YENİ E DERGİSİ'NİN EKİM SAYISI

Demirtaş: Yazmak, Hapishaneyi Alt Etmenin Bir Yolu

Demirtaş, Yeni e’nin ekim sayısında Kübra Yeter’in edebiyat ve hapishanedeki yazma deneyimine dair sorularını yanıtladı. Selahattin Demirtaş romanını da bitirdiğini duyurdu.

İstanbul

Demirtaş: Yazmak, Hapishaneyi Alt Etmenin Bir Yolu

Haberin İngilizcesi için tıklayın

Aylık Kültür Sanat Edebiyat Dergisi Yeni e'nin ekim sayısı çıktı.

Dergide, Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ile bir röportaj yer alıyor.

Kübra Yeter'in yaptığı röportajda Demirtaş, sadece edebiyat üzerine soruları yanıtladı ve yazdığı iki öykü kitabının ardından romanını da bitirdiğini duyurdu.

Özellikle hapishanede yazma eylemi üzerine detaylar veren Demirtaş röportajında, "yazar kıskançlığı" ve hukukçu edebiyatçılarla ilgili yanıtları bu kapsamda okuyabilirsiniz.

"Öyküyü bitirmeyi başarmışsam, yenilen ben değil hapishane oluyor"

... Ama yine de bazen minicik bir fikir aklıma gelince kaleme sarılıveriyorum. O anda yazmasam bir daha yazmayacağımı biliyorum. Genelde geceleri sabaha kadar yazıyorum. Özellikle yazın, geceleri bile oda fırın gibi oluyor, sivrisinekler sıcaktan bayılıyor. Ben normalde de çok terleyen biriyim, bu koşullarda üzerimde şort, boynumda havlu şıpır şıpır terlerken Baran'ın Beşiği, Ardiye, Gün Olur Devran Döner gibi içinde kar ve soğuğun olduğu öyküleri yazdığımı hatırlıyorum. Oturduğum yatak, sırtımı yasladığım yastık terden sırılsıklamdı. Elimdeki kurşun kalem ve defter bile sıcaktı. Ama sonunda hepsini yırtıp atacaksam bile bitirmeden durmuyordum. Yazmayı bu koşullara inat, direnmenin ve hapishaneyi alt etmenin bir yolu gibi düşünüyorum hep. Ve o cehennemde, öyküyü bitirmeyi başarmışsam rahat uyuyordum. O gece yenilen ben değil hapishane oluyordu. Güzel bir duygu vesselam :)

"Yazar kıskançlığı henüz gelişmedi bende, kısmetse çıktıktan sonra"

Okuduğunuz ve keşke ben yazmış olsaydım dediğiniz bir eser var mı?
Çok var hem de... Ama ben kıskanç bir yazar değilim :) İyi yazan birini görünce mutlu oluyorum, şahsen tanıyorsam gurur duyuyorum. Yazar kıskançlığı henüz gelişmedi bende, kısmetse çıktıktan sonra inşallah:) Beni kıskanan bir yazar varsa da hemen yer değiştirebiliriz, fazla dert etmem:)

Manga ve anime dosyası

Yeni e ekim sayısının ana dosya konusu ise ülkemizde de kendi "piyasası"nı oluşturan Japon kültür sanat dünyasının hediyesi manga ve anime... Seyithan Aytekin'in "Manga ve Animenin Kısa Tarihi" başlıklı yazısı ile başlayan dosyada; Ferit Şaşkın, Çağıl Çağan Adıgüzel, Uğur Özcan, Ali Mert Kaplan ve A. Hamit Akın bu kültürün ortaya çıkışını, savaşlar ve toplumsal çatışmalar sırasında üstlendikleri rolü, Miyazaki gibi önemli temsilcilerini ve örneklerini, kültürel kodlarının oluşumunu ve Türkiye'deki hikayesini inceliyor.

Bienal dosyası

Mini bir İstanbul Bienali dosyasının yer aldığı dergide ayrıca Önder Kulak'ın "Kadrajdaki Walter Benjamin", Altay Ömer Erdoğan'ın Hüseyin Ferhad şiirine ilişkin "Yüzüme Hohla Yeryüzünü!", Ayşegül Tözeren'in "Androidler Elektrikli Şiir Düşler mi?", Nedim Yılmaz'ın "Sovyet Animasyon ve Çizgi Film Tarihi", Kayhan Geyik'in "Solucanlara Piyano Çalan İnsanlar", Mehmet Ergün'ün "Yücel-Öner Davası ve Sabahattin Ali" başlıklı yazıları yer alıyor.

Bu sayıda yer alan şiirler Sennur Sezer, Yusuf Yağdıran, Altay Öktem, Gülsüm Cengiz, Bahtiyar Kaymak, Ümit Özkan, Sümer Omay ve Önal Bulut imzasını taşıyor. Öyküler ise Arzu Erkan, Nuran Avcı ve Hatice Tosun'a ait. (AÖ)