*Güvenlik koşulları nedeniyle, İranlı kadının gerçek ismini kullanmadık.
İran’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Deniz*’le, İstiklal Caddesi'nde bir araya geldik.
Gündemimiz, İran'da Jîna Mahsa Amini'nin "ahlak polis"lerince öldürülmesinin ardından başlayan protestolar....
Heyecanlıyız, umutluyuz, süreci takip ediyoruz. Önce susuyoruz...
“En ufak bir örgütlenme yasak”
“İran'daki durum halihazırda 23-24 yaşındaki bir kadın için ne kadar zorsa bundan üç dört sene önce liseyi yeni bitirmiş, üniversiteye yeni girmiş bir kadın olarak zordu” cümlesiyle sessizliği bölüyor.
“Politik miydin?” diye soruyorum, devam ediyor:
“İran’da hayatı devam ettirmek demek zaten politik olmak demek. Politik olmamak mümkün değil hele bir kadın için.
“Aile üzerinden ya da çevre içerisinde genel bir politik hak ve dinamiğin içine de girebiliyorsun. Bu politikleşme süreci benim için özellikle üniversitede daha yoğunlaşmaya başladı...”
“Düşünsene” diye devam ediyor, “Sendikalaşma bile yasak. En ufak bir sendikaya dahi izin yok. Öğrenci konseyleri yasak. Sadece kitap okuyabiliyor insanlar. Bu da polis tarafından takip edilmene gerekçe olabilir...”
Deniz, İran’dayken ailesinin evi basılıyor. Öğrenci tutuklamaları başlıyor. Kendisinin de tehlikede olduğunu düşünmeye başladığı süreçte, 2018’de Türkiye’ye göçmek zorunda kalıyor.
Tekrar susuyoruz.
İran’dan ayrılma kararını anlatıyor:
“Evet zor bir karardı. Çünkü bir yandan da mücadelenin içinde kalmayı çok istiyorsun. Mücadelenin bir yönüyle devam etmesi gerekiyor. Bir seçim yapıyorsun. ‘Evet. Çıkmam gerekiyor’ diyorsun. Ama bir yönüyle de çok ucu açık bir mesele. Kalanların başına ne geldiğini de biliyoruz.
“Meryem mesela... Tutuklandı, sorguya alındı. Yakılarak öldürüldü. Basit bir sorgunun sonu feci bir ölümle sonuçlanıyor. Bir vahşi sistemle karşı karşıyayız. dolayısıyla çıkmak zorundaydım. Zorlu bir süreç benim için ama buradayım.”
“Sınırların ötesinde bir kadın mücadelesi var"
“İyi ki buradasın” diyorum. “Peki kendini nasıl hissediyorsun, iyi misin? Güvende hissediyor musun?”
“İyiyim, çünkü mücadeleden kopmadım. Mücadelenin içinde kendimi var ediyorum. Yoldaşların dayanışması, benimle aynı mücadele yolunda yürümesi çok önemli. Sınırların ötesinde bir kadın mücadelesi var, İran’da, Türkiye’de de...”
İran haberleri için konuştuğun akademisyenlere sorduğum soruyu ona da soruyorum, “Bu kadar güçlü bir sokak eylemselliği bekliyor muydun?”
“Çok zor dönemler geçirdi İran. Ekonomik koşullar protesto edildi. Büyük katliamlar oldu. Kanunlar daha da sertleşti. 2017’den sonra İranlılar, çatır çatır mücadele eden ölümü göze alan insanlara dönüştü.
“O süreçte, kadın mücadelesini işçi sınıfı, işçi hareketi de kabullendi, benimsedi. Öğrenci hareketi de benimsedi. Hareketler çok iç içe. Petrol fabrikasındaki işçi konseyleri grev kararı alıyor. Destek oluyor herkes ona. Ne kadar dinamiklerin değiştiğini gösteriyor bu.
“Şu anda İran’da reformun bir şey değiştirmeyeceğini, bu çürümüşlüğü gören, bu mücadeleyi birlikte ören bir halk görüyoruz. Çünkü biz 3 önce iki haftada bin beş yüz kişinin öldüğüne şahit olduk. Yine de bitmedi mücadele....”
“Peki şimdi ne durumda İran sence?” dediğimde, şöyle yanıtlıyor:
“Kritik bir noktadayız. İlk kez bu kadar yurtdışındaki İranlılar yan yana geliyor. Ses duyurmaya çalışıyor. İran'ın içerisindeki bu iç içe geçmişlik günlerdir devam ediyor.”
“Üstelik” diye ekliyor, “Ezilen uluslar da yan yana geldi, herkes ‘jin jiyan azadi’ sloganında birleşti.
“Bu nedenle, çok güçlü hissediyorum İran’ı ve kendimi."
“Peki Türkiye'de olmak... Türkiye'deki İranlılarla görüşüyor musun?” sorumu şöyle yanıtlıyor:
“Bizim bağımız özellikle Türkiye'de diğer ülkeler gibi değil, daha zayıf. Çünkü şöyle, Türkiye'deki var olan mevcut rejim zaten Türkiye ile İran rejimiyle benzerlikler taşıyor. Ve esas bu güvensizlik var.
“Politik İranlıların son dört senede Türkiye tarafından İran'a iade edilmesi durumu var.
“İşte suikastlar bunlar çok oldu. Dolayısıyla bir güvensizlik söz konusu. Buradaki İranlıların birbirine çok güveni yok ama işte bu kritik dönem biraz bunu kırmaya etkili oldu..
"İranlı kadınlar yan yana geldi. Konsolosluk önünde, şurada burada ve şunu yapıyorlar. Hep buradayız ama ne yapabiliriz? Bu bence işte biraz da kritikliği o şeyi de buradan da biraz görebiliriz. O güvensizliği, aşmamız lazım.”
Deniz, Türkiye'de kadın hareketinin içinde aktif.
“Buradaki mücadeleyi oradan ayrı görmedim, Gerçekten Türkiye'deki kadın hareketinin bir çok deneyimi var. Yan yana gelme deneyimi var. Yani farklı akımlar yan yana getirilebiliyor. Bu çok önemli.
“Bu faşist iktidarların ceremesini biz çekiyoruz. İran, Afganistan demeden her yerde mücadeleyi büyütmeliyiz. Kadınların mücadelesi ortak...”
Her göçmene sorduğum gibi ona da soruyorum. “Bir gün İran'a dönme hayali kuruyor musun?”
“Tabii ki. Hep kuruyorum. Türkiye'ye gelmek için uçağa bindiğim an, aşağıda kentin ışıkları gördüğümde düşündüm, ‘Tekrar geleceğim’ dedim.
“O andan itibaren o hayali kuruyorum. Bir gün özgür kadınların yaşadığı İran’a döneceğim.”
TIKLAYIN - İran'da Mahsa Amini eylemleri: Kadınlar çok kararlı
TIKLAYIN - Akademisyen Matin: İran'da başörtüsü yasağı gevşetilebilir
Ne olmuştu?
Doğu Kürdistan'ın Sakız kentinden başkent Tahran'a akrabalarını ziyarete gelen 22 yaşındaki Mahsa Amini, erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.
İran devlet televizyonu Amini'nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını "nasihat etmek ve eğitmek" üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Amini'nin akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olmadığını açıkladı.
Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak, görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.
Amini'nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti ise konuyla ilgili açıklamasında, "Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini'nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu" reddetti.
Ancak, İran'ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini'nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.
VoA'nın haberine göre genç kadının karakolda ölümünü eleştiren sosyal medya yorumcuları arasında, sözünü sakınmamasıyla tanınan reformcu eski milletvekili Mahmud Sadıki, Ayetullah Ali Hamaney'i olayla ilgili kamuoyuna açıklama yapmaya çağırdı.
(EMK)
*Çizim ve fotoğraflar, sosyal medyadan alındı.