DEM Parti dışındaki partiler, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından Genel Kurul'da oya sunulan "teröre karşı ortak bildiri"yi kabul ettiler. DEM Parti, bildiriye oy vermedi.
"Çatışmacı siyaset sorunu çözmüyor"
DEM Parti Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Çözüm aracı demokratik siyasettir. Demokratik siyaseti güçlendirmek çözümü, barışı, demokrasiyi ve hukuksal güvenliği güçlendirecek, ilerletecektir. Bir kez daha vurguluyoruz: Kürt sorunu gibi tarihsel bir sorunun çözüm yolu siyasettir, müzakeredir." dedi.
Koçyiğit, "Çatışmacı siyaset ne yazık ki sorunu çözmüyor, krizi büyütüyor, derinleştiriyor ve uluslararası bir mecraya taşıyor, bir arada yaşama iradesini zedeliyor. Bakın, son çatışmalardan sonra intikam ve hınçla Rojava’daki sivil yerleşim alanlarını, altyapıyı ve üstyapıyı hedef alan saldırılar gerçekleştirildi. İntikam aklıyla sorunlar çözülmez, halkları birbirinden daha fazla koparırsınız." dedi.
Kurtulmuş imzası altında "milli birlik beraberlik"
İçerik olarak 24 Aralık'ta, AKP, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin yayımladığı bildirinin tıpkı basımı olan bildiriye, önceki bildiriye imza vermeyen Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer partiler bu kez oy verdiler.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Sorumluların arkasına dizilmeyeceğiz” diyerek AKP hükümetinin politikalarını eleştirmiş ve ayrı bir bildiri yayımlamıştı.
PKK’nin saldırısında 12 asker öldü, Türkiye Irak ve Suriye'nin kuzeyine hava harekatı başlattı
DEM Parti "Bildirilerle, taziye yarıştırmaktan
öte sonuç alınamaz" demişti
DEM Parti TBMM Grup Başkanvekili Saruhan Oluç: "Bu acı sonuçların temelinde Kürt sorununun çözümsüzlüğü vardır. Önerimiz çok açık; genel görüşmeden ortak bir komisyon kurulmasına kadar her türlü öneriye varız. Yeter ki Kürt sorununda demokratik ve barışçıl bir çözümü hep birlikte yaratacak adımları atabilelim," demiş ve "Bu olmadığı sürece bu Meclis'te her zaman olduğu gibi taziye yarıştırmaktan öteye gidecek sonuçları[n] al[ınamayacağı]nı" belirterek "Bu gerekçelerle de ortak bildiriye imza atmıyoruz." demişti.
TBMM Genel Kurulunda Salı günü
kabul edilen Numan Kurtuluş imzalı bildiri
Salı günü 15:11'de başlayan TBMM Genel Kurulu'nda 12 Ocak'ta Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi topraklarında PKK'ye karşı sürdürülen sınır ötesi "Pençe-Kilit Harekâtı" sırasında öldürülen 9 TSK mensubunun vefatı dolayısıyla hükümet adına Milli Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı tarafından yapılan açıklamaları izleyen tartışmaların ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş imzasıyla oya sunulan aşağıdaki bildiri oy çokluğuyla kabul edildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Irak’ın kuzeyinde Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde 12 Ocak 2024 tarihinde bir üst bölgemize sızmaya çalışan teröristlerle çıkan çatışmada 9 kahraman askerîmiz Piyade Üsteğmen Gökhan Delen; Piyade Uzman Çavuşlar Serkan Sayin, Ahmet Köroğlu ve Hakan Gün; Piyade Sözleşmeli Erler Kemal Batur, Müslüm Özdemir ve Emrullah Gülmez; İstihkâm Sözleşmeli Erler Murat Atar ve Muhammet Tunahan Evcin vatan aşkıyla şehadet şerbetini içmişlerdir. Şehitlerimiz hepimizin evladı, bu memleketin gururudur.
Gazi Meclis olarak şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize ve şehitlerimizin kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Saldırıda yaralanan kahraman askerlerimize acil şifalar diliyoruz.
Bu menfur terör saldırısını gerçekleştirenler bunun karşılığını kuşkusuz ki ağır bedellerle ödemişlerdir ve ödemeye devam edeceklerdir. Terör hiçbir zaman hedefine ulaşamayacaktır. Türk milletinin teröre asla boyun eğmeyeceğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine tehdit oluşturan başta PKK/YPG/PYD ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütleriyle içeride ve dışarıda kararlılıkla mücadele edecek güç ve kudrete sahip olduğunu tüm dünyaya ilan ediyoruz. Kendi başkentlerinde Türkiye'yi hedef alan terör örgütlerinin propaganda araçlarına, elebaşlarının barınmasına, finans, eleman ve silah teminine sessiz kalan ve hatta destek olan devletlerin terörle mücadelede samimiyetlerini de sorguluyor, çifte standartlı yaklaşımlarını sona erdirmeleri gerektiğini bir kez daha önemle hatırlatıyoruz.
Başta komşu ülkeler olmak üzere diğer ülke parlamentoları ve uluslararası kuruluşlardan Türkiye’ye yönelik terör eylemlerine karşı net ve tavizsiz bir tutum sergilemelerini beklemekteyiz.
Bütün dünya bilmelidir ki son terörist etkisiz hâle getirilinceye, terör kaynağında kurutuluncaya ve terörün arkasındaki tüm destekler ortadan kaldırılıncaya kadar mücadelemiz tavizsiz bir şekilde sürecektir. Millî iradenin tecelligâhı olan Gazi Meclisimiz bu sürecin yakından takipçisi olmaya devam edecektir. Bu bildirinin oylanarak kabul edilmesi ve alınan kararın Resmİ Gazete'de yayımlanması hususunu Genel Kurulun tasviplerine arz ederim.
Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
TBMM Başkanı Savunma Bakanı'na "Paşam" dedi
Numan Kurtuluş'un sunumu sonrasında söz verdiği Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'i "Paşam" diyerek kürsüye davet etmesi muhalefetin laf atmalarına yol açtı.
Yaşar Güler açıklamasında “Ordumuzun bölgede ne işi var?” diye soranlara "konsept değişikliği"ne gittiklerini söyleyerek açıklama getirmeye çalıştı.
"Sınır emniyetini ileriden sağlamak için"
Güler şöyle dedi: "Bu kapsamda, 2016 yılından itibaren terörle mücadelede kapsamlı bir konsept değişikliğine giderek çok yönlü güvenlik anlayışını kararlı bir şekilde uygulamaya koyduk. Sınırlarımızın emniyetini ileriden sağlama ve terörü kaynağında yok etme stratejisini uygulamaya başladık. Suriye'de icra ettiğimiz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekâtlarıyla terör örgütlerini bertaraf ettik ve Suriye hududumuzun yüzde 63’ünü ileriden kontrol altına almaya başladık. Bu operasyonlarla sınırlarımızda kurulmak istenen terör koridorunu parçalarken aynı zamanda bölgede yaşayan veya göç etmiş olan Suriye vatandaşları için güvenli ve istikrarlı bir yaşam alanı oluşturduk.
"Burada, şu hususun altını da özellikle çizmek isterim: Zaman zaman Suriye'deki süreci farklı şekilde değerlendirenler, yorumlayanlar oluyorlar, Suriye'de bedel ödediğimizi ifade ediyorlar. Evet, Türkiye Suriye konusunda bedel ödemiştir ancak Suriye’ye girip gerekli tedbirleri almadan önce ödemiştir; bu da -az önce ifade ettiğim- terör örgütünün hain saldırılarıyla oldu. Ancak başarıyla gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla bölgedeki durum artık hem bizim hem de bölge halkının menfaatlerine uygun bir şekilde devam ediyor."
"Cephede her şey tamam"
Güler, kayıpların büyüklüğünden ötürü gelen eleştiriler kapsamında "donanım yetersizliği"yle ilgili olanlara da özel olarak yanıt verme gereği hissetti: "[...] Sınırlarımızın ötesinde bulunan kahraman evlatlarımız üs bölgelerinde her türlü donanıma sahip bir şekilde görevlerini yürütüyorlar, teknolojinin sağladığı imkânları da en etkin şekilde kullanıyorlar. Mehmetçik’in ihtiyaç duyduğu her türlü silah, araç gereç ve mühimmat ile lojistik, iaşe ve ikmal malzeme akışı da kesintisiz ve tam olarak karşılanmaktadır. Aynı şekilde, her kol ve bölükte sıhhiyecilerimiz ve acil tıp teknisyenlerimizle, üs bölgesi düzeyinde tabiplerimizle ve sahra hastanelerimizle sağlık desteği de verilmektedir." dedi.
Fidan: "PKK sınır ötesine kayınca biz de..."
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da TSK'nin Irak ve Suriye'de yürüttüğü askerî harekatlârı, ülke içindeki başarılarıyla açıklamaya çalıştı: "Türkiye'de zemin kaybeden PKK, faaliyetlerini ağırlıklı olarak sınır ötesine taşımak zorunda kalmıştır. Biz de sınır ötesinde yürüttüğümüz terörle mücadele stratejimizde önemli ve yeni adımlar attık, bunların birçoğunu detayıyla az önce Millî Savunma Bakanımız arz ettiler. Bu strateji doğrultusunda tehdidi kaynağında bertaraf ediyoruz; Suriye ve Irak ayrımını ortadan kaldırdık, saldırı nereden gelirse gelsin örgütü her iki alanda da aynı anda hedef alıyoruz." dedi.
"Örgütü ayakta tutan ve gelir sağlayan kaynaklarını ve bütün altyapısını teker teker yok ediyoruz. Sadece önümüze çıkan teröristi yok etmekle kalmıyor, bunun ötesine giderek nokta operasyonlarla peşinde olduğumuz üst ve orta düzey yönetici kadrosunu elimine ediyoruz." gerekçelerini ileri sürdü ve "Irak ve Suriye sahasındaki operasyonların [...] Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51’nci maddesinden doğan meşru müdafaa hakkımız doğrultusunda, komşularımızın egemenlik haklarına ve toprak bütünlüğüne saygılı olarak, sivillerin zarar görmemesi için her türlü tedbir alınarak, kesin istihbarat ve keşif bilgilerine dayanan nokta atışlarla icra edilmekte" olduğunu iddia etti.
Fidan Aralık sonunda verilen kayıpların artarak sürmesi konusuna hiçbir şekilde girmeden her şeyin eskisi gibi devam edeceğini söyleyerek konuşmasını bitirdi: "Terör örgütünün son kullanım tarihi geçmiştir. Ülkemize kasteden bölücü terör örgütüne sınırlarımız boyunca ve ötesinde kendini güvende hissedebileceği hiçbir alan bırakmayacağız. Sınırlarımıza mücavir toprakların, hain emellerin planlanıp icra edildiği dokunulmaz sahalar olmasına izin vermeyeceğiz. Terörle mücadele konusunda tek ses tek yürek olan milletimizden aldığımız kuvvetle, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde terörle mücadele diplomasimizi devletimizin tüm kurumlarıyla birlikte sürdüreceğiz."
DEM Parti'den Koçyiğit:
"Meclis bu kayıplardan sonra
derhâl sorumluluk almalıdır"
Bildiriye oy vermeyen DEM Parti Grubu adına söz alan Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise kayıpların, savaşın, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklandığını hatırlattı: "Bugün, Kürt sorununun demokratik çözümünün ölümlerin durmasının tek şansı olduğunun bir kez daha altını çizmek istiyoruz. Tüm bu ölümlerin sebebi ne yazık ki Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasıdır, Kürt sorununun inkâr edilmesidir, Kürt sorununda güvenlikçi politikalara dönülmüş olmasıdır, iktidar tarafından müzakere masasının devrilmesidir." dedi.
"Siz 'Çözüm sürecini buzdolabına koyduk.' dediniz ve o gün bugündür toprak bile ölümlere isyan ediyor, toprak bile ölümlerden bıktı, usandı." diyen Koçyiğit, "ülkenin refaha kavuşmasının yolu[nun] Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünden geç[tiğini]" vurguladı.
DEM Parti Grup Başkan Vekilli "ölümlerden hepimiz sorumluyuz" diyerek TBMM'nin bu kayıplardan sonra derhâl sorumluluk alması gerektiğini söyledi. "Meclis ölümlerin durması için sorumluluk alırsa biz parti olarak canla başla çalışacağımızın sözünü bir kez daha bütün Türkiye halklarına veriyoruz." dedi.
"İntikam aklıyla sorunlar çözülmez"
Koçyiğit kayıpların ardından "intikam ve hınçla Rojava’daki sivil yerleşim alanlarını, altyapıyı ve üstyapıyı hedef alan saldırılar"ı eleştirdi.
"İntikam aklıyla sorunlar çözülmez" diyen Koçyiğit, "halkları birbirinden daha fazla koparırsınız." diye uyardı: "Devlet intikam aracı değildir, çözüm aracıdır. Çözüm aklının intikam aklının yerini almasını, sağduyunun hâkim olmasını bekliyoruz" dedi.
Koçyiğit "Meclisteki ve Meclis dışındaki bütün partilere" çağrıda bulundu: "Gelin, bu sorunun çözümü için birlikte inisiyatif alalım, siyaset bunun için vardır. Siyaset sorun çözme sanatıdır, gelin bir kez daha burada buluşalım, burada ortaklaşalım. Gelin, Kürt sorununun demokratik çözümünü hep birlikte sağlayalım. Gelin, Meclisimiz bir kez olsun bütün bu ezberleri bozsun, çatışmasızlığı esas alan, şiddeti devre dışı bırakan, rasyonel akla ve politikalara dayanan bir süreç için parlamento rol üstlensin."
DEM Parti Grup Başkan Vekili, parlamentonun geçmiş deneyimlerinden hareketle "çatışmasızlığı esas alan bir çalışmayı yürütebil[eceğini] [...] "Normalleşme ve demokratikleşme zemini oluşturulabilieceğini" söyledi.
"Bildiri yayınlamak sorunları çözmüyor, ortadan kaldırmıyor. Parlamento yas evi değildir, taziye dileme yeri değildir. Parlamento, insanları yaşatmak için söz kurma, elini taşın altına koyma ve eylem yeridir. Mecliste bir komisyon kuralım, Kürt sorununun kaynaklık ettiği başta demokrasi sorunlarımız olmak üzere hukuksal alanda, adalet alanında, toplumsal yaşamda, emek yaşamında yaşanan tüm eşitsizlikler ve sorunların çözüm yollarına dair meclis komisyonu bir çalışma yapsın. Bütün sorunların, çatışmaların diyalog ve müzakereyle, siyaset yoluyla çözümü konusunda parlamento ve siyaset kurumu olarak bir deneyim ortaya koyalım, yeni bir başlangıç yapalım. Meclisin barış iradesine güç verelim. Daha önce yaptı bu meclis, yeniden yapacağını biliyoruz, buna imkân tanıyalım." dedi. (AEK)