İçinde bulunulan durumda, AKP genel başkanının milletvekili seçilememiş olması ve bu yüzden de başbakan olamaması elbette önemli bir sorun yaratıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) milletvekillerinin yüzde 66'sını kazanan bir siyasal partinin genel başkanının başbakan olamaması olağan değildir. Ayrıca, bu siyasal partinin genel başkanının hükümet sorumluluğunu bizzat üstlenmesi de siyasal açıdan bir gerekliliktir.
Öte yandan, Erdoğan'ın adaylığının önlenmesinin, hukuksal açıdan da doğru olmadığını düşünüyorum. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 312. maddesinde gerçekleştirilen değişiklikten sonra, onun mahkumiyetine neden olay eylemin suç olmaktan çıktığı kanaatini taşıyorum. Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin bu konuda aksi yorumu yapmış olmasını hukuken doğru bulmuyorum.
Ancak, sonuçta olan olmuştur. Ancak, şimdi bu yanlışı düzeltmek gerekiyorsa bu, başka yanlışlar içine düşmeden yapılmalıdır.
Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığını sağlayabilmek için, iki aşamalı bir eylem planı yapmak gerekmektedir. Önce Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili seçilme yeterliliğine kavuşturulması ardından da dışarıdan başbakan olmasına ya da kısa vadede bir ara seçim yapılmasına olanak sağlayacak anayasa değişikliklerinin yapılması.
Seçilme yeterliliği sorunu
Recep Tayyip Erdoğan'ın seçilme yeterliliğini kazanması için birkaç hukuksal formülden söz edilmektedir.
1. Recep Tayyip Erdoğan'ın, süresi dolduğunda,yasaklanmış haklarının iadesi için mahkemeye başvurması, bunu sağlaması ve böylece seçilme yeterliliğini kazanması. Bazı hukukçular, Anayasa'da ve Siyasi Partiler Kanunu'nda ilgili maddeler değiştirilmeden bunun mümkün olmadığını ileri sürmektedir. Bu formülün uygulanabilirliği, hukukçular arasında tartışmalıdır.
2. TCK'nın 312. maddesinin, Erdoğan'ın mahkumiyetine neden olan eylem gibi eylemlerin suç olmaktan çıktığını açıkça gösterir biçimde yeniden değiştirilmesi. Böyle bir değişiklik, kişiye özel bir değişiklik olmayacak, aynı durumdaki herkes için uygulanabilir bir sonuç yaratacaktır. Aslında, kanımca böyle bir değişikliğe gerek olmadan Erdoğan'ın mahkumiyetine neden olan eylem gibi eylemler artık suç sayılmamaktadır. Ama, madem ki Yargıtay 8. Ceza Dairesi Erdoğan'ın dosyasıyla ilgili olarak aksi yorumu yapmıştır, o halde öyle bir yorumun yapılamayacağı bir değişikliğe ihtiyaç vardır. Böyle bir değişiklik, (varsa) aynı durumdaki başkaları gibi Erdoğan'a da milletvekili seçilme yeterliliğini kazandıracaktır.
3. Üçüncü formül, Anayasa'nın 76. maddesinin değiştirilmesidir. 76. maddeyle ilgili değişiklik önerisi şudur: Bu maddenin 2. fıkrasında yer alan "ideolojik ve anarşik eylemlere katılma" ifadesi kaldırılmalı, yerine "terör eylemleri" deyimi konulmalıdır. Böyle bir değişiklik ardından, Siyasi Partiler Kanunu'nun 11. maddesinin f bendinin 3. paragrafının da değiştirilmesi gerekecektir (bu değişiklik, TCK md. 312 değişikliğinin ardından zaten yapılması gereken bir değişiklikti. Ayrıca, bu 11. maddenin değiştirilmesi gereken başka bentleri, cümleleri de vardır ve Anayasa'nın 76. maddesi, yukarıda belirtildiği gibi değiştirilirse, maddenin yeniden yazılması ihtiyacı doğacaktır.
Bu değişiklikler gerçekleştirilirse, Recep Tayyip Erdoğan'ın ve aynı durumdaki başkalarının milletvekili seçilmelerinin önündeki engel kaldırılmış olur.
Ancak, burada bir soru sormak gerekmektedir: "Sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığına dayanarak halkı birbirine karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek bir şekilde düşmanlığa veya kin beslemeye alenen tahrik eden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir" diyen TCK 312/2'ye göre bir yılın altında bir cezaya çarptırılan kişinin, hiç olmazsa geçici bir süre (5 yıl gibi) milletvekili seçilme yeterliliğinden mahrum edilmemesi doğru mudur?
Ayrıca, 76. maddede düzeltilmesi gereken tek yanlılık "ideolojik veya anarşik eylemler" ifadesi değildir. Anayasa'da bir değişiklik yapılırken, bir somut ihtiyacın karşılanması amaç olamaz. Aksaklığın tamamının giderilmesini sağlayacak değişikliğin, Anayasa'nın geri kalan maddeleriyle uyumsuzluk yaratmadan gerçekleştirilmesi gerekir.
Bu bakımdan, Anayasa'nın 76. maddesinin değiştirilmesi önerilirken dikkatli olmak gerekir.
AKP genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili seçilme yeterliliğinin önündeki engel kaldırılmak isteniyorsa, bunun yukarıda açıklanan 2. formül uygulanarak gerçekleştirilmesi daha uygun olacaktır.
Başbakanlık sorunu
Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olmasını sağlamak üzere, kurmaylarının ilk önerisi, Anayasa'nın 109. maddesinin değiştirilmesi yoluyla, milletvekili olmayanların da başbakan olarak atanabilmesi yolunun açılması oldu.
Bu öneri, anayasa hukukçuları arasında ve Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) kabul görmedi. Gerçekten de, bir hükümetin uyguladığı politikaların sorumluluğunun seçilmiş olmayan bir kişiye bırakılması, sistemin mantığı içinde kabul edilemez. Seçmenden yetki almayan ve seçmene hesap vermek durumunda olmayan bir kişinin başbakanlığı, parlamenter sistemle bağdaşmaz. Bu nedenle yapılan itirazların, AKP'yi bu öneriden vazgeçmeye zorladığı anlaşılmaktadır. Bu değişikliğin zorlanmaması olumludur.
İkinci bir olasılık, ara seçim yapılmasıdır. Anayasa'nın 78. maddesine göre, TBMM üyeliklerinde boşalma olması halinde ara seçime gidilir. Bu durumda, milletvekilliğinde boşalma olunca ya da yaratılınca, Recep Tayyip Erdoğan aday olabilir, seçilmesi halinde milletvekili olur, bu gelişmeden önce kurulmuş olan hükümet istifa eder ve Erdoğan, çoğunluk partisinin genel başkanı olarak başbakanlığa atanır ve hükümeti kurar.
Burada sorun, ara seçimin, seçim tarihinden itibaren 30 ay içinde yapılamamasıdır. Daha erken ara seçim yapabilmek için, TBMM üyeliklerindeki boşalmanın üye tam sayısının yüzde 5'ini bulması gerekir.Yani, boşalan üyelik sayısının 28'i bulması gerekir.
Öyle anlaşılıyor ki, AKP hem otuz ay beklemek hem de 28 milletvekilinin istifasını istememektedir.
Bu durumda, salt Erdoğan'ın başbakan olmasını sağlamak için kişiye özel bir Anayasa değişikliği yapılması da kabul edilebilir olmadığına göre, bir başka formül üretilebilir. Bu formülü, bir TV programında Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu açıklamıştır: 1982 Anayasası'nın öngördüğü seçim dönemi 5 yıldır. Ancak, 1983'ten beri, hiçbir seçim dönemi 5 yıl sürmemiştir. Seçimler 4 yıl dolayında aralıklarla yapılmıştır. O halde, seçim dönemini 4 yıla indirmek doğru olacaktır.
Seçim dönemi dört yıla indirilince, ara seçimin yapılacağı dönemin de yeniden belirlenmesi gerekecektir. Bugünkü düzenlemede, seçime bir yıl kala ara seçim yapılamaz. Bu hüküm korunmalıdır. Seçimden 30 ay geçmedikçe ara seçim yapılamayacağı hükmünün ise değiştirilmesi gerekecektir. Çünkü, dört yıllık bir dönemde 30 ay fazla uzun bir süredir. Sürenin bu kadar uzun olması sakınca yaratabilir. Bir seçim çevresinde bütün milletvekilliklerinin boşalması, o seçim çevresinin uzun süre temsilcisiz kalmasına yol açabilir.
Yeni düzenlemede, bu süre "seçimden itibaren bir yıl (ya da altı ay)" olarak öngörülebilir. Yani, 3 Kasım 2003'ten (ya da 3 Nisan 2003'ten) itibaren ara seçim yapılması olanaklı duruma getirilebilir. Böylesi bir değişiklik, Erdoğan'ın özel durumuna bağlı olmadan savunulabilir. Bu değişiklik yapılmışken, iktidarın ara seçimden kaçmasını önleyecek bir düzenleme de maddeye eklenebilir ve böylece bir sorun da çözülmüş olur (1983'ten beri, TBMM'de hep boşalma olmuştur ama hiç ara seçim yapılmamıştır, iktidarlar buna yanaşmamışlardır).
Kuşkusuz, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu Anayasa değişiklikleri bunlardan ibaret değildir. Hatta, Türkiye'nin ihtiyacı Anayasa değişiklikleri yapmak değil, yeni bir Anayasa yapmaktır. Çünkü, parça parça yapılan değişiklikler, çözdükleri sorunlar kadar da sorun yaratmaktadırlar. 2001 Anayasa değişiklikleri, bunun örnekleriyle doludur.
Ancak, her şeye karşın Anayasa değişikliği yapılacaksa, yasama dokunulmazlığına, meclis soruşturmasına, YÖK'e, üniversitelere, yerel yönetimlere, sendikal haklara, yargı bağımsızlığını sağlamaya, yargı denetimi dışında kalan alanların yargı denetimi içine alınmasına, Cumhurbaşkanının görevlerine, olağanüstü yönetim biçimlerine, vb. ilişkin daha birçok maddenin değiştirilmesi gerekmektedir.
Anayasalar kişilerin değil, toplumun ihtiyaçları dikkate alınarak değiştirilirler. (ZÜ/BB/NK)