Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Diyarbakır il örgütünün düzenlediği iftar yemeğinde gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.
Milletvekilleri, belediye eş başkanları, kitle örgütlerinden temsilciler ve muhtarların katıldığı dün akşamki etkinlikte konuşan Demirtaş, “
Yüksekova Haber’in haberine göre, Demirtaş özetle şunları söyledi:
Kürt sorunu
“Egemenliğin paylaşımı bu nedenle çok önemlidir. Bir halk kendi coğrafyasında, yönetime katılabilme, karar alma süreçlerinde bulunabilme hakkını elde edememişse, orada asla sorunu çözemezsiniz, demokrasi sorunu çözülmez. Kürt sorunun ana unsurları bunlardır.
“Tekçilik bu coğrafyada hiçbir zaman geçer bir siyaset olmadı. Tek bir mezrada bile tek bir anlayışı hakim kılamazsınız.
“Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de, Yüksekova’da bize yaşatılan felaketlerin temel nedeni yine budur. Bu toprakların hakikatine uygun siyaset devleti yönetenler tarafından hiç uygulanmadı. Tekçi, faşist anlayış hakim olduğu için Kürt sorunu diye bir şey var.
Başkanlık sistemi
“Hiçbir model, gökten zembille inmiş değil, hiçbir model tartışılmaz değil, hiçbir model de kurtuluş değildir.
“Başkanlık modelleri, parlamenter sistemleri, yarı başkanlık, partili cumhurbaşkanlık, yerinden yönetim modelleri dediğimiz eyalet, federal, kanton sistemleri, özerklik, bunların hepsi insanoğlunun deneyimlerinden çıkarak iyiyi, kötüyü deneyimleyerek hayata geçirdiği modellerdir.
“Hiçbiri de kutsal değildir. Ama hiçbiri tek başına demokrasi demek değildir. Hiçbir model başlı başına eşittir demokrasi anlamına gelmez. Her bir model kendi içerisinde yeteri derecede katılım sistemlerine açıksa, orada demokrasi vardır.
“Başkanlıkta da demokrasi olabilir, başkanlıkta da diktatörlük olabilir. Modelin kendisi demokrasiyle ilgili değil, işleyin kendisi demokrasiyle ilgilidir.
Barış süreci
“En nihayetinde ortaya çıktı ki bir tarafta Sayın Öcalan’ın, bir tarafta Erdoğan’ın yürüttüğü tartışmada, ortada buluşma koşulu yokmuş. Bugün Cizre’den Edirne’ye kadar herkesin yandığı bu yangın olmayabilirdi. Barışın gelme ihtimali bile güzeldi. Biz kalıcı barış için her türlü adımı attık.
“Barışın gelme olasılığı bile muazzam bir gelişme fırsatı yaratmıştı. Biz belli bir noktaya inanın ki getirdik, biz belli bir noktada atılması gereken her türlü adımı atarız dedik.
“En nihayetinde başaramadığımız bir barış süreci ortada duruyor. Şu veya bu kişiyle, şu veya bu hükümetle, bugün ya da yarın başarmamız gereken bir barış süreci de önümüzde duruyor.
“Benim naçizane anladığım, bu Saray’da aklını ve vicdanını yitirmiş, nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilmeyen, en yakın arkadaşlarını, partiyi birlikte kurdukları yoldaşlarını, sata sata Saray’ın merdivenlerinden çıkmış bir kişiyle bu ülkeye barış gelmez. Ben buna inanıyorum.
“Keşke barışa, demokrasiye birazcık inansaydı. 14 yıldır geliştirdikleri hiçbir politika barışa hizmet etmemiştir.” (AS)
* Fotoğraf: Şükrü Gündüz – Diyarbakır / AA