Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) eşbaşkanı Gültan Kışanak, "demokratik özerklik" talebini somutlaştırdı:
"Türkiye zaten 26 bölgeye ayrılmış durumdadır. Buralarda demokrasinin yeşermesini de istiyoruz. 26 bölgede bölge meclisleri kurularak, halk meclislerinde ülkeyi demokrasiye kavuşturmalarını istiyoruz."
Hükümet talebi görmezden gelirken, Bahçeşehir Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Cengiz Aktar açıklamanın hükümetin iktidara geldiğinden beri savunduğu Avrupa Birliği'ne üyelik çabasıyla uyumlu olduğunu belirtti.
AB bölgeselleşmeyi öngörüyor
Aktar AB'nin Bölgesel Politikasının Türkiye'de merkeziyetçiliği kırmak ve Kürt sorunun çözümü konusunda yol gösterici olabileceğini söyledi.
"1975'ten bu yana yürürlükte olan ve bölgelerararası eşitsizliği azaltma amacı güden bölgesel politika, özü itibariyle yerel ve bölgesel yapılara merkezi otoriteye oranla öncelik verilmesini sağladı." AB, bu politikayı fonların dağıtımı ve yerel/bölgesel otoriterlerle işbirliğine giderek yaygınlaştırdı.
Aktar Portekiz, Yunanistan ve İrlanda'da üyelikle birlikte bölgesel yapılar kurulduğunu; 2004 sonrasındaki yeni üyelerin de benzer bir süreçten geçtiğini belirtti. Fakat her ülke kendine özgü bir bölgeselleşme süreci yaşadı.
Aktar: İspanya'yla karşılaştırma abesle iştigal
İspanya'da sık sık Kürt sorunuyla da karşılaştırma yapılan Katalanların daha fazla özerklik için gittikleri düzenlemenin Anayasa Mahkemesi'nce reddedilmesini de değerlendiren Aktar "İspanya'daki çok üst düzeydeki bölgecilikle buradaki yok denecek kadar az bölgesel uygulamaları karşılaştırmak abesle iştigaldir" dedi.
"Salt idari ademi merkeziyetçilik yetersiz"
Türkiye de AB'ye uyum çerçevesinde Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri Kanunu ve Kalkınma Ajansları Hakkında Kanun düzenlemelerini yaptı. İlki 2004'te cumhurbaşkanınca kısmen veto edildikten sonra tekrar gündeme gelmedi. Kalkınma Ajanslarının Devlet Planlama Teşkilatı'nın sınıflandırmasına dayalı 26 bölgede kurulması öngörüldü.
Aktar, bu adımların yetersiz olduğunu vurguladı. Düzenlemeler "hizmet dağıtımında yetki ve sorumluluğu yerel otoritelere devrederken kalkınma ajansı ve belediyelere karar alma yetkisi olmaksızın merkezi hükümet adına yürütme yetkisi verilmesini" öngörüyor.
"Avrupa'da bölge kalkınma ajansları olabildiğince özerk yapılardan oluşurken bizde tamamen merkeze bağlı yapılar." Bu düzenlemelerin yetersiz olduğu AB İlerleme Raporlarında da belirtildi. Aktar, ademi merkezileşme için AB adaylığının beraberinde getirdiği önemli bir mali kaynak olduğunu da ekledi.
Üç yıllık öneri
"Demokratik özerklik" talebi ilk kez -kapatılan- Demokratik Toplum Partisi'nin Ekim 2007'deki kongresinin ardından belirginleşti.
Seçimle kurulacak bölgesel meclislerin "merkezi hükümet adına dış işleri, maliye ve savunma hizmetleri ile merkezi ve bölge yönetimlerince birlikte yürütülecek emniyet ve adalet hizmetleri hariç" tüm alanlardan sorumlu olması öngörüldü.
CHP ve MHP öneriyi "PKK projesi; ülkeyi bölmeye çalışıyorlar" diye karşılamıştı. (EÜ)