"Bir grup yurttaş olarak bu tartışmaya ve barışı inşa sürecine katkıda bulunmak istiyoruz. Herkesin kendini özgürce ifade edebildiği, kimsenin etnik, dinsel, dilsel, kimliğinden ötürü aşağılanmadığı, öteki sayılmadığı, eşit haklara sahip olduğu bir toplumda yaşamak isteyen; ülkede demokrasi, adalet, özgürlük ve fırsat eşitliği talep eden yurttaşlar olarak tartışma ve çözüm sürecine katılmak için yola çıktık."
Aralarında yazar Ahmet Ümit, danışman İbrahim Betil, hukukçu Mehmet Uçum, total retçi Mehmet Tarhan, diş hekimi Tatyos Bebek'in de bulunduğu 22 kişi*, "Demokratik Açılıma Yurttaş Katkısı" kampanyasının gerekçesini bu sözlerle özetliyor.
Kampanyaya www.demokratikacilimayurttaskatkisi.org adresinden imza vererek katılmak mümkün. Şimdiye kadar imza atan 750'den fazla kişi arasında Türkiye Barış Meclisi sözcülerinden Prof. Dr. Cengiz Güleç, Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, şair Adnan Özer, Yrd. Doç. Dr. Koray Çalışkan, Prof. Dr. Murat Paker, Prof. Dr. Tahsin Yeşildere gibi adlar da var.
Demokrasi için Kürt sorununu çözmek
Kampanyayı başlatanlar, Türkiye'nin kalıcı bir demokrasiye ulaşması için Kürt sorununu çözmesi gerektiğini, tek çözüm yolunun "Türkiye toplumunun farklılıklarını koruyarak yarattığı ortak yaşam kültürüne dayanan birliğini güçlendirmek" olduğunu savunuyor. Çatışmaların durabilmesi için de ordunun askeri operasoynları durdurmasını, PKK'nin silahlı güçlerini ülke dışına çekmesini öneriyorlar.
Çözüm önerileri
Kampanyanın çözüm önerileri özetle şöyle.
Anayasal vatandaşlık: Vatandaşlık tanımı hem hukuki metinlerde ifade ediliş biçimiyle hem kamuda algılanışı itibariyle bir etnik kimliğin ifadesi olmaktan çıkarılmalı.
Anadilinde eğitim: Anadili öğrenme hakkı ve ülkenin mevcut eğitim dili olan Türkçe'nin yanı sıra anadilde eğitim hakkı aşamalı olarak yaşama geçirilebilir.
Yayınlarda, siyasette ve hizmetlerde dil: Her türlü iletişim aracıyla resmi dilden farklı dillerde yayın hakkı, örneğin seçim dönemlerinde farklı dillerde siyasi propaganda yapma hakkı, resmi kurumlarla ilişkilerde, yargı süreçlerinde gerekli durumlarda hizmet alanın konuştuğu dilde hizmet verilmesini isteme hakkı, farklı dil yoğunluğu olan bölgelerde resmi dilin yanı sıra o bölgeye özgü dille isimlendirme, işaretleme hakkı, ekonomik ve ticari yaşamda farklı dillerle tanıtım ve reklam hakkı gibi haklar tanınmalı ve mevcut olanlar daha üst seviyede hukuki güvencelere kavuşturulmalı.
Barış odaklı eğitim: Eğitim müfredatından ve uygulamalarından bir etnik kimliği yücelten ifadeler ayıklanmalı; eğitim sistemi, bu topraklarda yaşayan bütün farklı kimlikler arası eşitlik, adalet ve barış kavramları doğrultusunda iyileştirilmeli ve yenilenmelidir.
Yerel yönetimler: Güçlendirilmiş yerel yönetimler Türkiye'nin demokratikleşmesi sürecinde bürokratik-merkezi idarenin yarattığı hantal yönetim anlayışını aşmanın bir gereği olarak ortaya çıkıyor. Bu konuda atılacak adımlar Kürt sorununun çözümüne önemli katkılar sağlayacaktır. Bölge halkının yönetim süreçlerine daha fazla katılımını sağlayacak bu adım, endişe edilenin aksine, ayrılığı değil birliği güçlendirecek sonuçlar verir.
Yönetime katılım: Başta yüksek oranlı seçim barajları olmak üzere siyasi yaşama katılımla ilgili engellerin kaldırılması, bütün alanlarda örgütlenmeyi sınırlayan düzenlemelerin değiştirilmesi yönünde adımlar atılmalı.
Yüzleşme hukuku: Devlet, halk, Kürt siyasal hareketi, PKK, konuyla ilgili tüm çevreler, hepimiz özellikle son 30 yılla ilgili olarak bir yüzleşme süreci yaşamak zorundayız. Cezalandırma amaçlı değil, ama açığa çıkması ve vicdani hesaplaşmalar sürecinin başlaması için, çatışmanın açtığı yaraların sarılabilmesi için buna ihtiyaç var. Devlet geçmişindeki hukuk dışı pratikle, bu pratiğin yarattığı yanlışlarla yüzleşmelidir. Çatışmanın tarafı olan PKK de tüm yönleri ile kendisiyle yüzleşmeli.
Sosyal politikalar: Kürt sorununun çözüm sürecinin yaratacağı sosyal ihtiyaçların yanı sıra mevcut sosyal sorunlar çerçevesinde gelir güvenceleri ve istihdam politikaları geliştirmek ve uygulamak zorunlu. Bunun için çok kapsamlı bir ekonomik- sosyal politikanın önkoşul olduğu açık.
Yeni anayasa: Esas olan birçok bileşeni olan Türkiye toplumunun ortak yaşam kültürünü birlikte yaşama hukukuna dönüştürmek, yeni mutabakatlar oluşturmak. Bu ihtiyaç ancak yeni bir anayasayla karşılanabilir. Toplumsal mutabakata, çok kimlikli, çok kültürlü Türkiye toplumunun hukuksal tarifine ancak yeni bir anayasayla kalıcı adım atabiliriz.
Çözüm için önkoşullar
Tartışmanın gerçekten özgürce yapılabilmesi, tartışmaya bugüne kadar susanların da katılabilmesi, sözü olan herkesin sözünü özgürce söyleyebilmesi ve Kürt sorunun çözümüne yönelik adımların atılabilmesi için belli önkoşulların oluşturulmasına gerek vardır.
Asgari hukuki koşullar
1- Sorunla ilgili her türlü görüşün ifade edilebilmesinin önkoşulu soruşturmalar ve kovuşturmalar açılmayacağının yasal güvencelerinin sağlanmasıdır,
2- Eve dönüşlerin onur kırıcı olmayan hukuksal araçları yaratılırken, umutla beklenen dönüşler de zafer kutlamalarına dönüştürülmemelidir. Çünkü bu silahlı çatışmanın kazananı yoktur. Hepimiz, hep beraber kaybettik, çözümü başarabilirsek hep beraber kazanacağız. Bu gerçek içselleştirilmelidir.
3- Hükümet siyasi sorumluluk almalıdır. 21 Ekim 2009 dönüşleri ve sonrasında gelişen olaylar, fiili durum yaratmanın ve buna güvenerek bu süreci yürütmenin mümkün olmadığını göstermiştir. Hükümet Meclis'teki çoğunluğunu değerlendirerek dönüşlerde serbest bırakılmanın yasal zeminini güçlendirmelidir.
Asgari güvenlik koşulları
1- Sorun ancak çatışmanın durduğu koşullarda doğru bir üslupla ve içerikle tartışılabilir. Bunun için PKK silahı tamamen bırakmanın koşullarının oluşmasına katkıda bulunmak için; öncelikle tüm silahlı güçlerini sınır dışına çekmelidir. Bu çekilme sırasında ve sonrasında TSK içerde operasyon yapmamalı ve tezkereye rağmen sınır ötesi operasyona da gitmemelidir. Çatışmaların devam ettiği koşullarda barışı hedefleyen özgür tartışma yapılamayacağı kabul edilmelidir.
2- Sürece katılmak için dışarıdan gelecek olan insanlara kolaylıklar ve yasal güvenceler sağlanmalıdır. Ayrıca bu insanların topluma uyum sağlayabilmeleri için psikolojik ve sosyal destek verecek kurumlar oluşturulmalıdır.
Sosyopsikolojik koşullar
Esas olan barıştır ve barış ihtiyacıdır. Bunun için birbirimize saygı göstererek birlikte yaşamamızı yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Bu amacın gerçekleşmesine katkıda bulunmak için; yer isimleri, bina, tesis isimleri, dağlardaki taşlardaki sloganlar bakımından planlanan değişiklikler bir an önce yapılmalıdır. Ortak kültürümüze ait değerleri öne çıkaracak adımlar atılmalıdır.
Siyasi dile ilişkin koşullar
Toplumda travmalar yaratan bu sorunun çözümünde toplumun değişik kesimlerinin mutabakatına ihtiyaç vardır. Bu ise "yeni bir siyaset tarzı ve ona uygun bir dil" geliştirmekle mümkün olabilir. Mutabakat oluşturabilmek ve ortak dil yaratabilmek ancak tartışarak, diğer tarafı anlamaya çalışarak, konuşarak olabilir. Herkesin, çatışmacı olmayan, sorunun çözümüne yönelen bir dil kullanması, birbirinin sözüne kulak veren bir iletişim içinde olması, anlama ve anlamlandırma çabası içinde olması gerekir. (TK)
* Kampanyanın başlatıcılarının tam listesi için tıklayın.
** Katılmak için tıklayın.