Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Lütfi Okran tarafından 12 Mart günü "sol öğrencilerle arkadaşlık yaptığı" gerekçesiyle kütüphanedeki görevine son verildiğini iddia eden Nesrin Günay, yaşadıklarını bianet'e anlattı.
"Mesaimi doldurup kütüphaneden çıktım ve okuldaki arkadaşlarımın yanına gittim. O sırada eylem bitmişti. Dolayısıyla ne slogan attım ne de eyleme katıldım. Ama buna karşın polis yanına gittiğim solcu arkadaşlarım ile beni kameraya almış. Bir saat sonra da fakülte sekreteri beni arayıp işime son verildiğini söyledi."
Olaydan üç gün sonra Dekanın yanına giderek işten atılma gerekçesini sorduğunu anlatan Günay, kendisine hiçbir gerekçe sunulmadığı belirterek, şunları söyledi:
"Bana bir gerekçe gösteremedi. Dekan bana yalnızca 'Elimde kamera görüntüsü var' dedi. 'Görüntülerde ben ne yapıyorum' diye sorduğumda ise 'Seni bu işe uygun görmedik' dedi. Oysa geçen yıl kütüphanede çalışan bir ülkücü aktif olarak eylemlere katılıyordu. Ama ona ne bir uyarı geldi ne de işten atıldı. Örgütlü biri değilim. Ama dekan kiminle arkadaşlık yapıp yapamayacağıma karar veremez. Bana 'Hakkında soruşturma açarım, öğrencilik hayatını bitiririm' dedi. Dün Savcılığa giderek dilekçe verdim."
Dekanlığın kararını protesto etmek üzere kütüphanedeki görevlerinden istifa eden yedi öğrenci de İnsan Hakları Derneği'nde (İHD) bir basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Arkadaşımızın işten atılması son dönemlerde artan düşünce ve ifade özgürlüğüne yapılan baskıların dramatik bir örneğidir. Dekanlık yetkisi dâhilinde bulunan yarı zamanlı iş kadrolarını bir boyun eğme aracı olarak kullanmaktadır. Bununla dekanlık öğrencileri kontrol altında tutmayı amaçlamaktadır. Bu karar düşünce ve ifade özgürlüğü elinden alınan öğrencileri apolitikleştirme, yönlendirmeye hazır, tepkisiz bireylere dönüştürme kararıdır."(BT/EÜ)