Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 Temmuz 2021’de Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları Ailesi’nden 7 kişiyi katleden Mehmet Altun’u azmettirmekten yargılanan 10 kişi hakkında Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararıyla ilgili teblinağmesini geçtiğimiz günlerde hazırladı.
Başsavcılık, “dosyada yeterli derecede araştırma yapılmadığı, Altun’un azmettirenlerin olup olmadığının ortaya çıkarılmadığı” gerekçesiyle dosyanın bozulup tekrardan görülmesini talep etti.
Ayrıca Altun’un banka hesaplarına yatırılan yüklü miktardaki paranın ve yaptığı harcamaların araştırılmasını talep eden Başsavcılık, dosya kapsamında yargılanan sanıklar Ali Çalık, Ali Keleş, Ayşe Keleş, İbrahim Keleş, Ali Keleş, Lütfi Keleş, Ramazan Çalık, Ali Keleş, Veli Keleş ve Yahya Çalık hakkında yerel mahkemenin beraat kararının ise bozulmasını istedi.
DEDEOĞULLARI AİLESİNİN AVUKATI KARABULUT
"Saldırının arkasında başkaları var"
"Birleştirme kararı verilmemesi eksiklik"
Dava avukatlarından Abdurrahman Karabulut, Yargıtay’ın hazırladığı tebliğnameyi bianet’e değerlendirdi.
Karabulut, Başsavcılığın dosyada bozma talep ettiği noktalara dikkat çekti, taleplerin önemli olduğunu ancak nihai kararı Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin vereceğini söyledi.
Tebliğnamede "eksik ve incelenmesi talep edilen hususları" yargılama aşamasında çok defa dile getirdiklerini ancak mahkemenin dikkate almadığını ifade eden Karabulut, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tetikçi katil Mehmet Altun ile ilgili önemli noktalara işaret ediyor. Şubat ayına kadar fabrikada işçi olarak çalışan ve daha sonra işsiz olan biri yüklü krediler çekiyor, ilk saldırının yaşandığı mayıs ayından katliam gününe kadar Eskişehir, Bursa, Ankara, İzmir, İstanbul gibi şehirlerde lüks otellerde kalıyor. Biz dava sürecinde bunların araştırılmasını talep etmiştik ama dikkate alınmadı. Şu an Başsavcılık, hesabına nerelerden para girdiğini, bu harcamaları nasıl yaptığını, otel kayıtlarında kimlerle birlikte olduğunun incelenmesini istiyor.”
7 kişiyi katletti, savcılıkta "pişmanım" dedi
"Asıl talebimiz dosyaların birleştirilmesiydi"
Karabulut, tebliğnamede azmettirmeden yargılanan diğer 10 sanıkla ilgili de yeterince araştırma yapılmadığına dikkat çekildiğini, bu nedenle haklarında beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu ve bozma kararı talep edildiğini belirterek şunları kaydetti:
“Azmettiren Ali Çalık ve Veli Keleş'in gözaltına alındıkları gün ellerinde silahlı atış artıkları tespit edildi. Bunlarla ilgili araştırma yapılmasını istiyor ve tetikçinin eşi Ayşe Keleş ile ilgili araştırmanın derinleştirilmesini istiyor. Bunların dışında bu olayın arkasında gerek iştirak anlamında gerek yardım eden sıfatıyla gerekse hazmettiren kişilerin bulunması için daha etkin bir soruşturma yapılmasını talep ediyor. Bunları talep ederken, 12 Mayıs 2021’de yine bu şahıslar tarafından aileye bir saldırının olduğunun hikayesini de anlatıyor fakat dosyaları birleştirme talebinde bulunmuyor. Bizim asıl taleplerimizden biri 12 Mayıs saldırısıyla 30 Temmuz saldırısının birleştirilmesiydi. Yerel mahkeme bu konuda hep ret kararı veriyordu, tebliğnamede her iki olay arasında hukuki ve fiili irtibatın olduğu da anlatılıyor ancak birleştirme yönünde herhangi bir karara değinilmiyor.”
KONYA’DAKİ IRKÇI SALDIRI
Av. Karabulut: Saldırı Whatsapp’ta tasarlanmış organize bir katliam
"İnsanlığa karşı suçun unsurları yokmuş"
Başsavcılığın, “somut delil olmadığı” gerekçesiyle katliamın, “İnsanlığa karşı suçlar” (TCK Madde 77) kapsamında değerlendirmemesini de eleştiren avukat Karabulut, şunları söyledi:
“İnsanlığa karşı suçun unsurlarının oluşmadığını kısaca söylüyor. Bu şekilde bakılmadığı takdirde ‘etkin bir araştırma yapın’ dese ne olacak? Bunlar başta yapılması gereken şeylerdi. Deliller kaybolduktan sonra, kaybolmasına veyahut karartılmasına yol verildikten sonra bu delilleri istemek göstermelik kalıyor, ‘bakın biz bozduk, delilleri istedik’. HTS kayıtları iki yıl içinde kayboluyor, siliniyor. Bu saatten sonra bu delilleri istemenizin pek bir anlamı kalmıyor.”
Konya'daki ırkçı saldırı | "Katliam göz göre göre geldi"
"Yaşam hakkı ihlalinden AYM'ye başvurduk"
Karabulut, saldırının ‘ırkçı ve önceden planlanmış organize bir saldırı’ olduğunu, yargılama boyunca delilleri ortaya koyduklarını ancak tüm bunların göz ardı edildiğini vurguladı:
“Biz aile hakkında katliam öncesinde defalarca koruma talebi ettik, ‘ailenin can güvenliği yok’ dedik. Ama dikkate alınmadı, buna rağmen aileye koruma verilmedi. Bunlar yapılmadığı için ‘yaşam hakkının ihlali’ çerçevesinde Anayasa Mahkemesi’ne de başvuruda bulunduk. Yaşam hakları ihlal edildi, bu çok net tartışmasız.
Bununla birlikte katliam gerçekleştikten sonra sanıkların el konulan telefonlarında WhatsApp yazışmalarında olayın planlandığını tespit ettik. Yazışmalarda, ‘savcı ile görüştük, savcı dedi ki iki kişi suçu üstlensin, diğerlerini tahliye edeceğim’ kendi aralarındaki yazışmalarda geçiyor bunlar. Savcının işbirliğini de ortaya koyan yazışmalar. Katliamdan hemen sonra iki dakikalık bir kamera kaydı silinmiş.”
Dedeoğulları Davası | Savcı tahliye istedi, mahkeme reddetti
"Tüm deliller ortadayken inceleme yapılmadı"
Katil Mehmet Altun'un polisle defalarca görüşmesi olduğunu hatırlatan Karabulut, “Kırk dakikalık bir görüşme kaydı var, bunları hemen istedik, 15 ay sonra bu kayıtlar geldi. Bu ses kayıtlarının üçte ikisi emniyetin çözüm sanalında tahrip edilmiş, yok olmuş. Her şey bu kadar açık ortadayken deliller karartıldı, araştırma yapılmadı. Şimdi Yargıtay ‘biz bozduk, gerekeni de yaptık’ diyor, peki bu sıcağı sıcağına neden yapılmadı?” dedi.
Karabulut, “Bu saldırının niteliğinin ırkçı bir saldırı olduğunu, insanlığa karşı bir suç teşkil ettiğini ve bu çerçevede suçun vasfının tayin edilmesi gerektiğini söyledik ama yapılmadı mesele budur. Bu mütalaa bizi tatmin etmedi fakat elbette ki hukuki mücadelemiz devam edecek” diyerek sözlerini sonlandırdı.
"Burayı terk etmezseniz sizi öldüreceğiz diyorlardı"
(RT)