Açıklanan basın bildirisine göre; gazeteciler herkesin ifade özgürlüğü hakkının korunmasını istiyor. Gazetecilerin sansür ve oto sansürle mücadelelerinin desteklenmesi için kamuoyuna yaptıkları çağrının yanında; yürütme ve yasama organlarının "basın özgürlüğü" ve "ifade özgürlüğü"nü insan temel hak ve özgürlüklerinin omurgası olarak kabul etmeleri isteniyor.
Aksi takdirde sansür ve her türlü sınırlandırmanın sürekli arttığı, gazetecilerin yargılandığı veya hapse girdiği, ceza tehdidi altında görev yaptığı bir ülke konumundan çıkamayacağımızı yeniden anımsatıyorlar. Uygulamalar dikkate alındığında; Türk Ceza Kanunu'ndaki ifade özgürlüğüne aykırı tüm düzenlemelerin gözden geçirilmesinin ve değiştirilmesinin zorunlu olduğu fikrindeler.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Türk Ceza Hukuku Derneği 23 Kasım 2006 tarihinde düzenledikleri basın toplantısı ile TCK 301 için değişiklik önerilerini açıkladılar.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Türk Ceza Hukuku Derneği'nin oluşturduğu komisyon tarafından hazırlanan ve iki örgütün Yönetim Kurullarınca benimsenen 301'inci maddeye ilişik değişiklik önerisi ile madde başlığı ve içeriği aşağıdaki gibi değiştiriliyor:
Madde 301: Türk Milletine ve anayasal organlara hakaret
(1) Türk Milletine, Cumhuriyete, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Hükümete, Devletin yargı organlarına yahut askeri veya emniyet kuvvetlerine, bunların saygınlığını tehlikeye düşürecek şekilde alenen hakaret eden kişi altı aydan iki seneye kadar hapis veya l80 günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada sayılan organlara veya kurumlara hakaret kastı bulunmaksızın, eleştirmek amacıyla veya bilim ve sanat özgürlüğü sınırları içinde yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
(3) Birinci fıkrada belirtilen suçun:
a) Türk Milletine veya Cumhuriyete yönelik olarak işlenmesi halinde soruşturma re'sen,
b) Belirtilen diğer organ veya kurumlara karşı işlenmesi halinde soruşturma ancak bu organ veya kurumların verecekleri izin ile yapılır.
Değişiklik ile ilgili gerekçeye göre; maddede yer alan "Türklük" kavramı, karşılaştırmalı hukuk ve Anayasanın 66. maddesi anlamında vatandaşlık bağını ifade edecek şekilde "Türk Milleti" olarak değiştirilmesi öneriliyor. Anayasadaki ifade ile paralellik sağlanması amacıyla Türk Ulusu yerine, "Türk Milleti" ifadesi tercih edilmiş.
Yine gerekçeye göre; maddenin yürürlükteki halinde maddi unsur bakımından kullanılan "aşağılama" yerine, tahkiri ifade eden "hakaret" sözcüğüne yer verilmiş.
Gerekçeye göre; "Aşağılamak, değerinden düşük göstermek, küçültücü davranışlarda bulunmak, hor görmek anlamına gelmektedir. Belirtilen bu hususlar, daha sübjektif, kişisel algılamalara göre değişebilen, daha kolay gerçekleşen halleri ifade etmekle suçun oluşması daha kolay olabilmektedir. Buna karşılık onur kırma, saygınlığı zedeleme anlamına gelen hakaret, sınırları daha belirgin, daha objektif bir kavramı ifade ettiği gibi, aşağılamayı da içermektedir. Ayrıca hakaret kavramı, hukukumuzda yerleşik ve teknik hukuk bakımından daha belirgin bir ifadedir. Nitekim 30l. Maddenin 765 Sayılı TCK'deki düzenlenme biçiminde de tahkir ifadesi yer almaktaydı. Ayrıca Fransız Basın Kanunun 30.maddesinde de hakaret kavramı geçmektedir.
Maddeye, hakaretin anılan varlıkların saygınlığını tehlikeye düşürecek şekilde yapılması hususu eklenmiştir. Esasen hakaret teriminin içerisinde saygınlığı zedeleme mevcuttur. Bununla birlikte bu zedelemenin belirli bir düzeye ulaşması gerekliliğini ifade etmek bakımından bu ifade konulmuştur. Böylece belirtilen varlıkların saygınlığını tehlikeye düşürmeye elverişli ve buna yönelik olmayan bir takım ifade ve değerlendirmeler suçun kapsamı dışında kalacak ve ifade özgürlüğü genişleyecektir. Bu şekilde suç, açık bir biçimde somut tehlike suçu olmaktadır. Bu belirleme manevi unsuru da etkileyecek ve failde anılan varlıkların saygınlığını zedeleme, tehlikeye düşürme kastı da aranacaktır."
Seçenekli bir ceza sistemi getirilmiştir Buna göre, suçun konusunun önemi ile fiilin işleniş biçim ve özelliklerine, ağırlığına göre hakim, hapis veya adli para cezası verebilecektir. Düzenleme hatalı da olsa eleştirinin hukuka uygunluk sebebi olduğu hususunu güçlendirmek amacıyla "eleştiri" hali cezayı gerektirmeyecektir. Ayrıca bilim ve sanat özgürlüğü de hukuka uygunluk sebebi olarak öngörülmüştür. Maddede yer alan "cezayı gerektirmez" ifadesi ise "suç oluşturmaz" olarak değiştirilmiştir. Nihayet, madde ile ilgili olarak Türk ulusu ve cumhuriyet dışında diğer organ ve kurumlara hakaret halinde soruşturma, ilgili organ veya kurumun iznine bağlı tutulmuştur.
Bilgi için Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'a gönderilen bu öneri, 23.11.2006 tarihi itibariyle Başbakan Recep Tayip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Adalet Bakanı Cemil Çicek ile ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'ya da gönderilmiştir.
Aslında; TCK madde 301 hakkındaki değişiklik önerilerine göre değişiklik yapılsa bile; kendini bireye karşı koruma alışkanlığından vazgeçmeyen devlet zihniyetini değiştirmedikçe; bu maddenin koruduğu zihniyet hakkındaki tartışmalar sürecektir. (Fİ)