Üzerinde yaşadığımız toprakların sesini destur belleyip üzerine etnik, rock, funk ve türevlerini eklemleyerek yaptıkları müzikle kendi tarzını oluşturan Dengi Dengine, yeni şarkısı “Gizem”i, tüm dijital platformlarda dinleyicileriyle buluşturdu.
Platonik bir aşk hikâyesini, Dengi Dengine’nin kendine has dokunuşlarıyla anlatan şarkı, grubun bu yıl içinde çıkması beklenen albümü de müjdeliyor. Dengi Dengine’nin bugünlere gelişini ve yeni şarkısının öyküsünü grubun kurucu üyeleri Buğrahan Çayır ve Reşat Saral’dan dinledik.
"İki dengi dengine insanız"
Grubun ismi nereden geliyor?
“Firavun Sezar” şarkımızda da geçiyor "Davul Bile Dengi Dengine". Edirne’de karşılaşmamız güzel bir denk gelişti. Beraber büyümenin de etkisi olacak ki ortak noktalarda buluşabiliyoruz. İki dengi dengine insanız.
Epey maceralı bir geçmişiniz var. Trakya’nın meşhur gruplarından biri olarak tanınırken, dağılmanız, solo projeler, sonrasına tekrar bir araya gelişiniz… Biraz bu süreçten bahseder misiniz?
Buğra ile ev arkadaşıydık. Beraber öğrendik müziği. Uzun yıllar çaldık, söyledik, kayıtlar yaptık. Sonrasında ben Ereğli’ye taşındım. Buğra da İstanbul’daydı. Ben başkalarıyla müzik yaptım, sonrasında host olarak çalıştım. Buğra da solo olarak birçok şarkı çıkardı. Ben de ara ara sahnelerde ona eşlik ediyordum.
Pandemi zamanında evlerden çıkamadığımız zamanlardan bir gün telefonda konuştuk. Birkaç bestem vardı, Buğra çok beğenmişti. Beraber yapalım şarkıları diye anlaştık ve yolculuğumuz kaldığı yerden devam etti. Sonrasında onun bestelerini de ekledik ve güzel bir harman oluşturduk.
"İki farklı insan kendi dünyalarında şarkılar yapıyor"
Verdiğiniz röportajlardan anladığım kadarıyla, bir şekilde yollarınızın kesinlikle kesişeceğine ve bu kesişimde de kafanızda zaten var olan müziği yapacağınıza tüm içtenlikle inandığınız sonucunu çıkarttım. Şarkılarınızın totaline baktığımızda da gerek sözlerde gerek de sound’da bu samimiyeti görmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce sizin seveceğiniz müziği yaptığınızı, önümüzdeki süreçte de herhangi bir nedenle olsa dahi bundan vazgeçemeyeceğiniz kanısını bende bıraktığınızı söyleyebilirim. Katılır mısınız bu görüşüme?
Reşat’la ilk tanıştığımızda beraber müzik yapacağımızı hissetmiştim. İşimizi hep tutkuyla yaptık ve her zaman elimizden gelenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Bir de tabii çocuklukta aile büyüklerinin dinledikleri, farkında olmadan yıllarca kulaklarımıza çalınan Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği ve türkülerimiz var. Aşık Mahsuni, Aşık Veysel, Barış Manço, Neşet Ertaş… ikimizin de beslendiği yerler birbirine çok benziyor. Dengi Dengine bize kendi müziğimizdeki dokuları kullanma özgürlüğü sağlıyor.
Farklı türler arasında dolaşmayı seviyorsunuz. Sınırlarınız yok. Daha doğrusu sizin koyduğunuz “sınırsızlık”ta yer alan sınırlarınız var. Bunu bir “üslup” olarak niteleyebiliriz sanırım. Bu “üslubun” da en belirgin olarak vücuda geldiği şarkınızın “Gizem” olduğunu düşünüyorum. Yine sabit değilsiniz ama uğradığınız duraklar epeyce fazla. Şarkının çıkış hikâyesini sizden dinlemek isterim…
Grupta iki farklı insan kendi dünyalarında şarkılar yapıyor. Bu şarkıların aynı olması imkânsız. Reşat mesela geçen sene “Dere akaayiii Deree” diye bir Karadeniz türküsü besteledi. Müziğimizin en önemli özelliği bu bence. Ortaya bir şey çıkacaksa engelsiz şekilde kendiliğinden çıkmalı. Kültürümüzden, türkülerimizden belki halk müziğimizden tanıdık ezgilerin olması, onun dışında bir şeylerden bahsederken tavırların değişmesi fazlasıyla sevdiğimiz şeyler.
"Önemli olan duyguyu karşı tarafa iletebilmek"
Diğer şarkılarınızda olduğu gibi “Gizem”de de duygu aktarımını sound’la çok iyi dengeliyorsunuz. Aradaki nostaljik geçişler, vokalin enstrümanların buna uyumunun, “Dengi Dengine”ye ait karakteristik bir özellik ortaya çıkardığını söyleyebiliriz sanırım. Bu durumu bir grubun “omurgasının sağlamlığı” açısından önemli olarak nitelemek mümkün bence. Dinleyicinin kafasında sizden gelecek yeni şarkılar hakkında “belirgin” soru işaretleri olması, sizi bağrına bastıklarına da işaret öte yandan. Siz neler söylemek istersiniz bu toparlamayla ilgili?
Belli bir müzik türünde kalmak gibi bir derdimiz olmasa da dinleyicimiz, “Bu bir Dengi Dengine şarkısı,” diyor. “Çok Yalnızım Ulan” başka “Akıl” çok başka şarkılar mesela. Bu durumu kimse yadırgamıyor. Bunun sebebi içimizden geleni kaydedip sunuyoruz. Dinleyicimiz de bizi çok iyi anlıyor bence. Barış Manço'nun da “Kol Düğmeleri” şarkısı var “Binboğanın Kızı” diye bir şarkısı da var. Önemli olan duyguyu karşı tarafa iletebilmek.
Son olarak sırada ne var ajandanızda?
Üç şarkı kaydediyoruz. Hazır hale geldiklerinde paylaşacağız. 2024 içinde diye tahmin ediyoruz.
(BS/VC)