Türkiye'ye siyasi tarihine "Deniz Baykal gibi muhalefet etmek" değimi ile "Hizipçilik" kavramını kazandıran Deniz Baykal, parti liderliğinde ilk kez "içerden" bu kadar ciddi ve kitlesel bir muhalefet hareketiyle karşı karşıya kaldı.
Kafkasya göçmeni Hüseyin Hilmi Bey ile Feride Hanım'ın oğlu olan Baykal'ın çocukluğu, sonraları gazetelerin birinci sayfasında genişçe yer bulacak olan, denizinde kulaç atarken fotoğraflarının çekildiği Antalya'da geçti.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Baykal, öğrencilik yıllarında Demokrat Parti'ye karşı geliştirilen öğrenci hareketi içinde yer aldı. Kariyeri boyunca alemet-i farikası olacak "muhalif" kimliği daha o yıllarda siyasi yolunu çiziyordu.
1960'ta mezun olduğu üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne asistan olarak giren Baykal, Rockefeller Foundation bursuyla Colombia ve Kalifornia üniversitelerinde doktora eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye'ye döndü, Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) katıldı ve çok geçmeden Bülent Ecevit'in en önemli danışmanı oldu.
Ecevit'in parti siyasetini "devletçi" çizgiden sosyal demokrasi eksenine oturtmasında büyük payı olan Baykal, öğrencilerin sokaklarda demokrasi ve özgürlük mücadelesi verdiği 1968'li yıllarda ise "devletçi" ve "resmi" alanda kaldı.
Partiyi eleştiriyordu
Baykal 12 Mart 1971 askeri darbesi sonrası yapılan 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde CHP Antalya Milletvekili olarak Meclis'e ilk adımını attı. 1974'te Milli Selamet Partisi (MSP) ile kurulan koalisyon hükümetinde maliye, 1978'deki üçüncü Ecevit hükümetinde enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı yaptı.
O yıllarda Baykal partide, şimdi kendisine karşı Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyen Genel Sekreteri Önder Sav'ın koltuğunda oturuyordu. 1979 Ekim ara seçimler sonrası toplanan CHP Kurultayı'nda parti yönetimini ağır bir şekilde eleştirdi.
Baykal'ın siyasi hayatı 1980 darbesiyle yedi yıllık bir kesintiye uğradı. Darbe sonrası Ankara Dil Okulu'nda gözetim altında tutuldu, 1982 Anayasası'yla beş yıl siyasetten yasaklandı; "yasaklı olmasına rağmen siyasi faaliyet yürümek" gerekçesiyle 1983'ten sonra bir süre Zincirbozan'da kaldı.
Genel Başkanlık yarışı
1987 seçimlerinde Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) Antalya Milletvekili olarak Meclis'e yeniden giren Baykal, iki yıl parti Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Eylül 1990'da bu görevden istifa etti, sonrasında yapılan SHP kurultaylarında üç kez Genel Başkan Erdal İnönü'nün karşısında liderlik için adaylığını açıkladı.
Baykal parti liderliği yarışında "vuslata", Temmuz 1992'de, kapatılan siyasi partilerin açılmasına izin veren yasanın kabulüyle erdi; aynı yıl toplanan CHP Kurultayı'nda Genel Başkanı oldu.
İstifa edip döndü
CHP'nin 22 Nisan 1999 seçimlerinde ilk kez parlamento dışı kalmasına kadar üç kez genel başkan seçilen Baykal, seçim yenilgisi üzerine istifa etti ama 30 Eylül 2000'deki CHP Kurultayı'nda liderliğe göre döndü.
AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2020 seçimlerinde anamuhalefet partisi lideri olarak Meclis'e giren Baykal'ın karşısına uzun yıllar sonra ilk kez, 2004'te, Mustafa Sarıgül çıktı. 2005'teki sandalyelerin havada uçtuğu Olağanüstü Kurultay'da Sarıgül'e karşı seçimi kazanan Baykal, aynı yıl yapılan Olağan Kurultay'da "tulum çekti"; 1158 oyun tamamını alarak liderliğini korudu.
Ancak bu zafer, 2007 seçimlerinde yüzde 20,8 oranında oyla AKP karşısında büyük yenilgi alan CHP'nin içinde Baykal'a karşı muhalefetin önüne geçmedi. Ergenekon sürecinde "avukatlığı" ile öne çıkan Baykal, bir sonraki kurultayda, gelecek günlerin sinyalini veren oy kaybı yaşadı; 1231 delegenin 1021'inin oyunu alan Baykal 201 partiliyi kaybetmişti. (SP)