Bölgemizdeki iktidarlar açısından Filistin meselesi neredeyse II. Abdülhamit döneminden (1876-1909) bu yana uluslararası siyasal çekişmelerde istismar konularının arasında önemli bir yer işgal edegeldi. Son altı ayda İsrail’in Filistin’e dönük gerçekleştirdiği, artık soykırım boyutuna varmış olan katliam sürecinde ise bu durum, Türkiye’deki mevcut rejim açısından göz göre göre yalan söylenen, bu doğrultudaki muhalefeti manipüle etmek için elinden geleni esirgemeyen bir boyuta sıçradı.
Fakat başka faktörlerin katkısının da sayesinde önce yerel seçimde iktidarın baltayı taşa vurduğu açığa çıktı. Sonrası, yapılan protestoların önemli etkisiyle adeta maskeleri düştü. Son olarak yalandan da olsa Dışişleri Bakanı Hakan Fidan kıvranarak “İsrail’e yönelik bir dizi yeni tedbir almayı kararlaştırdık” açıklaması yapmak zorunda kaldı. Nihayet iktidar tıpkı Van’da olduğu gibi sokaktaki direniş karşısında bu başlıkta da geri adım attı.
Son süreçte “Özgür Filistin için bir gençlik hareketi” diye kendileri tarif eden Filistin İçin Bin Genç isimli grubun eylemleriyle ön plan çıktığına şahit olduk.
Bu gençlik hareketi kimdir, nedir eminim benim gibi siz de merak etmişsinizdir. Elbette sorularla yaşamanın alemi yok. Ben de kafamdaki soruları bu mücadele içerisinde yer alan gençlerden Demir Karabacak’a yönelttim.
“Hareketin beş ilde kurulu meclisleri var”
Filistin İçin Bin Genç fikri ne zaman ortaya çıktı? Bu gençlik hareketini nasıl tarif ediyorsunuz? Şu ana kadar bu hareketin bünyesine ne kadar genci dahil edebildiniz? Çalışmalarınızı örgütlerken ne tür tepkilerle karşılaştınız?
Filistin İçin Bin Genç fikri kasım ayı civarında ortaya çıktı. Biz o sürece kadar arkadaşlarımızla değişik noktalarda birlikte eylemler düzenliyorduk. Ancak Filistin direnişine samimi bir destek vermenin ancak bu topraklardan soykırıma olan desteği kestirecek kitlesel ve popüler bir hareketle olacağını düşünerek bu yola girdik. İlk eylemimiz de işbirlikçi sermaye gruplarından Zorlu AVM’de oldu. Bir gençlik hareketinin gücünün etrafında ve çeperinde ne kadar değişik toplumsal örüntüden insanı mobilize edebildiğiyle ölçüldüğünü düşünüyorum.
Hareketin şu an beş ilde kurulu meclisleri var ve dört ilde daha meclisler kuruluyor. Yaklaşık 500 kişi soykırım işbirlikçilerinin karşısında, hareketin içerisinde. Eylemlere katılan halkımızın net bir sayısını vermek pek mümkün değil. Katılım formumuz şu an 4000 kişiye ulaştı diye biliyorum. Genel manada bu süreçte çoğu yeni katılan Türkiye’de samimi bir hareketin olmadığını, bizim fiili meşru eylem tarzımızın katılmaları açısından belirleyeceği olduğunu dile getirdi. Biz bu halkın anti-emperyalist damarına ve cesaretine inanıyoruz.
BDS’den Zorlu Holding’e boykot çağrısı: İsrail’deki üç santralde ortaklığı var
Filistin sorununa nasıl bakıyorsunuz? Özellikle sürecin bugün geldiği aşamada kafanızdan geçen ortaklaşmış bir çözüm önerisi var mı?
Filistin halkının haklı davasını 7 Ekim harekatıyla başlamış olarak görmüyoruz öncelikle. 75 yıldır o topraklardan parça parça sürülen, katledilen, aşağılanan, soykırıma uğrayan bir halkın emperyalistlere karşı kavgasında koşulsuz şartsız yanlarındayız. Dövüşen Hamas, FHKC, FDKC demiyoruz. Emperyalistlere, onların ileri karakolu Siyonist işgalci İsrail’e karşı bayrağı hangi direniş örgütleri taşıyorsa biz yanındayız.
Filistin direnişinin birleşik, onurlu kavgasını bu topraklara taşırken İslamcısıyla, devrimcisiyle, demokratıyla bu işgale, soykırıma karşı Türkiye devletinin ve sermayenin işbirliğinin karşısında kim varsa omuz omuza dövüşüyoruz. Çözüm olarak da ancak direnişin sözünü tanıyoruz. Nehirden denize özgür Filistin diyoruz.
"Nehirden denize özgür Filistin"
“Kurtla yiyip kuzuyla ağlıyorlar”
Türkiye’deki yönetimin İsrail’in Filistin’e dönük geliştirdiği saldırılar karşısındaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye devleti Mavi Marmara’da onlarca insan İsrail devleti tarafından katledilmişken yaptığı neyse ona devam ediyor. İşgalci İsrail Filistin’de taş taş üstünde koymazken, bir halkı çoluk çocuk ayırmadan fosfor bombalarıyla soykırıma uğratırken el altından ticari anlaşmalar imzalıyor.
Sözde hükümet, Hamas yanında gözükürken son dönemde Amerikancı tercihleri sebebiyle bundan da vazgeçtiler. İşbirlikçi sermayenin talebi neyse onu gerçekleştiriyor ve kolaylaştırıcı anlaşmalar yapıyorlar.
İşgalciyi besleyen Zorlu Holding’e ödüller dağıtıyorlar. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattıyla akan doğalgazı sorunsuz İsrail’e taşıyorlar. Kürecik üssüyle İsrail’i koruyorlar. Yani sözde Filistin’e destek mitingleri düzenleyip ticari, diplomatik ve askeri işbirliğine aynen devam ediyorlar. Kurtla yiyip kuzuyla ağlıyorlar. İkiyüzlü bir hamaset var.
'Yerli ve milli' şirketlerin yatırım alanı İsrail
İktidarın İsrail yanlısı politikalarının yerel seçimlere nasıl bir etkisi oldu?
AKP hükümetinin ticareti kesecek bir güce sahip olduğunu, yaptırım gücü olduğunu daha önce gördük. Bu sebeple aralık ayından bu yana bu taleple eylemler düzenliyorduk. Biz eylemlere çıktıkça ve bu ticaret daha görünür oldukça halk nezdinde de bu ticaret daha da görünür hale geldi. Sadece biz de değil, binlerce insan bunu dile getirdi. Hatta YRP temsil siyaseti düzleminde bu talebin sözcüsü oldu. AKP’nin yerellerde kaybettiği oyun bir kısmının sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum.
“Filistin özgür olana kadar dövüşe devam”
İstiklal’de gerçekleştirdiğiniz eyleme polis saldırdı. Orada ve gözaltında neler yaşandı?
İstiklal’de İstanbul Ticaret İl Müdürlüğü önüne gitmek istedik. Aslında bayağı da yürüdük, sadece 20 metre kalmıştı. Basın açıklaması yapıp dağılacaktık. Ancak polis amiri hızlıca bizi ablukaya aldı ve tek tek gözaltı işlemi uygulamaya başladı. Neredeyse tamamı tekme tokat ve ağır hakaretlerle alınmak üzere 43 kişi gözaltına alındık. Müslüman kadın arkadaşlarımızın başörtüleri çıkarıldı ve düzeltilmesine izin verilmedi. Araçta da ters kelepçeli insanlara vurmaya devam ettiler. Geceye doğru beş arkadaşımızın geceyi nezarette geçireceği bilgisi geldi ancak kamuoyu baskısıyla onlar da serbest bırakıldı. Çıktığımızda ülke gündeminde herkesin bu konuyu konuştuğunu gördük. Talebimizin ve çağrımızın bu kadar sahiplenilmesi bizi çok sevindirdi. Samimi bir dayanışma yakaladığımızı hissettik. (Hareketin, 6 Nisan Cumartesi günü yaşananlara dair açıklaması için tıklayın)
İstiklal Caddesi'nde İsrail protestosuna polis müdahalesi
Ülkenin bütününde sadece Filistin meselesi değil iktidarın haksız hukuksuz uyguladığı ve bunu baskıyla desteklediği politikalara karşı direnişi geliştirme doğrultusunda bir politikanız var mı?
Filistin İçin Bin Genç Hareketi çok temel iki ilke üzerine kurulu aslında. Anti-emperyalist ve anti-kapitalist herkes bu hareketin öznesidir diyoruz, yeter ki Filistin’de işgale ve soykırıma karşı olsun. Bununla birlikte hareketimizin siyaset ürettiği zemin de Filistin direnişinin sesini bu topraklara taşıma iddiası. Ülke gündeminde yüzlerce mağduriyet ve hukuksuzluk yaşandığının farkındayız ancak hareketin bunlara dair bir söz söylemekten ziyade önceliğinin bu soykırım yardakçılığını engellemek olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla ülkenin diğer gündemlerine müdahil olmuyoruz. Talebimiz belli, muhatabımız belli. Filistin özgür olana kadar dövüşe devam.
2023 Filistin-İsrail Savaşı
(AS/VC)