Yılan Yastığı, Murathan Mungan
Bizim buralarda, yani Amida'da, yani, Dikranagerd'de, yani Diyarbekir'de, yani Diyarbakır'da; velhasılıkelam hepsinin üstünde Amed'de bahar geldi mi, Dicle kıyısındaki Hevsel Bahçeleri yeşermeye yüz tuttu mu, "Tamamdır artık festival hazırlığına başlamanın zamanıdır".
Yüksek sesle çok telaffuz edilmez! Ama fısıltı halinde de olsa ilgilisini epeyce düşündürür. "Acaba bu sene festivalde neler olacak. Kimler gelecek. Nasıl geçecek. Gündemi neler belirleyecek" ve daha bir dolu festivale dair soru, alır başını gider. Alır başını gider de, nereye...
Bilir ki bu şehri kadimin sakinleri, bu şehrin bütün kapıları, bugüne kadar yaptığı diğer bütün festivalleri gibi "Barış"a, sevgiye, dostluğa, kardeşliğe ve tabii ki bu yıl da her zaman da ihtiyaç duyulan "Demokrasi"ye açılır.
Gülerken de, eğlenirken de, tartışır ve düşünürken de, festivalleri ile birlikte hep bir şeyler istedi bu eski tarihin izinden yürüyen şehir.
Bildi ki; kapılar sanata ve kültüre açılırken de, tüm şehrin sesi soluğu ve bilcümle renkleri bir sır gibi barışı kulaktan kulağa fısıldarken, arzulanan; dünya aleme coşkuyu olanca çıplaklığı ile paylaşmak.
Bu nedenle dünyanın neredeyse tüm seslerini, renklerini, ötekileştirilenlerini; sesiyle, tınısıyla, rengi ahengiyle, paleti, fırçasıyla, tamburu, cümbüşü, defi, davuluyla, kitabı ve resmiyle bizim buralara, yani festivalleri ile de ünlü bu kadim şehre taşıdı.
İşte yine Mayıs geldi. Bir daha festivalle merhaba demenin günündeyiz. Çok sözler edeceğiz bizlere dair. Ayrıntısı festivalde saklı.
Taş'ın, düşlerimizin ve şehrimizin paylaştırdıklarının aşkına; demokrasi ve sanat için festival diyeceğiz bu sene.
Kimi kez eski çağlardan bu yana yitik tınıları derleyip paylaşan bir arpın nağmeleri arasında. Kimi kez anlamı, bir darbeyle kesintiye uğratılmış yerel bir enstrümanın sesinde. Kimi kez de Mezopotamya coğrafyasını ışıtan ay tanrıçası Sin'in, olmadı Melekê Tavıs'ın kanatlarında.
Dengbêjlerin, tarihi suriçinde artık kendilerine ait bir evi var. Festivalle birlikte ve festivalden sonra da kendi mekânlarında seslerine yol verecekler. İran Kürtlerinden Tara Caf arpını surlarla buluşturacak. Musiki olmazsa olmazı Diyarbakır festivalinin: Civan Haco, Yervant Bostancı, Ali Asker, Suavi, Erdal Bayraktaroğlu, Aynur Doğan, Xêro Ebbas, Dengê Jinên Kurd, Mor ve Ötesi, BerAvBa bireysel ya da grup olarak konserleriyle şehirle buluşacak.
Sırrı Süreyya Önder Beynelmilel, Behman Gobadi Nîvê Heyvê ile sinemaseverlerle buluşacak. Tiyatrolar ve diğer filmlerle birlikte paneller ve söyleşiler de olacak. "Türkiye'de darbeler, demokrasi ve siyaset" panelinde Ertuğrul Kürkçü, Alper Görmüş, Yaşar Seyman, Yüksel Genç ve Seydi Fırat siyasal serencamımızı tartışacak.
Ahmed Arif'in ölüm yıldönümüne denk gelen 2 Haziran'da Adnan Binyazar, Gülsüm Cengiz, Adnan Özyalçıner, Hicri İzgören ve ben Şeyhmus Diken "Devrimci şair ve yazarları" güne uygun düşen simge isimlerin (Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Adnan Satıcı ve Nedim Dağdeviren) ışığında tartışacak.
Ve Murathan Mungan gelenlere seslenecek iki dilli (Kürtçe, Türkçe) Balgîfa Mar (Yılan Yastığı) kitabı ile;
"Efsanesi içimizi yakan / Yılan yastığı / Güneşin akşam dualarını söylediği mezralarda / Her şey dünyanın yaradılışına benziyor."
Haydi o halde!
Defi olan defini, kalemi, fırçası, boyası, kitabı olan, her bir şeyini alıp da gelsin 31 Mayıs ile 3 Haziran arasında Diyarbakır 7. Kültür Sanat Festivali'ne.
Çünkü bu sene Diyarbekir'in çağrısı var: Demokrasi ve sanat için festival.(ŞD/EÜ)
* Murathan Mungan, Balgifa Mar-Yılan Yastığı, Lis Yayınları, Mayıs 2007, Diyarbakır