CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nunu gözaltına alınıp tutuklanmasıyla birlikte başlattığı boykot dalgası yayıldı. Öğrenciler 2 Nisan’ı yani bugünü satın almama günü ilan etti. Buna CHP’den de destek geldi.
Ancak iktidar kanadı hem boykot hem de satın almama gününü sert söylemlerle eleştiriyor. AKP Sözcüsü Ömer Çelik dün akşam A Haber canlı yayınına katılarak CHP’yi marjinal bir örgüt olarak nitelendirdi. Amaçlarının Türkiye’ye zarar vermek olduğunu iddia etti. Bunun ekonomiye yapılan bir saldırı olduğunu savundu. Çelik, Özel’i İsrail Başbakanı Netanyahu ile aşırı sağ siyasetçiler Marine Le Pen ve Geert Wilders’a benzetti.
Ardından da Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır gibi isimler aynı yayına bağlanarak boykotu bir milli güvenlik meselesi olarak yorumladı ve ekonomiye yönelik saldırı girişimi olarak nitelendirdi.
Uçum bu kez boykotu hedef aldı: Hukuk ihlaline dayanan yeni nesil bir eylem
Bugün 11:20
Aynı saatlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan ‘boykot’ çağrılarına soruşturma haberi de geldi.
Gelişmelerin ardından Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçmişte benzer şekilde boykot çağrıları sosyal medyanın en çok konuşulanlarından oldu. İktidarın çifte standardı olup olmadığı yönünde tartışmaları beraberinde getirdi:
2008 - Doğan Medya Grubu boykotu
Eylül 2008’de, başbakanlığı döneminde Erdoğan, Almanya’daki “Deniz Feneri” yolsuzluk davasının Türkiye basınında geniş yer bulması üzerine Doğan Grubu ile gerginlik yaşadı. İktidarın bu skandalla ilişkilendirildiğini iddia eden haberlere tepki gösteren Erdoğan, Ankara’da bir parti etkinliğinde ilk kez medya boykotu çağrısında bulundu.
Erdoğan, partililerine hitaben Doğan Grubu yayınlarını almamalarını söyleyerek şu sözleri kullandı:
“Partimin mensupları olarak yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün. Bu gazeteleri evlerinize sokmayın, almayın. Bu kadar açık konuşuyorum. Siz mi bize karşı yalan yanlış bu tür kampanyalar yapıyorsunuz, biz de en tabii, en doğal hakkımızı kullanıyoruz. Size karşı biz de bu kampanyayı başlatıyoruz, almayacağız. Hangi dilden anlarsanız o dilden konuşacağız."
Medyanın güvenilirliğini yitirdiğini vurgulayan Erdoğan, bu boykotun en doğal hakları olduğunu belirtti. Bu çıkış, doğrudan belirli gazeteleri hedef alan ilk boykot çağrısı olarak kayda geçti.
2018 - ABD menşeli elektronik ürünlere boykot çağrısı
Ağustos 2018’de, Türkiye ile ABD arasında Rahip Andrew Brunson krizi ve ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımları nedeniyle Türk Lirası hızla değer kaybetti. Bu “ekonomik savaş” atmosferinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Ağustos 2018’de Ankara’da yaptığı bir konuşmada ABD ürünlerine karşı boykot çağrısı yaptı. Bu çağrı, ABD ile yaşanan diplomatik krizin ekonomi alanındaki yansımasıydı.
Erdoğan, teknoloji alanında Türkiye’nin alternatifleri olduğunu vurgulayarak “Amerika’nın elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız. Onların iPhone’u varsa öbür tarafta Samsung var. Kendi ülkemizde Venüs var, Vestel var” sözleriyle Amerikan elektronik cihazlarının satın alınmamasını istedi.
Konuşmasında, dövizle alınan her ürünü Türkiye’nin daha iyisini üretip ihraç edeceğini belirterek ABD menşeli ürünlere karşı halka satın almama tavrı koydu.
2020 - Fransız mallarına boykot çağrısı
Ekim 2020’de, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İslam karşıtı söylemleri ve Muhammed peygambere hakaret içeren karikatürlere sahip çıkan tutumu İslam dünyasında tepkiye yol açtı. Fransa’da bazı çevrelerin Türkiye mallarını boykot çağrılarına karşılık olarak Erdoğan, 26 Ekim 2020’de Beştepe’deki konuşmasında Fransız ürünlerine boykot çağrısında bulundu.
Bu çağrı, Türkiye-Fransa arasındaki diplomatik krizin ve İslamofobi tartışmalarının bir parçasıydı. Erdoğan konuşmasında Fransız mallarını almamaları için halka seslenerek şöyle dedi:
“Nasıl ki Fransa ‘Türk markalı mal satın almayın’ diyorsa ben de şimdi buradan milletime sesleniyorum. Sakın Fransız markalara asla iltifat etmeyin, bunları sakın almayın.”
Bu sözlerle Fransa’ya ekonomik tepki gösterilmesini istedi. Ardından Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu gibi kurumlar da Erdoğan’ın “Fransız menşeli ürünler talep etmeyin” çağrısını desteklediklerini açıkladılar.
2024 - Filistin için yapay zekalı çağrı
Erdoğan, Filistin'e destek amacıyla doğrudan bir boykot veya satın almama çağrısı yapmamış olsa da, Eylül 2024'te İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına tepki olarak, yapay zeka ile oluşturulan "Boykot" adlı bir şarkıyı sosyal medya hesaplarından paylaşarak dolaylı bir destek gösterdi.
Bu paylaşımında, "Sesimizle, sözümüzle, dualarımızla, insani yardımlarımızla, elimizdeki tüm imkânlarla Gazze'nin, Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Onların asil ve onurlu direnişine her zaman destek vermeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Ancak, Erdoğan'ın doğrudan İsrail menşeli ürünlere karşı bir boykot çağrısı yaptığına dair resmi bir açıklama bulunmuyor.
2024 - Fahiş fiyatlara karşı market boykotu çağrısı
Aralık 2024'te Bursa'da AKP'nin 8. Olağan İl Kongresi'nde konuşan Erdoğan, fahiş fiyatlar nedeniyle marketlere yönelik bir boykot çağrısında bulundu.
Erdoğan, hükümetin ekonomi programının temel amacının, milletin kur ve enflasyon dengesizliği nedeniyle yaşadığı refah kaybını en kısa sürede telafi etmek olduğunu belirtti.
Enflasyonu "tüm kötülüklerin anası" olarak nitelendiren Erdoğan, fahiş fiyat artışı yapan ürün ve hizmetlerin boykot edilmesinin en etkili yöntem olduğunu anlattı. Ardından da şöyle konuştu:
“Açgözlü fırsatçıların ne enflasyon, ne kur, ne faiz ile izah edilmeyecek keyfi fiyatlandırma alışkanlıkları elbette bizim işimizi kolaylaştırmıyor, zorlaştırıyor. Serbest piyasa ekonomisini başıbozukluk olarak algılayan ve bunu alabildiğine istismar eden bir kesim var ama bunların da üstesinden geleceğiz. Esasen bu konuda en etkili yöntem milletimizin fahiş fiyat artışı yapan ürünleri ve hizmetleri boykot etmeleridir. Satılmayan ürünün, kullanılmayan hizmetin, alıcısı olmayan mamulün fiyatının bir önemi de kalmayacaktır."
Erdoğan, gelişmiş bazı ülkelerdeki tüketicilerin bunu bilinçli ve sistematik bir şekilde yaparak hükûmetlerine yardımcı olduğunu da sözlerine ekledi.
2025 - Fahiş fiyatlara karşı ikinci boykot çağrısı
Ocak 2025’te Türkiye’de enflasyonun yüksek seyretmesi ve temel tüketim ürünlerindeki fahiş fiyat artışları tartışma yaratmaya devam ediyordu. Erdoğan Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, bazı işletmelerin "fırsatçılık" yaptığını söyleyerek yurttaşları ikinci kez fahiş fiyatları boykot etmeye çağırdı:
“Serbest piyasa kuralsızlık demek değildir. Serbest piyasa başı bozukluk asla değildir. Denetimlerimizin amacı serbest piyasaya müdahale değil işleyişin sağlıklı zeminde yürümesini temin etmektir. Hayat pahalılığı ile mücadeleye vatandaşlarımızın destek olması sürecin başarısı açısından önemlidir. Bunun yolu fahiş fiyat uygulayanları boykot etmekten geçiyor. Pahalı ürün satanları dize getirecek etkili yöntemlerden biri boykottur. Fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz, satın almama özgürlüğünü kullanmaktır. Dünyada geniş yelpazede bunun çok sayıda örneğiyle karşılaşıyoruz. Bu konuda devlet millet el ele vererek çok daha etkin sonuçlar alabiliriz.”
(HA)