Barış ve Demokrasi Partisi Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Suriye'deki Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Eşbaşkanı Asya Abdullah ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Konukevi'nde yaptığı görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı değerlendirmelerde Nusaybin’de PKK’lilerin mezarlarının tahrip edilmesiyle ilgili olarak, "Evlatlarının mezarlarını tahrip etmek, o halkın isyan etmesi için yeterli bir gerekçedir. Buradan halkımıza açık çağrı yapıyorum; mezarlar kutsaldır. Partimiz, halkımız en duyarlı tavrı göstersin. Bunun süreçle alakası yoktur" dedi.
Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yer alan bilgilere göre, Demirtaş şunları söyledi:
“Cenazelerin birinin de alınıp götürüldüğü söyleniyor. Şimdi, bu çözüm sürecini tahrip eden provoke eden bu tür şeyler olur ancak dünyanın hiç bir yerinde mezarlara yönelik saldırı ahlaki olarak bugüne kadar kabul görmedi.
“Evlatlarının mezarlarını tahrip etmek, o halkın isyan etmesi için yeterli bir gerekçedir. Bırakın süreci falan.
“Hükümetin mezarları tahrip edenler hakkında soruşturma açması gerekir. Örneğin, Mardin Valiliği, İçişleri Bakanı gidip bu mezarları tahrip eden askerlerin haklarında soruşturma açacaklar. Ortada bir suç var yanlış yaptınız denilecek.
“Bunlar sürecin akıbetini belirleyecek şeylerdir. Buradan halkımıza açık çağrı yapıyorum ve hatta partililerimize açık talimat olarak belirtiyorum. Mezarlar kutsaldır. Mezarlıkları kıranın gerekirse siz de kafalarını kırın.
“Bir kez daha kimin mezarı olursa olsun herhangi bir saldırı olursa partimiz, halkımız en duyarlı tavrı göstersin. Bunun süreçle alakası yoktur.
“Kongre için söz verildi”
BDP olarak Kürt Ulusal Kongresi'nin bir an önce gerçekleştirilmesini istiyoruz. Maalesef yeterli hazırlık yapılmadığı gerekçesiyle ertelendi. Şimdi de Kürdistan Federal Bölgesi'ndeki seçimler nedeniyle bir kez ertelenmesi durumu ile karşı karşıya kaldık.
“Artık belirlenen tarihte en güçlü şekilde olması için herkesin çaba sarf etmesi lazım. Bu kongre, gerçekleşmesi yönünde halka verilmiş bir sözle karşı karşıyadır.
“Kürtçe devlete serbest, Kürde yasak”
“Türkiye Cumhuriyeti Kürtçeye yaklaşımı, Kürtçenin 'Türkiye devletinin malıdır' gibi yaklaşıyor. 'Kürtlerin malı değildir. Biz devlet olarak istediğimiz kadar konuşuruz, istediğimiz şekilde kullanırız ama Kürtler kullanamaz' anlayışı yanlıştır.
“Kürt sorunu çözülmesi için Kürtçenin Kürtlerin dili olmasının kabul edilmesi gerekir. 'AA'ya serbest, Kürt çocuğuna yasak'
“Bizim çocuklarımız kendi anadillerinde eğitim yapana kadar bunun mücadelesini de sürdürürüz. Muazzam bir çelişkidir. Başka bir şey değildir. AA'nın Kürtçe yayın yapmasını küçümsemiyorum. Önemlidir; hatta bütün haber kanalları özgürce bütün dillerde yayın yapabilsin. Ama devlete serbest olan Kürde yasaksa bunun altında başka şeyler aramak lazım.
“Bu da çok samimi bir yaklaşım olmaz. AKP anadilde eğitim olmaz dedi diye bu ülkede anadilde eğitim yapılmayacak diye bir şey yok. Geçti artık o kervan. Herkesin bunun farkında olduğunu iyi biliyoruz. Başbakan kendi söylediğine bile inanmıyor. Bunu da biliyoruz. 'Anadilde eğitim bu ülkeyi böler' diyor; ama kendisi de söylediğine inanmıyor.”
“Artık hükümet adım atmalı”
“Hükümet, ateşkes olsun geri çekilmeler olsun istiyordu, onlar da oldu. Şimdi halkın beklentisi var. Hükümet bunu yapmadığı sürece süreç risk ile karşı karşıyadır.
“Müzakere masası olabildiğince korunmalıdır. Müzakere diyalogunun kopmaması için herkes elinden geleni yapmalıdır. Biz de bu doğrultuda çaba sarf edeceğiz.
“Hükümetin artık hazırlık içerisinde olduğu paketi güçlü hale getirmesi ve tatmin edici bir adıma dönüştürmesi durumunda sürece ilişkin halkın yeniden umutları canlanır.
“Eğer bunlar olursa süreç daha hızlı ilerler. Öcalan'la da görüşme gerçekleştirirsek, zannedersem bütün bu konular orada bir kez daha masaya yatırılmış olacak. Kendisinin bu konudaki yaklaşımlarını görmüş olacağız.” (EKN)