"Fukuşima'dan Bir Yıl Sonra: Türkiye'de Nükleer Enerji ve Yenilenebilir Enerji Alternatiflerinin Geleceği" başlıklı konferansta, dünyada ve Türkiye'de nükleer enerjinin durumu tartışıldı.
Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği (FES) Türkiye Temsilciliği, Yeşil Düşünce Derneği ve Eurosolar Türkiye'nin düzenlediği, Taksim Point Hotel'de yapılan konferansta, Enerji Uzmanı Arif Künar'ın kolaylaştırıcılığında, Küresel Siyaset ve Kalkınma Bölümü Nina Netzer, Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Ümit Şahin konuştu.
Netzer: "Fukişima Almanya için fırsattı"
Netzer, Fukuşima felaketinden sonra Japonya'daki hükümet ve enerji kuruluşlarının meselenin üstünü örtmeye çalıştığını ancak tüm dünyanın nükleerden vazgeçmesini önleyemediğini söyledi.
"Dünyada 443 reaktör vardı, bir yılda 435'e indi. Japonya'da çoğu kapandı. Almanya'da sekizi kapatıldı, 2020'ye kadar kalan dokuzu da kapanacak. İsviçre'de uzun vadede hepsi kapanacak. İtalya'da referandumda halkın yüzde 95'i nükleere hayır dedi."
"Fukuşima Almanya için bir fırsattı" diyen Netzer, Almanya'nın nükleer enerjiden vazgeçmesinin üç nedeni olduğunu belirtti; "Siyasi sebep çünkü hükümet seçmenlerinin istemediğini biliyordu; sivil toplumun direnci çünkü büyük bir mücadele geçmişi vardı; yenilenebilir enerjinin başarısı."
Şahin: "ÇED raporu, propaganda metni"
Ümit Şahin, Mersin Akkuyu'da 40 senedir nükleer enerjinin yapılmak istendiğini ve en başında beri büyük bir mücadele yürütülerek bunun engellendiğini söyledi. Ancak 2004'te Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) tekrar başlattığı süreçle Rusya ile doğrudan devletler arası anlaşmayla Rosatom firmasına verildiğini hatırlattı.
Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna göre, 2014-2022 arasında 1200 megavayttan dört reaktör yapılacağını ve her birinin 60 yıllık ömrü olduğunu belirten Şahin, raporun bir nükleer propaganda metni olduğunu belirtti.
Raporda, rüzgar enerjisi için sayılan dezavantajlar arasında "kuşları etkileyebilir" olduğunu ancak nükleer enerji için kaza ve deprem riskinden bahsedilmemesinin bu propagandayı ortaya koyduğunu belirtti.
Şahin, dünyada ilk kez bir ülkenin topraklarında başka bir ülkenin nükleer santraline sahip olacağına dikkat çekerek Rosatom şirketiyle ilgili yolsuzluk ve "nükleer inşaatlarında düşük kalitede malzeme ürettiğine" dair iddialar olduğunu belirtti.
"Projede, Rusya inşa edecek, 60 yıl işletecek, hep yüzde 51'ine sahip olma hakkı var. Türkiye'ye yüksek fiyattan elektrik satacak. Kullanılmış yakıt, yani radyoaktif yakıt Rusya'ya nasıl gönderilecek, kaza durumunda ne olacak ve kim karşılayacak sözleşmede belirtilmiyor."
"Referandum yapılmalı"
Şahin, hala atık sorunu çözülememiş en riskli enerji modeli olan nükleerin, nükleer silahla da bağlantılı olduğunu belirterek bir deprem riskinin de Fukuşima örneğin gözönünde bulundurularak unutulmaması gerektiğini belirtti.
Demokratik şekilde yapılırsa Türkiye'de nükleer santral yapılmasının çok zor olduğunu söyleyen Şahin, Greenpeace'in yaptığı anketi buna kanıt olarak gösterdi.
"Türkiye halkının yüzde 64'ü nükleer enerji istemiyor, yüzde 86'sı nükleer santrale yakın bir yerde yaşamak istemiyor. AKP'ye verenlerin dahi yüzde 41'i nükleer enerjiye hayır diyor."
Şahin, iki yıl içinde inşasına başlanmadan nükleer santral ile ilgili bir referandum yapılması gerektiğini söyledi. (NV/HK)