İsrail'in Gazze'ye doğru yola çıkan insani yardım yüklü Madleen yelkenlisine müdahale ederek, gemide bulunan 12 insan hakları savunucusunu alıkoymasına Türkiye'den peş peşe tepkiler geldi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan İsrail'i kınayarak, Gazze'ye yönelik ablukanın derhal kaldırılması için çağrı yaptı.

Uluslararası Af Örgütü: Madleen utanç vesikasıdır
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, "İsrail Ordusunun dün gece saatlerinde Özgürlük Filosu Koalisyonu'na ait 12 aktivistin taşıdığı Madleen gemisine yönelik müdahalesi insanlığa ve vicdana yapılmış bir müdahaledir" dedi.
"Abluka derhal kaldırılsın"
"Gazze'yi ablukaya alarak yüz binlerce Filistinliyi açlıkla sınayan İsrail Devleti'nin bu politikalarını kınıyorum" ifadelerini kullanan Bakırhan, "Gazze ablukasının derhal kaldırılması ve sivil halka insani yardımın ulaştırılması için uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırıyorum" dedi.

Dışişleri: Madleen'den gözaltına alınanlar akşam saatlerinde karaya çıkabilir
DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları da "Engellenen sadece gıda yardımı değil enternasyonalist dayanışmadır" diyerek şöyle devam etti:
"Gece yarısı saatlerinde denizin ortasında, 12 insan hakları savunucusuna saldıran İsrail Ordusu, 21. yüzyılın en utanç verici sahnelerinden birini dünyanın gözleri önünde sergiledi. İsrail'in Greta Thunberg ile Avrupa Parlamentosunda Milletvekili olan Rima Hassan’ın ve 10 aktivistin bulunduğu #Madleen insani yardım teknesine müdahalesi, uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlalidir.
Bu sadece bir gemi müdahalesi değil, açlıktan ölmekte olan yüz binlerce Filistinliye uzanan ellere dönük bir saldırıdır. Engellenen sadece gıda yardımı değil enternasyonalist dayanışmadır. Sivil yardım girişimlerine yönelik bu saldırı, insanlık suçudur. Uluslararası toplum sessiz kalmamalıdır. Gazze'ye dönük bu insanlık dışı abluka derhal son bulmalıdır!"
HDK: İnsanlık onuru ayaklar altında
Madleen yelkenlisine müdahale edilmesine bir tepki de Halkların Demokratik Kongresi'nden (HDK) geldi. HDK'den yapılan açıklamada, “Siyonist İsrail rejiminin aylardır Gazze başta olmak üzere Filistin halkına yönelik soykırım politikaları, bugün abluka altında aç bırakarak onur kırmayı da içermektedir" denildi.

Özel'den Erdoğan'a İsrail çağrısı: Artık '-mış gibi' yapmanın zamanı değil
Açıklama şöyle devam etti:
"Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen; insanlık onurunu, uluslararası hukuku ve savaş hukukunu ayaklar altına alan Siyonist saldırganlığa karşı dayanışma cüretiyle yola çıkan Madleen direnişçilerini selamlıyor, emperyalist savaş politikalarına karşı Los Angeles’tan Gazze’ye direnenlere sahip çıkıyoruz.”
İHD: Psikolojik işkence
Madleen gemisine yönelik müdahale ve ardından gelen gözaltı işlemlerine İnsan Hakları Derneği (İHD) de tepki gösterdi. İHD açıklamasında, "Açık denizlerde seyreden ve sivillere ilaç, gıda ve diğer temel ihtiyaçları ulaştırmak amacıyla 7 farklı ülkeden gelen 12 aktivistin gözaltına alınması insan hakları ve uluslararası insancıl hukuk açısından kabul edilemez niteliktedir." ifadelerine yer verildi.
Dernek tarafından yapılan açıklamada, gözaltındakilere 7 Ekim İsrail-Hamas savaşından görüntülerin izletilmesi için talimat verildiği belirtildi. İHD bunun psikolojik bir işkence olduğunun altını çizdi.
İHD tarafından yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
"İsrail Savunma Bakanı, gemiye yapılan müdahalenin hemen ardından, gözaltına alınan aktivistlere 7 Ekim saldırılarına ait görüntülerin izletilmesi talimatı verildiğini açıklamıştır. Bu tutum, açıkça insan onuruna aykırı olup psikolojik işkence niteliği taşımaktadır. Uluslararası insan hakları hukuku uyarınca, hiç kimse işkenceye, zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı muameleye tabi tutulamaz. Sadece insani yardım amacıyla hareket eden aktivistlerin, travmatik içeriklerle sindirilmeye çalışılması, gözaltının cezalandırıcı bir araç olarak kullanıldığını göstermektedir ve bu durum hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz.
"İnsanlık onuruna saldırı"
Uluslararası insancıl hukuk, çatışma durumlarında dahi sivillerin korunmasını temel bir ilke olarak kabul eder. Temel insani ihtiyaçlara erişimi olmayan sivillere yardım ulaştırmaya çalışan sivil girişimlerin faaliyetlerine müdahale edilmemesi bu hukukun açık bir gereğidir. Bu bağlamda, Madleen gemisine yönelik baskı ve engellemeler yalnızca bir insani yardım misyonuna değil, aynı zamanda insanlık onuruna ve yaşam hakkına yönelmiş açık bir saldırıdır. Madleen gemisindeki tüm aktivistlerin derhal serbest bırakılması ve yardım faaliyetlerini özgürce, güvenli bir şekilde sürdürebilmeleri sağlanmalıdır."
(AB)