Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Suriye'ye güvenli bölge ve barış koridoru tartışmaları ile ilgili olarak "Savaş ısrarından vazgeçip Suriyeli Kürtlerle diyalog ve işbirliği ortamı geliştirilmelidir" diyerek CHP'yi işaret etti ve CHP'nin yapacağı Suriye Konferansı'nda Kürtlerin görmezden gelinmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Edirne Cezaevi'nde bulunan Demirtaş'ın Birgün gazetesinden Hüseyin Şimşek'in sorularını yanıtlayan Demirtaş Türkiye'nin Suriye politikası ile ilgili olarak şunları söyledi:
"Türkiye'nin Suriye politikası ilk günden beri yanlış"
"Türkiye'nin Suriye politikası ilk gün de yanlıştı şimdi de yanlış. Siz bir dış politikayı, sadece birilerinin kaybetmesi üzerine, yani Kürtler ve Esad'ın kaybetmesi üzerine kurarsanız zaten baştan kaybetmişsiniz demektir. Türkiye'nin Suriye politikası birilerine kaybettirmek değil, Türkiye'ye kazandırmak olmalıydı. Bunun da en akıllıca yolu, Kürtler ve Esad dahil, Suriye'deki bütün kesimlerle diyalog kurabilme kapasitesini canlı tutmak olmalıydı.
"Ama ırkçı, mezhepçi ve yayılmacı dış politika anlayışı, Türkiye'yi Suriye'de cihatçıları desteklemeye kadar götürdü. Suriyeli Kürtler işbirliği için gözünü Türkiye'ye dikmişken AKP iktidarı cihatçılarla işbirliği yapmayı tercih etti. Bu da, Kürtleri adım adım ABD ve Rusya'ya doğru itmiş oldu.
"Bugün imkânsız gibi görünen ama en gerçekçi, en mantıklı ve kazandırıcı olan şey Suriyeli Kürtler ile Türkiye'nin doğrudan görüşmesi ve işbirliğine gitmesidir. Savaş ve işgal girişimleri Türkiye'yi çok daha büyük tehditlere açık hale getirir. Savaş ısrarından vazgeçip Suriyeli Kürtlerle diyalog ve işbirliği ortamı geliştirilmelidir. Umarım CHP'nin yapacağı Suriye Konferansı'nda da Kürtler görmezden gelinmez. PYD'nin davet edilmemesini anlayabiliyorum ancak Kürtler bir şekilde kendilerini o konferansta açıklayabilmelidir."
"CHP ilkeli bir demokrasi blokunun parçası olmalı"
AKP içerisinden çıkan farklı siyasi oluşumlar ile ilgili olarak ise "İleri demokrasinin adresi olmayacaklar" yorumunu yaptı.
"AKP'den ayrılarak parti kuracaklarını söyleyen kesimlerin nasıl bir program ve kadroyla yola çıkacaklarını bilmiyoruz. Bunların AKP tabanını etkileme gücünün olup olamayacağı da belli değil. Ancak ileri demokrasinin adresi olmayacaklarını şimdiden söyleyebiliriz. Merkezinde sol hareketlerin olduğu bir demokrasi bloku dışında hiçbir alternatif ne gerçekçi olabilir ne de umut.
Ancak yine de merkez sağda, otoriter faşizan AKP-MHP blokunun içinden liberal bir sağ çizginin çıkması, faşizmi geriletmek açısından önemli olabilir. HDP her halükârda demokrasi ve barış çizgisinde ısrarcı olacaktır. Burada kritik konumda olan CHP'dir. CHP, demokrasi bloğuna yüzeysel ve pragmatik yaklaşmaktan vazgeçerek açık, şeffaf ve ilkeli bir demokrasi blokunun parçası olmalıdır. Bunu geciktirir veya tedirgin yaklaşmaya devam ederse bundan faşizm kazançlı çıkacaktır."
"AKP ekolojik felaketlere yol açacak peşkeşleri sürdürecek"
Kaz Dağları'nda yapılması planlanan madencilik faaliyetleri nedeniyle kesilen ağaçlar özelinde doğa tahribatı üzerine de soruyanıtlayan Demirtaş şunları söyledi:
"Siz bugün Kanada'da bu kadar acımasızca ağaç kesip böylesine tehlikeli bir şekilde altın arayamazsınız. Ama Kanadalılar bunu Türkiye'de rahatlıkla yapabilirler. Bugün artık Türkiye'nin bütün doğal güzellikleri utanmazca, insafsızca sermayeye peşkeş çekilmektedir. İşin daha hazin ve vahim tarafı ise AKP iktidarının bu yolla yabancı sermayeyi ülkeye çekmiş olmayı başarı hikayesi gibi sunmasıdır. Neoliberalizmin kesintisiz büyüme ve aşırı tüketime dayalı işleyişi, doğanın tüm kaynaklarını da sermayenin hizmetine sunmaktan çekinmez. Mevcut ekonomik kriz derinleştikçe, AKP iktidarı daha ağır ekolojik felaketlere yol açacak peşkeşleri sürdürecektir." (AÖ)