TBMM Genel Kurulunda, çalışma hayatıyla ilgili düzenlemeler içeren İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ilk 6 maddesi kabul edildi.
Kabul edilen maddelere göre, kısa çalışma gerekçelerine "genel salgın" durumu da eklenecek. Sigortalının kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilmesi için gereken asgari prim ödeme gün sayısı 600'den 450'ye indirilecek.
Sigortalının kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için kısa çalışma başlama tarihinden önceki son 120 gün hizmet akdine tabi bulunması ve son 3 yılda en az 450 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olması gerekecek.
Kısa çalışma ödeneği, her ayın beşinde aylık olarak sigortalının kendisine ödenecek. Ödeme tarihini öne çekmeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yetkili olacak.
Kısa çalışma ödeneği, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmayacak, nafaka borçları dışında onda birinden fazlası haczedilemeyecek veya başkasına devir ve temlik edilemeyecek.
Kısa çalışma ödeneği olarak ödenen süreler, kısa çalışma başlama tarihinden itibaren 3 yıl içindeki hizmet akdi fesihlerine istinaden yapılacak işsizlik ödeneği ödemelerine ilişkin hak sahipliği sürelerinden düşürülecek.
Sigortalının kusurundan kaynaklanan fazla ödemeler, yasal faiziyle sigortalıdan tahsil edilecek, ölen sigortalılara ait fazla ödemeler geri tahsil edilmeyecek.
Uygulama, kısa çalışma başlama tarihi, bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce olanlar hakkında da geçerli olacak. Kısa çalışma ödeneğine ilişkin hükümler 1 Mart'ta yürürlüğe girecek.
Asgari ücret desteği 700 lira olacak
İlave istihdamın sağlanması ve özel politika gerektiren kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgesi sahibi olan işsizlerin istihdamının desteklenmesi için verilen teşvik, 31 Aralık 2025'e kadar devam edecek ve uygulamanın 31 Aralık 2026'ya kadar uzatılabilmesi için Cumhurbaşkanına yetki verilecek.
En düşük emekli aylığı, ocak ödeme döneminden itibaren uygulanmak üzere 7 bin 500 liradan 10 bin liraya yükseltilecek.
İşverenlerin iş gücü maliyetlerinin düşürülerek istihdamın artırılması ve kayıtlı istihdamın korunması amacıyla 2016'dan bu yana uygulanan asgari ücret desteği 2024'te aylık 700 lira olarak uygulanacak. Böylece asgari ücret desteği 500 liradan 700 liraya yükseltilmiş olacak.
Teklifin birinci bölümünde yer alan maddelerin kabul edilmesinin ardından Genel Kurulda, teklifin ikinci bölümünün tümü üzerindeki görüşmelere geçildi.
TBMM Başkanvekili Celal Adan, birleşimi bugün saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.
Şahin: İtirazımız, emeklinin bu maaşla geçinemeyeceğinedir
Kurulda gündeme ilişkin söz alan Saadet Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, emeklilere zam meselesinin bir türlü yoluna koyulamadığını söyledi. Şahin "Geçtiğimiz temmuz ayında bütün itirazlarımıza rağmen emeklileri resmen yüzüstü bıraktınız. Gıdadan giyime, kiraya kadar her şey güncellendi ama emekli aylığı yerinde saydı. Bu defa da onca tartışmanın üzerine 7 bin 500 liralık maaş 10 bin liraya çıkarıldı. İtirazımız, emeklinin bu maaşla geçinemeyeceğinedir, temel mesele bu" dedi.
En düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesinin altında olmaması gerektiğini vurgulayan Şahin, emekli reformu yapılmasını istedi.
Dervişoğlu: Her 5 gençten biri işsiz
İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu da 2023 sonu itibarıyla Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre mevsim etkisinden arındırılmış genç işsizlik oranının yüzde 20'lere yaklaştığını ifade etti. Her 5 gençten 1'nin işsiz olduğunu söyleyen Dervişoğlu, "Gençliğin kendi memleketinden, kendi vatanından bugüne ve istikbale dair umutlarını yitirdiği bir ülkede böylesine bir umutsuzluk ve tükenmişlik içinde Hükümet olarak sizler hangi Türkiye Yüzyılı'ndan bahsediyorsunuz? İşsizlik ve buna bağlı gelecek kaygısı gençlerimizi beyin göçüne, eğitim alırken aynı zamanda çalışmaya ve statüsüzleşmeye itmektedir. " diye konuştu.
Otlu: Emek ile sermaye, iktidar ile emekçiler karşı karşıya
DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu Genel Kurul görüşmelerinde “İşsizlik Sigortası Fonu sürekli büyürken yararlanan işsiz sayısı neden sınırlı kalıyor?” diye sordu.
“Bir kez daha bu çatı altında bir kanun teklifi vesilesiyle emek ile sermaye, iktidar ile emekçiler karşı karşıya geliyor” diyen Otlu şunları söyledi:
Bu kez nedir bunun adı? İşsizlik Sigortası Kanunu hakkında değişiklik yani on yıllardır iktidarların fon adı altında sermayeye kaynak aktardığı ve bunu yalnızca yasa düzenlemeleriyle temellendirdiği yeni bir kanun teklifi. İktidar partisi ve ortağı bu düzenlemeyle de meselenin esasını yani milyonlarca işçinin çıkarını değil, bir avuç azınlığın, patronların çıkarlarını esas alıyor.
Kanun teklifi geçecek ve biz şu soruları sormak istiyoruz: İşsizlik Fonu nasıl ve kimin için kullanılıyor? İşsizlik Sigortası Fonu sürekli büyürken yararlanan işsiz sayısı neden sınırlı kalıyor? İşçilerin temel geçim hakkını güvencelemek adını oluşturulan bu fondan neden işçiler yerine daha çok patronlar yararlanıyor? Çünkü devlet sermaye devleti, siyasi iktidar da tekelci sermayenin, patronların hizmetkârıdır. Biliyoruz ki fonlar tekelci sermayenin hâkimiyetini daha da güçlendirmek için kaynak tahsisi yaratılması sürecidir, siyasi iktidarlar da bütçe içi ya da dışı bu fonların büyük oranda sermayeye aktarılmasının siyasi gücüdür.
Yasa teklifinin gerekçesinde işverenlerin iş gücü maliyetlerini düşürmek için bu yasa teklifine ihtiyaç duyulduğu ortada. Bunun için de asgari ücret desteğinin aylık 500 liradan 700 liraya çıkartıldığı belirtiliyor. Peki, patronun iş gücü maliyetini düşünüyorsunuz da işsizin yaşam maliyeti ne olacak? İş gücü maliyeti yükseliyor da bir işçinin kira, temel konut giderleri, eğitim, sağlık masrafları, her şeyden öte yiyecek ekmeğinin maliyeti yükselmiyor mu? Artan enflasyon ve vergiler, günlük yapılan zamlar, işsizin yaşam maliyetini artırmıyor mu?
Geçen yılın ilk 11 ayında işsizlik ödeneği için başvuran 1 milyon 483 bin kişiden yalnızca 673 bini maaşa bağlandı yani yalnızca yüzde 45'i yararlandı. Örneğin, kısa çalışma ödeneğinden üç ay boyunca faydalanan birisi, daha sonra işsiz kalıp işsizlik ödeneğine başvuruda bulunması hâlinde söz konusu üç ay mahsuplaşmaktadır. Buna neden gerek olduğu, neden böyle bir şeyi yapma ihtiyacı duyulduğu ise belirsizdir. Kısa çalışma ödeneği olarak ödenen sürelerin işsizlik ödeneği sürelerinden düşürülecek olması açık bir hak kaybıdır. Bu kanun teklifiyle, iktidar sözcülerinin söylediği gibi, kısa çalışma kolaylaştırılmıyor, aksine, milyonlar daha çok yarı zamanlı çalıştırılarak yoksulluğa mahkûm ediliyor, emek sömürüsü artıyor.
(HA)