Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel gelişmelere ilişkin partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
Ayşegül Doğan, süreç komisyonunun Abdullah Öcalan'ın dinlemesi gerektiğine işaret ederek, "Komisyon, bir şekilde Öcalan'ın görüşlerinin komisyona akmasının formülasyonunu bulmak zorunda. Çünkü komisyon, çatışmanın sonlanmasını istiyor. Sayın Öcalan sadece 'kurucu önder' değil, aynı zamanda barışın ve demokratik çözümün kurucu gücü. Niye kurucu gücü olduğunu gidip doğrudan kendisine sorup dinlesinler lütfen. Kimsenin Türkiye'ye zaman kaybettirmemesi gerekiyor" dedi.

TBMM'DE ÖCALAN TARTIŞMASI
Turhan Çömez TBMM Başkanvekili Buldan'a "ulak" diye saldırdı ve sert bir yanıt aldı
"Tesadüf değil"
DEM Parti İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan'ın "Abdullah Öcalan’ın, medyanın diline dair ciddi eleştirileri olduğu" yönündeki açıklaması sonrası hedef gösterilmesine ilişkin bir soruya da yanıt veren Doğan, "Biz Öcalan'ın sözlerine açıklık getiremeyiz. Meclis Başkanvekilimiz, aynı zamanda DEM Parti İmralı Heyeti Üyemiz sevgili Pervin Buldan'a dönük saldırılar tesadüf değil. Bunun bağlamından kopartılması da tesadüf değil" dedi.
"Ne için mücade ettiği biliniyor"
Doğan, son günlerde artarak devam eden linç girişimlerine ilişkin şunları söyledi:
"Herkes yıllardır DEM Parti'nin, DEM Partili milletvekillerinin, özellikle de DEM Parti İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan'ın ne için mücade ettiğini biliyor. Neler yaşadığını da biliyor, kişisel tarihini de biliyor. Ve bunlara neden maruz kaldığını da biliyor. 90'ların karanlığının hâlâ bir şekilde çırpınmaya çalıştığını görüyoruz. Tüm bunlara rağmen sanki biz medyaya sansür istemişiz ya da Öcalan medyaya baskı, sansür istemiş gibi veya Pervin Buldan bunu böyle aktarmış gibi bir algı yaratmaya çalışmak işte o kutuplaştırıcı siyasetin işlevi. Süreç karşıtlarının hemen üzerine atlayıp başka bir algı yaratmak istemeleri dahi bunu gösteriyor."
"Biz medyanın çeşitli şekillerde sansürüne, manipülasyonuna, ambargosuna, dezenformasyonuna maruz kalmış ve buna karşı mücade eden bir siyasi partiyiz" diyen Doğan, "Hiç kimse bizim basın özgürlüğüne yaklaşımımızı, düşünce ve ifade özgürlüğüne yaklaşımımızı, Türkiye'nin demokratikleşmesiyle ilgili mücadelemize ya da buna yönelik yaklaşımımızı sorgulama haddine de sahip değildir" ifadelerini kullandı.
"En başından beri birleştirici olmaya çalıştık"
Ayşegül Doğan, Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için tarihi bir zaman diliminden geçtiğine dikkat çekti:
"Bu meseleyi 'Birlikte çözerek başarıya ulaşalım' dedik. Bu süre zarfında atılan adımlar Türkiye'nin demokratikleşmesi ve tabii ki kalıcı barışın sağlanması için çok önemli adımlar. Bunların çok kıymetli kazanımlar olarak. Her bir aşamayı Kürt meselesinin demokratik çözümü, toplumsal barışın tesis edilmesi, demokratik haklar için çok değerli bir imkan olarak değerlendirdik. Üzerine konuştuğumuz konu hassas kırılgan. İnsan hayatından bahsediyoruz. Köklü ve derin bir mesele derken tam da bundan bahsediyoruz. Yıllardır süren bir çatışmalı durumdan bahsediyoruz. Hep birlikte soluk almaktan söz ediyoruz. En başından beri birleştirici olmaya çalıştık. En başından beri ayrıştırıcı olanları uyarmaya çalıştık. 'Yapmayın, bu hassas ve kırılgan konuyla ilgili siyasi ikbal, çıkar, rant, koltuk hesabı yapmayın' dedik."
"Tesadüf değil, organize bir aklın işleri"
Ayşegül Doğan, sürece ilişkin kullanılması gereken dile ilişkin şöyle konuştu:
"Toplumu kucaklayan, birleştiren, ötekileştirmeyen bir dil kullanmaya hassasiyetle yaklaştık. Bu konuda çağrılar yaptık. Bu dönemin dilinin nasıl olması gerektiğini söyledik. Bu dönemin dilinin güvenlikçi bir paranteze konulamayacağı özellikle altını çizdik. Türkiye'nin bu dönemde ihtiyaç duyduğu dil ve yöntem diyalog, çözüm, barış ve demokrasiyi içermeli. Günlerdir DEM Parti'yi linç etmeye kalkışanlar var. Günlerdir DEM Parti'nin bu süreçteki kurucu özne, kurucu siyasi aktör olma halinden rahatsızlık duyanlar var. Bu sebeple de bize dönük saldırılar var. Şimdi bunların bir tesadüf mü? Bunların bir tesadüf olduğuna bizi kimse inandıramaz. Bunun tesadüf olmadığını biliyoruz. Bunun örgütlü, bunun organize bir aklın işleri olduğunu biliyoruz.
"Komisyon dinlemelerle vakit geçirmemeliydi"
"Süreç karşıtlığı üzerinden hesaplar yapanlar var. Süreci eleştirmek başka bir şey. Ki biz de süreci eleştiriyoruz. Bizim de eleştirilerimiz var. Eleştirilerimizi de her zaman söylüyoruz. 'Tasarımı farklı olabilirdi, komisyon dinlemelerle bu kadar çok vakit geçirmeyebilirdi, şu ana kadar Sayın Öcalan'la görüşmüş olabilirdi, farklı kesimler dinlenmiş olabilir, toplumsallaşmış olabilirdi, daha cesur davranılabilirdi, daha cesur adımlar atılabilirdi' diyoruz ve halen de bunları talep ediyoruz. Bunlar bizim de eleştirilerimiz, ortak kaygılarımız. Ancak süreci eleştiriyoruz diye kategorik karşıtlık yapanlar olduğunu da biliyoruz. Ve bu kategorik karşıtlığın beslendiği kökü de biliyoruz biz. Bunu bilmiyormuşuz gibi sanki DEM Parti bir sürecin içerisinde olduğu için Türkiye'deki antidemokratik uygulamalarla ilgili yeterince ses yükseltmiyor ya da mücadele etmiyormuş gibi davrananların da amacının ne olduğunu biliyoruz. Irkçılığa karşı birlikte mücadele edeceğiz. Nefret suçuna karşı birlikte mücadele edeceğiz.
İYİ Parti tepkisi: Zavallılar
"Bakınız ölüm üzerinden iktidar, rant ve koltuk devşirmeye çalışan zihniyet dün kendini bu sefer Meclis kürsüsünde gösterdi. Bir siyasi partinin gölgesi altında saklı bir şekilde gösterdi, değil mi? Apaçık ortaya çıktı. Dün İYİ Parti Genel Başkanı'nın partimizi, temsil ettiğimiz milyonları ve değerleri hedef olan diliyle göründü bir kez daha. Kan, ölüm ve hamasetten besleniyorlar ve korkuyorlar. Zavallılar. Niye korkuyorlar? Çünkü tarihin çöp sepetine doğru yol almaya başladıklarının farkındalar. Kandan, ölümden, hamasetten beslenen siyasi partiler tabela partisi olarak bile kalamadılar. O yüzden bunu görenler, miadı dolanlar çırpınıyor. Ancak bu son çırpınışları. Bu zatın sözleri sadece partimize değil, bu ülkede onurlu bir yaşam, eşitlik ve demokrasi talep eden herkese yönelmiş sözlerdir. Böyle kabul edilmeli, böyle algılanmalı ve buna karşı da böyle cevap verilmeli.
Öcalan için formül bulmalı
"Komisyon bir şekilde Öcalan'ın görüşlerinin komisyona akmasının formülasyonunu bulmak zorunda. Çünkü komisyon bununla sorumlu aynı zamanda. Çünkü komisyon çatışmanın sonlandırılmasını istiyor. Sayın Öcalan yalnızca kurucu önder değil, aynı zamanda barışın ve demokratik çözümün kurucu gücü. Niye kurucu gücü olduğunu gidip doğrudan kendisine sorup dinlesinler lütfen. Türkiye'ye zaman kaybettirmesinler. Kimsenin Türkiye'ye zaman kaybettirmemesi gerekiyor. Esas vatanperverlik, esas ülke sevgisi, esas yurtseverlik, esas vatan sevgisi budur. Irkçılık değil, nefret dili değil."
(AB)

