LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) çocukları olan yedi ebeveynin deneyimleri üzerinden giderek toplumdaki yerleşik yanlış kalıpları gözler önüne seren ve ebeveynlerin çocuklarını yeniden keşfetme sürecine odaklanan Benim Çocuğum adlı belgeselin galası dün yapıldı.
Yönetmenliğini Can Candan'ın yaptığı filmi deneyimlerini paylaşan LİSTAG üyesi ailelerin de aralarında bulunduğu kalabalık bir seyirci topluluğu izledi.
Atlas Sineması'nda yapılan galanın başlangıcında LİSTAG'la ilk röportajı yapan Pınar Selek'le internet üzerinden bağlantı kuruldu.
"Bu film demir kapının kilidine sokulmuş bir anahtar bence. Birazdan bu kapı aralanacak ve aşka, cinsiyete, farklılığa dair bir ışık karşılayacak bizi. Onların cesur, mütevazı ama devrimsel yolculuklarını izlerken hep güç aldım.
"Çocuklarından cinselliği öğrenmenin nasıl gençleştirici, nasıl değiştirici, nasıl büyüleyici bir şey olduğunu keşfettiklerinde nasıl heyecanlandıklarına tanık oldum."
Selek LİSTAG'lı ebeveynlerin çalışmalarını da vurguladı. "...başka anne babalar acı çekmesin diye, gençler aile kurumunun kalıpları arasında eriyip gitmesin diye, hep birlikte anlayışa, saygıya, özgürlüğe dayalı bir toplumda yaşayalım diye...
"İnsan filmi izleyince nereden nereye diyor; en olumsuz koşullarda bile, dayanışmanın, sabrın, kararlılığın, birliğin, emeğin ne mucizeler yaratabileceğini bir kez daha görüyor.
"Filmi izleyince kendi kendime dedim ki dayan her şey değişir. Ben sizden bir kez daha öğrendim sevgi tüm paslı kilitleri açan yegane anahtar."
Seyircinin sözü
Film gösteriminin sonunda Can Candan, film ekibi ve filmde deneyimlerini paylaşan aileler soruları cevapladı, film sürecini anlattı, seyircilerin yorumlarını dinledi.
Seyircilerin yaptığı konuşmalar sırasında LGBT'ler arasında "ne kadın ne erkek, ara sıra kadın ara sıra erkek" bireyler de olduğu hatırlatıldı.
Seyirciler arasından bir ebeveyn filmdekilere benzer şekilde kendi deneyimini çok kısa biçimde ifade etti ve ekledi: Artık ona hep oğlum diyeceğim.
Bazı seyirciler filmde aktarılanların aksine başka deneyimlerin de olduğunu, aile kurumunun parçalanması gerektiğini belirtti.
Bir kişi çocuğun herkes kadar eşit, babanın reis olmadığı, ebeveynlerin birer anne ve babadan oluşmadığı farklı deneyimlerden söz etti.
Bir başkası kendilerine dayanışma içinde yeni bir aile oluşturduklarını, aile formunu reddettiklerini anlattı.
Bir seyirci de çocukları LGBT olan ailelerin yanısıra ebeveyni LGBT olan çocuklar da olduğuna dikkat çekti.
"Sizin kimliğinizden dolayı çocuğunuzun mağdur edilmesi sözkonusu. Filanın annesi lezbiyenmiş dendiğinde oluşabilecek korkuyu bertaraf edebilecek örgütlülüğe sahip değiliz."
Nasıl ebeveyn olunur?
Candan belgesel fikrinin aklına nasıl geldiğini anlatırken LİSTAG'lı aileleri ilk dinlediği zamanı aktardı.
"Niye ben bu kadar etkileniyorum bu hikayelerden, niye böyle ağlıyorum diye düşündüm.
"O anda fark ettim ki bu hikayeler bir yandan beni yetişkin bir çocuk olarak vuruyordu. Kendim olma sürecinde özellikle aile içinde, toplum içinde bütün baskılara rağmen kendim olabilme çabamı bana hatırlatıyordu, kendi ebeveynlerimle olan ilişkimle beni yüzleştiriyordu.
"Bir yandan da bu aileler ebeveyn nasıl oluru anlatıyordu. Çocuğunu olduğu gibi kabul etmek ne demek, koşulsuz sevmek ne demek...
"Aynı zamanda bir çocuk babası olarak orada oturuyordum ve ben aslında nasıl ebeveyn olunur bilmiyordum. Bu aileler bana onu öğretiyordu." (YY)