2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından sunulmasının ardından TBMM’de grubu bulunan muhalefet partilerinin başkanları bütçeye dönük eleştirilerini ortaya koyarken, bütçenin kapsadığı hükümet icraatının tamamı ve önemli eksenleri konusundaki eleştirilerini dile getirdiler.
Söz sırasıyla Yeni Yol grubu adına Mehmet Emin Ekmen, Selçuk Özdağ ve Mahmut Arıkan; İYİ Parti Grubu adına Genel Başkan Müsavat Dervişoğlu, MHP Grubu adına Genel Başkan Vekili Erkan Akçay, DEM Parti Grubu adına Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları Oruç ve Tuncer Bakırhan, CHP Grubu adına Genel Başkan Özgür Özel söz aldı.
“İktidarın zalim bütçesine hayır!”
TBMM’nin üçüncü büyük partisi ve AKP-MHP iktidar blokuyla “çözüm” görüşmelerini sürdüren DEM Parti Grubu adına ilk konuşmayı yapan Eş Genel Başkan, Adana milletvekili Tülay Hatimoğulları Oruç, "Sermayenin, iktidarın bu zalim bütçesine karşı DEM PARTİ olarak 'Hayır' diyecek[lerini]" söyledi.
Sadece Mecliste olmayacağız, sadece Mecliste bu bütçeye muhalefet etmiyoruz, bizler başlattığımız kampanyamızla alanlarda, meydanlarda bu bütçeye muhalefet ediyoruz. Vekillerimiz bütçeye Mecliste müdahale ederken bizler DEM PARTİ olarak bileşenlerimizle, ittifaklarımızla, emekçilerle, yoksullarla alanlarda, meydanlarda olacağız "Ekmek ve barış için bütçe." diyeceğiz. 12 Aralıkta Türkiye'nin dört bir yanından Ankara'ya yürüyüşümüzü başlatıyoruz, 14 Aralıkta yürüyüş kollarımız Ankara'da birleşecek ve bir kez daha "Bu bütçeye hayır! Ekmek ve barış için bütçe." diyeceğiz.
Altı maddelik “asgari demokratik program"
Hatimoğulları, DEM Parti adına altı maddede ifade ettiği “asgari demokratik program”ı şöyle sıraladı:
Binicisi barış ve demokratik çözümün sağlanmasıdır. Bu ülke artık çatışma düzeninin yükünü taşımak istemiyor. Barış bu toprakların en insani talebidir, hayata geçmelidir. Kürt sorununun demokratik çözümü, hakların ve özgürlüklerin anayasal güvenceye kavuşması hepimizin ortak çıkarınadır.İkincisi, demokratik cumhuriyet ve eşit yurttaşlıktır. Türkiye'nin ihtiyacı çatışma, kutuplaşma ve ayırımcılık değil, eşit yurttaşlık hakkının anayasal güvence altına alınmasıdır.
Üçüncüsü, toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlükçü yaşamdır. Kadınların, LGBTİ+'ların, gençlerin, çocukların yaşam haklarını ve özgürlüklerini yok sayan bir bütçe, hiçbir politika demokratik olamaz. Toplumsal cinsiyet, özgür ve demokratik yaşamın kuruluş ilkesi olmalıdır.
Dördüncüsü, adil bölüşüm ve emekçi odaklı ekonomidir. Emekçiler yoksullaşırken sermayeyi koruyan her bütçe toplumsal adaletsizliği daha da derinleştirir. Çözüm çok açık ve çok net: Üretenlerin söz ve karar sahibi olduğu, emek, eşitlik, adalet odaklı bir ekonomi.
Beşincisi, ekolojik yaşam ve iklim adaletidir. Türkiye'nin doğası, toprağı, suyu, ormanları beton ve rant politikalarıyla yok ediliyor. Özellikle AKP iktidarı hem Türkiye'nin varlıklarını hem bütçesini yandaşa peşkeş çekiyor; bunun için en acımasız yöntemler kullanılıyor. Doğayı koruyan, iklim adaletini esas alan enerji ve tarım politikalarını, ekolojik dengeyi gözeterek yeniden kuran bir yaklaşım zorunludur, mecburidir.
Altıncısı, yerelden başlayan demokratik dönüşümdür. Belediyelere kayyum atayan, belediye başkanlarını ve eş başkanlarını tutuklayan, yerel inisiyatifi bastıran, yereli yok sayan, yurttaşın seçme ve seçilme hakkını fiilen elinden alan uygulamalardan derhâl vazgeçilmelidir. Kayyum, 21'inci yüzyılda bu iktidarın kendi eliyle alnına yapıştırdığı bir utanç vesikasıdır. Yerel demokrasi, yerinden yönetim, halkın katılımını merkezine alan bir toplumsal dönüşüm şarttır. Güçlendirilmiş yerel yönetimler olmadan kentlerimiz nefes alamaz, yerel demokrasiden asla bahsedilemez.
Bizler bu demokratik dönüşüm zeminini DEM PARTİ fikriyle hayata geçireceğiz.
“Barışı araçsallaştırmaya kalkışan kaybeder”
Hatimoğulları kalıcı bir barışın tesisi için Öcalan'ın “tüm Türkiye halklarına” çağrıda bulunduğunu söyledi. “PKK bu çağrıya icabet etti, gereklilikleri yerine getirdi ve geçmiş dönem deneyimleriyle kıyasladığımızda atılmış en somut adımlar bu dönemde atıldı" diyen Hatimoğulları “devleti, muhalefeti ve iktidarı” da sürecin doğasına uygun davranmaları konusunda uyardı:
[…] herkes bu süreci çok doğru bir şekilde okumalı, çok doğru bir şekilde değerlendirmelidir. Her kim ki bunu araçsallaştırmaya kalkışırsa kendi kaybeder, Türkiye'ye de ciddi anlamda kaybettirir. Bu yasalar, hukuk, hukuka dayalı barış yasası ve demokratik entegrasyon yasaları; bu yasaların bir an önce çıkması lazım. Bu yasalar asla bir pazarlık konusu değil, bunlar sürecin doğası gereği olması gereken, yapılması gereken şeylerdir.
Tülay Hatimoğulları Oruç’un bütçe konuşmasının tamamına ulaşmak için tıklayın.
Tuncer Bakırhan'ın bütçe konuşmasının tamamına ulaşmak için tıklayın.
(AEK)

