Demokrasi İçin Birlik (DİB) salgın sürecinde daha da belirgin olan eşitsizliklere ilişkin bir açıklama yaptı. “Salgında memleket manzaraları. Asgari ücrete mahkûm, asgari ücretten mahrum, 7’den 70’e borç kıskacında…” başlıklı açıklama şöyle:
“Emekçiler boğaz tokluğuna çalışıyor”
“Salgın ekonomik krizi derinleştirerek sürüyor. Saray rejimi bir taraftan ekonomiyi batağa sürüklerken bir yandan da bilim insanlarının kapanma önerilerine kulak tıkıyor. Yoksulluk derinleşti. Tüm ülke borç batağında. DİSK-AR’ın raporuna göre işsizlik oranı yüzde 26.4 işsiz sayısı 9.5 milyona çıktı.
“Yapılan araştırmalar son iki yıldır iş bulamayan gençlerin yüzde 64’ünün boğaz tokluğuna çalışmaya razı olduğunu gösteriyor. Neredeyse yarım milyon işyeri kapandı. Salgın döneminde birçok yurttaş, doğrudan gelir desteği olmaması nedeniyle geçinebilmek için bankalardan kredi almak zorunda kaldı. Şimdi milyonlarca insan ve esnaf kredilerini ödeyemediği için icra ve hacizle karşı karşıya.
"Bu koşullarda asgari ücret görüşmeleri yapılıyor. Ancak ne beslenme, ne barınma ihtiyaçlarını karşılayabilen asgari ücretin de üçte biri kesintilere gidiyor. Bir emekçi yılın 122 günü vergi için çalışıyor.
‘Masada DİSK yok’
“Asgari ücret demek, bir işçinin ertesi gün emeğini satmaya devam edebilmesi için asgari koşulları sağlayacak bedel demek. Asgari ücret tespit komisyonu denilen de etrafında 15 kişinin oturduğu büyükçe bir masa.
"Bu masada oturanların beşi patron, yani işçinin emeğini en düşük bedelle satın almaya çalışanlar; beşi iktidar temsilcileri. Tıpkı sermaye gibi onların da sicilleri belli. Salgın döneminde teşvikler, vergi afları ve kaynak aktarmalarıyla sermayenin çıkarlarını koruyan, işçilere açlıktan bile ölünmeyecek kısa çalışma ödeneği, ağır ve kuralsız çalışma dayatan, işçilerin başta kıdem tazminatı olmak üzere bütün kazanılmış haklarına saldıran, ekonomik krizi emekçilerin sırtına yüklemek isteyen iktidar temsilcileri… Diğer beş kişi ise ülkenin en çok üyeye sahip işçi sendikaları konfederasyonu olan Türk-İş temsilcileri.
“Masada Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) yok. Bağımsız sendikalar yok. Masada asgari ücrete bile erişemeyen kadınlar yok. Toplumsal cinsiyet temelli ücret eşitsizliği asgari ücret verilerine de yansıyor. Kadınların yarısı asgari ücret ve altında ücret alıyor. DİSK’in birkaç gün önce kamuoyu ile paylaştığı asgari ücret raporunda yer alan verilere göre, her dört kadın işçiden biri asgari ücretin altında ücretle çalışıyor.
“Kamu ya da özel sektörde belirlenen ücret artışları, ücretler seviyesi, asgari ücret baz alınarak yapılıyor. Bu haliyle asgari ücret yalnızca asgari ücret alanları değil, bütün emekçilerin hatta toplumun büyük çoğunluğunun yaşamını belirliyor. İşsizlik ödeneklerinden, sosyal güvenlik primlerine, emekli aylıklarına, ücretli çalışanların ücretlerine kadar her şey asgari ücrete bağlı. İktidar sermaye ile birlikte bu ücretin en düşük düzeyde tutulmasını sağlamaya çalışıyor; emekçilerin yarı aç yarı tok hayatta kalarak emeklerini satmaya devam edecekleri kadar.
'Borçlar ödenmiyor'
"Bu masaya emekçilerin birleşik mücadelesinin ağırlığı konmazsa masadan emekçilerin lehine bir karar çıkmayacak.
"Salgın nedeniyle yaşanan gelir kayıpları nedeniyle yurttaşlar, işlerini sürdürebilmek ve geçinebilmek için kredi alarak bankalara borçlandı. Bu durum, gelir desteği ver(e)meyen hükümet tarafından kredi faizleri düşürülerek teşvik edildi. Sadece 2020 yılında milyonlarca kişi “ilk defa” kredi ile borçlandı.
"Şimdi borçlar ödenemiyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) bankalara kredi borçları 27 kasım itibariyle 865 milyar lira. Son beş yılda kredi kartı veya bireysel kredi borcunun ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alınan milyonlarca kişi var.
"Bireysel kredi, hane halkı, KOBİ ve kamu borçları olağanüstü boyutlara yükseldi. Bir avuç ayrıcalıklı kesim zenginleşirken yurttaşlar yoksullaşıyor. İşverenler için vergi afları, teşvikler ve borçlarının silinmesi gibi uygulamalar yapılırken, salgınla birlikte işsiz kalarak geliri kaybeden ya da geliri azalan, bireysel kredi alarak hayatta kalmaya çalışan yurttaşlardan doğrudan gelir desteği ve borçların silinmesi gibi uygulamalar esirgeniyor.
"Yurttaşlar açlık, yoksulluk sınırında kredilerle ayakta durmaya çalışırken, doğrudan gelir desteği ve salgının önlenmesinde kullanılacak kaynakların nasıl kamuya karşı suç işlenerek, israf edildiği ve yandaşlara aktarıldığını Sayıştay raporlarında ve muhalif belediyelerin yargıya intikal ettirdiği yolsuzluk dosyalarında görmek mümkün. Bu konudaki haberlere ise bizzat yolsuzluğun sorumluları tarafından erişim engeli getirildi.
Öneriler
DİB çözüm önerilerini de şöyle sıraladı:
*Esnafın ve yurttaşların kredi borçlarında faizler silinerek borçlar faizsiz olarak yeniden yapılandırılmalı.
*Esnafa, işlerini kaybedenlere ve işsizlere, minimum refah düzeyinin altındaki çalışan çalışmayan bütün yurttaşlara doğrudan gelir desteği sağlanmalı.
*Asgari ücret yoksulluk sınırının üstünde olmalı.
*Asgari ücretten vergi kesilmemeli. (EMK)
Görsel: Anadolu Ajansı