Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) Halkların Demokratik Partisi eski Eş genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a verdiği “19. İnsan Hakları, Barış ve Dayanışma Ödülü” Taksim Hill Otel’de düzenlenen törenle eşi Başak Demirtaş’a verildi.
Tören, ödülün önceki sahiplerinin anımsatıldığı sinevizyon gösterimi ile başladı.
Ardından SODEV Başkanı Ertan Aksoy açılış konuşmasını yaptı. Aksoy, barış ve demokrasinin gelişmesi için bedel ödeyen Selahattin Demirtaş’a ödül vermekten mutluluk duyduklarını söyledi. Demirtaş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları hiçe sayılarak içeride tutulduğunu belirten Aksoy, “ ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dedi. Mücadele çağrısı yaptığı o günden bu yana tüm zorluklara karşı geldi ve gelmeye deva ediyor. 3 yılı aşkın süredir cezaevinde alı konuluyor. Demirtaş’ın tüm bu çabalarından dolayı bu ödülü kendisine vermekten mutluluk duyuyoruz” dedi.
Aksoy, konuşmasının ardından ödülü vermek üzere Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ı sahneye davet etti.
Ödülü alan Başak Demirtaş, görüşten geldiğini belirtti ve Demirtaş’ın mesajını okudu.
Demirtaş, gönderdiği mesajda şunları söyledi:
“Yazar Ali Gür, Tavanarası adlı romanında ‘Yalnızlık tek başına kalmak değildir. Hayal edildiğini, özlendiğini bildiğin sürece hasret çekersin sadece, yalnızlık değil’ diye yazmıştı. Ben de sizler gibi milyonlarca dostum sayesinde hasret çekiyorum sadece, yalnızlık değil. Ve bu hasretin olanca sıcaklığıyla selamlıyorum hepinizi. Merhaba güzel insanlar, güzel dostlarım. SODEV’in bu yılki ödülü bana layık görmesi, şahsıma yönelik çok değerli bir desteğin, dayanışmanın ötesinde anlamlar taşıyor.
“Toplumun tamamının adeta bir cenderede ağır baskılar altında inlediği böylesi kaotik dönemlerin anahtar kelimeleri “umut” ve “cesaret”tir. Umudu ve cesareti boş hayaller ve kof kabadayılıktan ayıran şey ise bu kavramların içini doldurmaya dönük pratiklerdir, yani eyleme iradesi ve gücüdür.
“Adaletsizliği seyderedemeyiz”
“Üyesi olduğumuz toplum; açlık, yoksulluk, adaletsizlik, savaş, işkence politikalarıyla terbiye edilmeye çalışılırken, korku ve karamsarlık yaygın ve kronik bir ruh haline dönüşürken hiçbirimiz oturup durumu seyredemeyiz.
“Sorumluluk duygusuna sahip her bir aydın, siyasetçi, yazar veya entelektüelin elini taşın altına koyarak topluma öncülük etme görevi vardır. Hele hele halk, hepimizi göreve çağırırken bir kenarda oturup sonucun ne olacağını bekleyemeyiz. Acilen ve acilen demokrasi bloğunu inşa etme mecburiyetindeyiz. Asgari demokrasi ilkelerinde birleşip mevcut yönetim anlayışına karşı hem etkili bir mücadele yürütmek hem de alternatif bir hükümet ihtimalini ete kemiğe büründürmek zorundayız.
“Demokrasi bloğu kurulmak zorunda"
“Yeni bir anayasa, demokratik parlamenter sistem, güçlü yerel yönetimler, siyasi partiler kanunu ve seçim barajının demokrasiye uygun hale getirilmesi, medya bağımsızlığı, ifade özgürlüğü, Kürt sorununa barışçıl çözüm, bağımsız yargı, özerk üniversiteler, liyakatı esas alan bürokrasi atamaları, inanç özgürlüğü ve laiklik, üretime dayalı ekonomi ve gelir dağılımında adalet, ekoloji ve çevreye saygı, kadın kimliğine eşitlikçi ve özgürlükçü yaklaşım, örgütlenme ve gösteri hakkının her yönüyle güvence altına alınması gibi temel başlıklarda uzlaşma sağlayan her siyasi ve sivil oluşumun yer alabileceği büyük bir demokrasi bloğu kurulmak zorundadır.
“Değerli arkadaşlarım, sevgili dostlar, bir ödül töreni mesajına sığmayacak kadar kapsamlı bu konuları uzun uzun açma şansım yok. Ancak şunu ifade etmeden de geçemeyeceğim; Türkiye toplumunun ezilenleri, ötekileri, demokrasi yanlıları, cumhuriyet değerlerine bağlı olanları, eğer bugünlerde bir araya gelemiyorlarsa bir daha asla bir arada duramaz, bir arada yaşayamazlar. Uygulanan zulüm, tahammül sınırlarını çoktan aşmış olmasına rağmen bizler tüm farklılıklarımızla demokrasi etrafında bir araya gelip el ele veremezsek endişem odur ki, umut ve cesaret yerini boş hayallere ve korkuya bırakacaktır.
“Umudunuzu ve cesaretinizi yitirmeyin”
“Ben tüm kalbimle demokratik birliğe inanıyor, başaracağımıza dair büyük bir umut besliyorum. Bunun için de ben dahil tüm arkadaşlarım elimizden gelen gayreti göstermeye, inisiyatif almaya devam edeceğiz. Lütfen umudunuzu ve cesaretinizi yitirmeyin. Çünkü umut, zifiri karanlıkta bile görebilme yeteneğidir. Çünkü cesaret, zifiri karanlığı aydınlatabilme becerisidir.
“Mücadeleden geri adım atmayacağım”
“Sevgili canlar, güzel dostlarım, işte SODEV’in bu yılki ödülünün anlamı benim için de eminim halkımız için de tam olarak budur. Umudu büyütmeye, birlikte yaşamaya, birlikte mücadele etmeye, birlikte yönetmeye dair güçlü bir mesajdır bu ödül. Demokrasi, insan hakları ve barış alanında çok değerli çalışmalara imza atmış saygın bir kuruluştan ödül almanın onuru yanında bu duyguları da taşıdığımı bilmenizi isterim. Bu ödül aynı zamanda benim sorumluluklarımı da arttırmıştır. Bunun bilincinde olarak demokrasi ve insan hakları mücadelesini daha bir şevkle ve moralle sürdüreceğim. Hele hele iktidar sözcülerinin yandaş medya eliyle beni ve arkadaşlarımı yalanlarla, iftiralarla karalamaya, linç etmeye devam ettiği bu dönemde dostlarımızdan gelen bu dayanışma çok çok kıymetlidir. Tüm yıpratma, yok etme, itibarsızlaştırma kampanyalarına rağmen tek bir geri adım atmadan mücadeleme devam edeceğimden kimsenin kuşkusu olmasın. Shakspeare’in Hamlet’te Polonius’un ağzından söylediği gibi ‘Kavgaya girmekten sakın. Fakat kavgaya girmişsen karşı taraf senden sakınsın’
“Güzel bir gelecek çok yakın”
“Çok değerli dostlarım, şu anda salonda olan veya olamayan arkadaşlarım, şundan emin olun ki aydınlık, mavi günler yakındır. Sadi Şirazi’nin dediği gibi, ‘Sarayına çürük temeller atanlar, onu henüz yaparken yıkmış olurlar’ Güzel bir geleceğin çok yakın olduğuna inanıyorum. Sarayla saltanatlar çökecek elbet. Biz sonrasına da hazırlıklı olalım. Bu duygu ve düşüncelerle sizlere seslenirken ödül jürisinin değerli üyeleri başta olmak üzere SODEV kurucularına ve yöneticilerine, sevgili Başkan Ertan Aksoy’a demokrasi, insan hakları ve barış mücadelesindeki emeklerinden dolayı şükranlarımı sunarken, ödüle beni layık gördükleri için de ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu zorlu ama güzel yolculukta hepimizin yolu açık olsun diyor, sizlere yürek dolusu selam ve sevgilerini gönderiyorum. Özgürlükte buluşmak dileğiyle.”
Törene katılanlar
Törene, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Milletvekilleri Saruhan Oluç, Filiz Kerestecioğlu, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, HDP eski Milletvekili Levent Tüzel, CHP eski Milletvekili Süleyman Çelebi, CHP eski Milletvekili Binnaz Toprak, CHP eski Milletvekili Barış Yarkadaş, Sosyal Haklar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi avukat Can Atalay, sanatçı Orhan Alkaya, insan hakları aktivisti Nimet Tanrıkulu ve Gülten Kaya'nın yanı sıra çok sayıda isim katıldı.
SODEV Ödülü kimlere verildi?
SODEV ödülü, 2001 yılında hukukçu akademisyen Yücel Sayman'a, 2002'de Büyük Aşk Küçük Adam filminin yönetmeni Handan İpekçi'ye, 2003'te Türkiye Barış Girişimi'ne, 2004'te 78'liler Girişimi'ne, 2005'te Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği eski başkanı doktor Türkan Saylan'a, 2006'da Kadın Merkezi (KAMER) Vakfı'na, 2007'de Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı avukat Kazım Genç'e, 2008'de İzmir'de polis tarafından vurulan Baran Tursun'un babası Mehmet Tursun ve Tek- Gıda İş Sendikası'na, 2009'da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK), 2010'da Toplumsal Bellek Platformu'na, 2011'de Ahmet Şık'a, 2012'de Cumartesi Annelerine, 2013'te Taksim Dayanışmasına, 2014'te Birgün, Cumhuriyet, Evrensel ve Yurt gazetelerine, 2015'te Tahir Elçi, Erdem Gül ve Can Dündar'a, 2016'da Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği ve G-9 Gazeteci Örgütleri Platformu, 2017'de Adalet Yürüyüşçüleri ve Adalet Nöbetçileri, 2018'de 3. Havalimanı işçilerine verildi.
SODEV hakkında
SODEV 1994 yılı sonunda istanbul'da kuruldu. Kuruluşunda yurt içinden ve yurt dışından yüzün üzerinde bilim adamı, sendikacı, milletvekili, siyasetçi, sanatçı ve çeşitli mesleklerden isimler yer aldı. SODEV'in kuruluş amaçları arasında; toplumda çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin bütün kavram, kural ve kurumları ile yerleştirilmesi; emeğe, insana ve doğaya saygı anlayışının yaygınlaştırılması; özgürlük, eşitlik, dayanışma, adalet, barış ve dürüstlük gibi değerlerin tüm insanların ortak anlayışı olarak benimsenmesi; sosyal devletin ve demokrasinin geliştirilmesi yer alıyor. (RT)