Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şişli İlçe Örgütü 1915 Ermeni Soykırımı yıldönümü öncesinde, dün akşam İstanbul Şişli Pangaltı Metrosu girişinde basın açıklaması yaptı.
MA’nın haberine göre, açıklamaya DEM Parti İstanbul milletvekilleri Özgür Saki ve Kezban Konukçu’nun yanı sıra birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.
“Katliamcı zihniyetle hesaplaşmak zorundayız”
Açıklamada ilk olarak söz alan Kezban Konukçu, tekçi ve sömürücü sistemle hesaplaşmadan bu topraklarda barış ve kardeşlik sağlanamayacağını söyledi:
“Bizler bu tarihle yüzleşmek zorundayız, bu katliamcı zihniyetle hesaplaşmak zorundayız. Tek tipleştirmek istenen bu topraklardan Ermeni halkı sürülmek istendi ve binlercesinin katliamına neden olundu. Biz bu tekçi anlayışlarla hesaplaşmadan, bu egemenlik ve sömürü sistemiyle hesaplaşmadan bu topraklarda barışı ve kardeşliği inşa edemeyeceğimizi çok iyi biliyoruz.”
“Tehcir adı altında ölüm yolculuğu”
Soykırımda akrabalarını kaybeden Ani Kalk, 109 yıl önce bir halkın sistematik bir şekilde imha edildiğini dile getirdi.
Ermeni halkının zorunlu olarak “tehcir” edildiğini belirten Kalk, şunları söyledi:
“Tarih 23 Nisan'dı, yıl 1915. Kararı İttihat ve Terakki Hükümeti almıştı. Sonrasında semte ‘Kurtuluş’ adının verilmesi ise tesadüfi olmaktan çok uzaktı. Derhal dönemin başkenti İstanbul'da yaşayan, Ermeni toplumundan yaklaşık 250 aydın, iş insanının, gazeteci, sanatçı, kanaat önderi ve yazarın tutuklanması emredildi.
Burada, Tatavla'da başlayan tutuklamalar sonraki günlerde de devam etti. 24 saat içinde İstanbul'daki Ermenilerin önde gelenlerinin dahil olduğu 2 bini aşkın kişi sürgüne gönderildi.
Aynı anda Anadolu'nun dört bir yanında, Ermenileri yurtlarından sürmeye yönelik zorunlu tehcir uygulaması başlatıldı.
Anadolu topraklarını binlerce yıldır yurt edinmiş kadim Ermeni halkı, kendilerinden binlerce yıl sonra bu topraklara gelenler tarafından topraklarından koparılıp tehcir adı altında ölüm yolculuğuna çıkarılıyordu.
Dönemin ulus-devletleşme ya da ulus-devletleştirme tandansı İttihat ve Terakki Hükümeti'nde karşılığını fazlasıyla bulmuştu. Hükümet, 600'ü aşkın yıldır çok kimlikli, çok inançlı, çok kültürlü olagelmiş bir imparatorluğu, Müslüman-Türk kimliği altında tek tipleştirmek istemişti. Yüzlerce yıldır aynı toprakları paylaştıkları Hristiyan Ermeni halkı, bu doğrultuda onlar için çok büyük bir tehditti.”
“On binlerce çocuk ailelerinden koparıldı”
Soykırımın sadece Ermenilerle sınırlı kalmadığını dile getiren Kalk, “Aşuri topluluklardan Süryaniler ve Keldaniler ile Pontoslular ve Rumlar da bu büyük operasyondan paylarını aldılar.
Ermeniler, İstanbul'dan ve Anadolu'nun farklı noktalarından kafileler halinde Suriye çöllerine sürgüne çıkartıldılar. Kafilelere katılanların büyük bölümü yollarda öldü veya öldürüldü. Zorlu doğa koşulları, saldırılar, açlık, susuzluk, hastalıklar nedeniyle yaşamlarını yitirdiler.
Gidenlerin mal, mülk ve arazilerinin üzerine çökenler bunları kendilerine sermaye yaptılar, zenginleştiler. Bu dönemde on binlerce çocuk ailelerinden koparıldı” dedi.
(AS)