İnsan Hakları Derneği'nden (İHD) telefonunu alıp, bir araştırma konusunda bana yol göstermesini rica etmek için onu aradığımda, karşımda yumuşak bir sesle konuşan, doğal ve sıcak birini buldum.
Bir bira içmek için sözleştik ve buluştuğumuzda ondan bundan laflarken, fark ettim ki Demet'e soracak çok şey var. Benim, kalem-kağıt, teyp ve fotoğrafçı partnerimle geldiğim ikinci buluşmamız, böylece daha donanımlı başladı!
Transseksüel ve travestiler arasında örgütlenme var mı? Sanki gay ve lezbiyen gruplara göre daha gerisindeler örgütlenmenin, ne diyorsun?
Tabii, transseksüel komünite söylediğin gruplardan daha apolitik yaşıyor. Zaten yüzde 99'u seks işçiliği yapmak zorunda bırakıldığı için, bireysel kurtuluş peşindeler ve bu anlaşılır bir durum.
Aslında Türkiye'de gay-lezbiyen komüniteden önce transseksüeller örgütlenmenin öncülüğünü yapmıştı, kendilerine yönelik saldırılar ve işkencelere karşı seslerini yükselterek ama işte, maalesef devam etmedi bu örgütlenme.
Biz şu anda LAMBDA 'da üç travesti/transseksüeliz. İnsanlar böyle bir örgütlenme içine girmek istediklerinde bile baskı ve şiddete dayanamayıp sineye çekiyorlar her şeyi. Tabii basın ve yargı da onlara karşı olunca...
Politik bilinçle çalışan başka arkadaşlar da var ama benim gibi 24 yıldır bilinçli bir şekilde hak savunuculuğu yapan yok.
Politik kimliğin ne zaman gelişti? Cinsel kimliğin politik hayatında engel olarak görüldü mü?
18 yaşında gece okuluna giderken sol hareketin içinde yer aldım. 80'de gözaltına alındım, 82'de 8 ay cezaevinde kaldım. Ben 3-4 yaşlarında kendi cinslerimden hoşlandığımı hatırlıyorum.
O zamanlar tabii doğalın neyse onu yaşıyorsun. 13,14 yaşlarında üzerimdeki baskıları hissedip içime kapandım. 17 yasındaydım artık kendimi iyice anladığımda.
Ama politik kimliğimle cinsel kimliğim bir arada tabii zor oldu çünkü sol gruplar, eşcinselliği ya da travestiliği burjuvazinin bir hastalığı olarak görüyorlar. Cinsel kimliğim yüzünden beni gruptan dışladılar. Devrim mücadelesi adına cinsel kimliğimi bir kenara attım gençken ama yine de yaranamadım.
O zamanlar erkek kılığında olduğum için gerçek cinsel kimliğimi saklamam daha kolaydı politik çalışmalarımda ama cezaevinde tabii ki 24 saat beraber olunca, 2 ayda arkadaşlar benim cinsel kimliğimi anladı.
88'de Radikal Yeşil Hareketten İbrahim Erenler'le tanıştım. İnsan hakları mücadelesini ondan öğrendim. O zamandan beri de başım beladan kurtulmuyor!
1991'de de 2 ay cezaevinde yattım. Biliyor musun, ben şimdiye kadar yediğim her dayağın hukuki hesabını sordum ama bir sonuç alamadım.
12 Eylül'ün apolitik kalıntıları hala devam ediyor. Aslında bizim kuşak için her şey daha zordu, hem politik olarak hem bir travesti olarak. Polis baskısı eskisi kadar vahşi değil.
Son 10 yıldır gayler, 3-5 yıldır da lezbiyenler seslerini oldukça iyi duyurabiliyorlar. STKlar da var toplanabileceğimiz, o yüzden şimdi her şey göreli olarak daha kolay travestiler için.
Ben, dediğim gibi 24 yıldır bilinçli bir mücadele veriyorum ve 5-6 yıldır çok şeyin değiştiğini söyleyebilirim. Artık arkadaşlar yüzlerini saklamadan basın açıklaması yapabiliyorlar.
Bence bizim kuşak travestiler, özellikle benim gibi politik olarak aktif olanlar sayesinde, diğerleri kendileri gibi birilerinin olduğunu gördü ve herkes rahatladı.
Ben 99'da belediye meclisi üyeliği için adaylığımı koydum. Seçilmedim ama böyle bir adaylığın ilk defa olması bile iyiydi.
Eskiden travesti olmak daha zordu dedin. Anlatsana, o günlerde neler yaşıyordunuz.
85'lerde falan travestileri yakalayıp şehir dışına gönderiyorlardı, Eskişehir'e, İzmit'e, Gebze'ye falan. İnsanlar oralardan kaçıp geri geliyordu. İstanbul seni kabul etmiyorsa, küçücük şehir nasıl etsin?
Bir de polisler bizi gözaltına alıp Belgrad ormanına bırakıyorlardı, üzerimizde para falan ne varsa alıp, çırılçıplak öyle ormanda. Kömür kamyonlarına binip şehre geri geliyorduk. Bir dönem bu muameleler iyice kötüleşmişti. Polis bir kaç arkadaşımızı Belgrad ormanına götürüp başlarına silah dayadı falan.
Yeni emekli oldun, değil mi? Emekli olman ve aylık almanla ilgili gelişmelerden söz eder misin?
Biliyorsun bu toplumda, aslında başka pek çok ülkede de, transseksüel ve travestiler için seks işçiliğinden başka çalışma ortamı yok. Nasıl para kazanacaksın? Sistem seni seks işçiliğine yöneltiyor. İşe girmek için cinsel kimliğini ret edeceksin, erkek olacaksın.
Ben 96'da ameliyat oldum. Kadın kimliği alabilmek için mahkemede 1.5 yıl surdu davam. Neyse, daha önceden, efemine erkek kılığındayken çalışmam zor olsa da, çantacıda, matbaada ve bir torna tasfiye atölyesinde çalışmıştım; 2.5, 3 yıl sigortalılığım vardı.
İsteğe bağlı emeklilik için eniştem beni işe girdi, çıktı gösterdi. Başvurum kabul edildi. Yalnız geçmişe dönük çok para ödemek gerekiyordu, o yüzden biraz zaman aldı. Annem bana yardım etti. Biz çalışıp iyi para kazanırken hayat öyle geçer zannediyorduk ama öyle değilmiş tabii.
Yeni İş Yasası ile, 6 ay içinde bütün borçlarımı ödemem gerekiyordu, ödeyemeyince emeklilik de 7 ay gecikti. Tabii sigorta yıllar önce erkek kimliğiyle yazılmış.
Sigortaya kadın olduğuma dair mahkeme kararını verdim. Oradaki memur homofobik biriydi, beni çok uğraştırdı.
Neyse sonunda Temmuz'dan beri emekli aylığı alıyorum; bu benim en büyük garantim.
Neyse ki küçük bir evim var. Başka da bir birikimim yok hayatta. Bunca yıldır kazandığımız, işte, sınırlı cinsel haklar!
Basının transseksüel ve travestilere bakışını nasıl buluyorsun?
Bizlerle ilgili haberleri yine en çok sol eğilimli gazeteler yazıyor ama tabii yeterli değil. Zaten duyduğum, travestilerle ilgili haberlere bir şekilde yasak koyulduğu son zamanlarda. LAMDA'nin geçenlerde yaptığı basın açıklamasına yer dahi vermediler.
TVlerde de yoktu ertesi günü. LAMDA'nin gay pride aktivitelerini, mesela, bir tek Gündem ve Cumhuriyet verdi. Geçenlerde Radikal'de de LAMBDA'nın danışma hattıyla ilgili küçük bir haber vardı.
Bunların hiç biri yeterli değil. Basın için anca 'ilginç' haber olman lazım. Ya soyulacaksın, işkence göreceksin ya da cam çerçeve indireceksin bir yerlerde! Yoksa seni dışlıyorlar basında da.
Tabii LAMBDA gibi örgütlerin de medyayı iyi kullanmayı öğrenmeleri lazım. Bizim gruplarda bu çok eksik.
Türkiye'deki kadın hareketiyle ilgili ne diyorsun?
Ben kadın hareketinde de yer aldım. 89'da yeni başlamıştım kadınlarla çalışmaya. Fakat sosyalist kadınlar tavır aldılar ve travestilerin harekette yer almamalarını tercih ettiler.
Kadına yapılan şiddetin daha katmerlisini görüyoruz biz halbuki! Feminist Kadın Kurultayı bile bölündü bu yüzden. Erkekleri konuşturup beni niye konuşturmuyorsunuz?
Emeklilikte planların neler? Kitap yazmaktan söz ediyordun, nedir?
Yıllardır projemdi otobiyografimi yazmak. Gecikti ama iyi de oldu, çünkü daha çok şey yaşadım. Şimdi tam zamanı. Benim yaşadığım dönemi bilen az insan var. Ve ben hem tanığı, hem mağduruyum o dönemin.
Yeni nesil bizim yaşadıklarımızı hiç bilmiyor. Kitabım, sosyal tarihimiz bir yandan, bir yandan benim çocukluğum, cinselliğim, politik kimliğim, gördüğüm şiddet, daha geç yaşlarda yaşadığım depresyonlar, vs. üzerine kurulacak.
Umarım kaynak bulabilirim bu proje için. Önümüzdeki 2 yıl için hedefim bu kitabı yazabilmek ve yurt dışında bastırmak. Burada insanin emeğinin karşılığını vermiyorlar.
Bu projeyi gerçekleştirebilirsem, seyahat etmek, artık bu yaşta insan gibi yaşamak istiyorum. Kazandığım parayla LAMBDA'ya yardım etmeyi ve 'Mor Çatı' gibi ama gay, lezbiyen, biseksüel, travesti-transseksüel komünitenin sığınabileceği ve içinde pek çok çalışmanın olacağı bir 'Pembe Ev' projesi yapmayı planlıyorum. (AB/BA)