece seviyelerinde kalsa bile geçtiğimiz yaz gözlemlenen ekstrem sıcak hava dalgalarını daha sık göreceğiz. 1,5 derecenin üstüne çıkıldığı durumlarda ise iklim sistemi tanımlanamayacak bir hale gelebilir.
Climate Central’in raporunda değinilen bir diğer bilgiye göre bugünden itibaren sera gazı emisyonları düşmeye başlasa bile hali hazırda 385 milyon insan deniz seviyesinin altında kalması engellenemeyecek bölgelerde yaşıyor. Ortalama sıcaklık 1,5 derece civarında kalsa bile bugün 510 milyon insanın sular altında kalacak yerlerde yaşıyor.
Eğer gezegenimiz kötü senaryo olan 3 derece sınırını aşarsa 800 milyondan fazla insanın evsiz kalabileceği araştırmanın sonuçlarından bir diğeri.
Altyapı sistemlerini dönüştürmenin maliyeti
Her ne kadar araştırmacılar dünyada deniz seviyelerindeki yükselişe karşı yapılan deniz duvarları gibi uygulamalar hakkında genel bir veri olmadığını ve yeni iklim olayların olumsuz etkilerine karşı devletlerin altyapı sistemlerini değiştirebileceklerini belirtseler de raporun sonuçları oldukça endişe verici.
Diğer yanda kıyı altyapıları maliyetli işlemler. ABD ve İngiltere gibi zengin devletler bu altyapı dönüşümünün maliyetini karşılayabilecek olsa bile dünyanın geri kalanındaki fakir ülkeler için bu durum aynı şekilde olmayabilir.
Hali hazırda Mangrovlar ve mercan resifleriyle kendilerini yükselen sulardan koruyabileceği düşünülen küçük ada devletlerini ise okyanus suyundaki asitlenme ve diğer çevre felaketleri tehdit etmekte.
Kaçınılmaz bir gündem
Kasımın ilk iki haftasında Birleşmiş Milletler liderleri Glasgow’da toplanarak sera gazı emisyonlarındaki limitleri ve gelişmiş ülkelerin dünyanın geri kalanının fosil yakıtlardan kurtulup, iklim krizine uyum sağlayabilmeleri için vereceği fonların miktarını tartışacaklar. Ancak cesur ve hızlı adımlar atılmadığı sürece aşırı hava olayları ve deniz seviyesinin yükselmesi kaçınılmaz bir şekilde gündemi işgal edecek.
Cesur ve hızlı adımlar atılmadığı sürece, aşırı hava olayları ve iklim değişikliğiyle beslenen deniz seviyesinin yükselmesi, Dünya'nın geleceğini giderek daha fazla dolduracaktır. Bilim adamları, gezegenin bu en kötü senaryolardan kaçınmak için zamanının tükendiğini söylüyor.
Strauss’a göre dünya liderleri, bugün iklim değişikliği konusundaki eylemleriyle insanlığın geleceğine yardım etmek veya ihanet etmek arasında seçim yapacaklar.
(DE/TP)
(CNN World’de yayımlanan bu yazı, bianet stajyeri Doğucan Eroğlu tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir.)