Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun (GÖP) hapisteki gazeteciler için başlattığı "Tanıklık Günleri"nin altıncı gününde gazeteciler, tutuklu meslektaşları Aydınlık'tan Deniz Yıldırım, RED dergisinden Hakan Soytemiz, DİHA'dan Mehmet Karaaslan, Kamu Emekçileri Cephesi dergisinden Musa Kurt ve Demokratik Modernite dergisinden Nahide Ermiş için Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde tanıklık yaptı.
Açılış konuşmasını insan hakları savunucusu Şanar Yurdatapan, Düşünce Özgürlüğü İçin 8. İstanbul Buluşması'ndan pek çok örgütün imzasıyla yayımlanan "Türk hükümetine bir uyarı" niteliğindeki bildiriyi okudu.
"Müsamereye karşı savunma yapmama kararı"
Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım için tanıklık yapan Ulusal Kanal Haber Müdürü Ufuk Akkaya Yıldırım ile birlikte tutuklandığını ve Silivri'de aynı koğuşta birlikte 10 ay geçirdiklerini belirtti.
"Biz AKP'nin Özel Yetkili Mahkemeleri CMK 250. maddesini değiştirmesinden medet ummuyoruz. Şimdi burada bütün gazeteciler olarak şunu hesap etmeliyiz: 105 gazeteciyi cezaevinden çıkarsak ne olacak? Türkiye düzelecek mi?"
RED dergisi çalışanı Hakan Soytemiz için aynı dergiden arkadaşı Hakan Gülseven tanıklık yaptı.
"Savcılık tek bir maddi delil ortaya koyamadı. Arkadaşımız bundan sonra bu müsamereye ortak olmayacağını ve savunma yapmayacağını söyledi. Kürt halkının seçilmiş temsilcilerini cezaevine yollayan irade ile THY emekçilerinin direnişlerini zorbalıkla bastırmak isteyen güçler aynı programı uyguluyorlar. Bu zorbalığa maruz kalan tüm güçlerin bir araya gelmesi kanaatindeyiz."
DİHA Mersin muhabiri Mehmet Karaaslan için tanıklık yapan arkadaşı Cahit Çakmakçı, "Mehmet Karaaslan diğer özgür basın çalışanları gibi sadece yazdığı haberler için içerde. Biz yılmayacağız, gerçekleri yazmaya devam edeceğiz," diye konuştu.
Kamu Emekçileri Cephesi dergisi çalışanı Musa Kurt için tanıklık yapacak olan arkadaşları yetişemediğinden tanıklık yapılamadı.
Demokratik Modernite dergisi yayın kurulu üyesi Nahide Ermiş için iş arkadaşı Şükran Ercan tanıklık yaptı.
"Arkadaşlarımız haksız yere tutuklamakla kalmayıp aynı zamanda polisler tarafından delil toplamak için cezaevine girip sorgulanmak istendi. Arkadaşlarımızın hem ellerinde delil olmadığı için, hem de boş bir iddianame ile tutuklandıkları için bırakılmalarını istiyoruz."
Hapisteki gazeteciler kim, suçları ne?
Deniz Yıldırım (Aydınlık):
Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım, 9 Kasım 2009'da tutuklandı. "Islak İmza" davası kapsamında yargılanan Yıldırım'a yapılan temel suçlama, Başbakan Tayyip Erdoğan'a ait olan ve basına sızan 3 telefon görüşmesini Aydınlık Dergisi'nde haberleştirmesi. Çok sayıda basın kuruluşuna e-posta yoluyla gönderilen ve Aydınlık'tan önce başka gazetelerce de haberleştirilen bu telefon görüşmelerinin yayımlanması, iddianamede sözde "Ergenekon" örgütünün faaliyetleri olarak yorumlanıyor. Yıldırım'ın yaptığı haberin belgesini muhafaza etmesi de suç sayılıyor. Silivri Cezaevi'ndeyken "Tayyip'in Voleleri" adlı bir kitap yazan Deniz Yıldırım, cezaevindeyken de gazetecilik faaliyetlerini sürdürüyor.
Hakan Soytemiz (RED Dergisi):
1971 doğumluHakan Soytemiz, 3,5 senedir RED dergisinde yazılar yazıyordu. 2010 Eylül ayında yapılan Devrimci Karargâh operasyonunda gözaltına alındı ve tutuklandı. Bu operasyon öncesinde yaklaşık 1,5 yılRED dergisinde özellikle AKP iktidarını analiz eden ve devlet içindeki Fethullahçı örgütlenmenin gelmiş olduğu boyuta dikkati çeken yazılar yazdı. Soytemiz'in hapishaneden göndermeye devam ettiği analiz yazıları halen RED dergisinde yayımlanıyor.
İki yıla yaklaşan tutukluluğuna gerekçe olarak gösterilebilecek ve Devrimci Karargâh örgütü üyesi olduğunu kanıtlayacak tek bir maddi delil bulunmuyor. Savcılık makamı, Soytemiz hakkında bir şahıs tarafından verilen ifadeleri suç delili olarak göstermesine rağmen, söz konusu şahsın, Soytemiz'le görüştüğünü iddia ettiği tarihte Hakan Soytemiz'in hapishanede olduğu belgelendi. Zaten söz konusu şahıs da mahkemede o ifadesinin tehditle alındığını söyledi. 30 Nisan'daki son duruşmada, artık bu "müsamerenin" bir parçası olmayacağını ve bundan sonra kendini savunmaktan vazgeçtiğini açıkladı.
Mehmet Karaaslan (DİHA):
Dicle Haber Ajansı Mersin muhabiri Mehmet Karaaslan, 19 Nisan 2007'de Gündem Gazetesi Mersin temsilciliğine yapılan baskında gözaltına alındı ve tutuklandı. Üzerinde bulunan fotoğraf makinesindeki eylem görüntüleri, Adana'dan Mersin'e haber için giden Karaaslan'ın çalıştığı DİHA bürosunda yapılan aramada bulunan kasetlerdeki eylem görüntüleri suç delili olarak kabul edildi. 5 ay hâkim karşısına çıkmadan cezaevinde kaldı. Yapılan yargılama sonunda, "örgüt üyesi olmamakla birlikte, örgüt adına suç işlemek" ve "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla toplam 6 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Halen Urfa Birecik Cezaevi'nde.
Musa Kurt (Kamu Emekçileri Cephesi Dergisi):
Kamu Emekçileri Cephesi dergisi Yazı İşleri Müdürü Musa Kurt, Ozan Yayıncılık'ın İstanbul'daki bürosuna 24 Aralık 2010 sabahı "helikopterler" eşliğinde yapılan baskında gözaltına alındı ve tutuklandı. Baskında yapılan aramada bulunan Avukat Sibel Gökçe'nin yazdığı "Gazetecilerin Hakları ve Mesleki Sorunları" ile Atilla Özsever'in hazırladığı, "Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci" isimli kitaplar aleyhinde "delil" sayıldı. İlk duruşmaya 13 ay sonra çıkabildi. 17 aydır Sincan 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu."Örgüt propagandası" yapmak ve "örgüt üyesi" olmakla suçlanan Kurt, Tutuklu Gazete'nin ikinci sayısında şunları yazmıştı: "Hepimiz 'terörist gazeteci' olmalıyız. Bugünün zulmünü teşhir etme onuru da bugünün gazetecilerinin olacak. Sorun 'terörist gazeteci' olmakta. Gerisi gelir..." Üçüncü duruşması bugün Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılıyor.
Nahide Ermiş (Demokratik Modernite Dergisi):
Nahide Ermiş, Demokratik Modernite dergisinin Yayın Kurulu'nda görevliyken 24 Aralık 2011'de tutuklandı. Beş buçuk aydır Bakırköy L Tipi Kadın Cezaevi'nde bulunuyor. KCK gazeteciler iddianamesinde, hakkında gösterilen "deliller" arasında, evinde bulunan Demokratik Modernite dergileri, "Toplum ve Kuram" isimli bir kitap, otobüs biletleri ve fotoğraf makineleri de var. İddianamede, Ermiş'in Demokratik Modernite dergisinde çalışması ve derginin basım ve dağıtım işleriyle de ilgilenmesi başlı başlına bir suç olarak gösteriliyor. Ermiş'in evinde bulunan şu not da yine "suç delilleri" arasında sayıldı: "Şimdi öldürülmesen bile ilerde öldürülme ihtimalin yaşama ihtimalinden çok fazlaydı zaten bebeğim... Adın Uğur olurdu mesela ve 12 yaşına gelirdin vücudundan 13 kurşun çıkardı. Ya da örneğin adın Ceylan olurdu, havan topu patlayıverirdi yanı başında..." (EK/NV)
* Videoyu Ariel Field hazırladı.