Türkiye Dağcılık Federasyonu'nun, Dedegöl Dağı Kuzukulağı Yaylasına Batı Asya Mermercilik Şirketi tarafından mermer ocağı yapılmasına karşı yaptığı kamuoyu duyurusu sonrası change.org üzerinden mermer ocağı yapımına karşı imza kampanyası başlatıldı.
Dedegöl Dağları Kuzukulağı Yaylası’nın özellikle kaya tırmanışı sporcuları açısından dünya çapında önemine dikkat çeken Türkiye Dağcılık Federasyonu, ayrıca bölgenin biyolojik çeşitliliğine de dikkat çekerek bu alanın koruma altına alınması çağrısında bulundu.
Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nce verilen izin sonrası 99,75 hektarlık alanda mermer arama faaliyetlerinin yapılabilecek olmasıyla ilgili basın metni yayımlayan Türkiye Dağcılık Federasyonu özetle şu ifadelere yer verdi:
“30’dan fazla tırmanış parkuru”
“Isparta ili sınırları içinde bulunan ve dünya çapında üne sahip olan Kuzukulağı Tırmanış Bölgesi eğer karar değişmezse kısa bir süre içinde yok olma tehlikesi yaşamaya başlayacak.
“Dedegöl Dağları ve civarında uzunlukları 20 ila 600 metre arasında değişen 30’dan fazla tırmanış parkuru yerli ve yabancı rota açıcılar tarafından uluslararası standartlarda açılmıştır. Bu rotalar dünyaca tanınan son derece uygun sportif tırmanış alanlardır.
“Eko-turizme ve kırsal kalkınmaya katkı”
“Bu bölge dört mevsim boyunca binlerce doğa sporcusu tarafından kaya tırmanışı, uzun duvar tırmanışı, sportif kaya tırmanışı, dağcılık, dağ kayağı, kampçılık ve doğa yürüyüşü için kullanılıyor.
“Bu etkinlikler eko-turizm yolu ile Isparta’nın ve civar köylerinin ekonomisine ve kırsal kalkınmaya ciddi katkıda bulunuyor.
“Ne yazık ki bölgenin sürdürülebilir kalkınması için bu denli öneme sahip bu doğa harikası alandaki ana tırmanış kaya bandının üstüne ve etrafına maden arama ruhsatları verilmiştir.
“Yaşamsal döngülere zarar verecek”
“Maden arama işlemleri ve akabinde işletmenin açılması bölgeye geri dönüşü mümkün olmayan zararlar verecektir. Madencilik ve taş ocağı faaliyetleri her türlü sportif faaliyetleri ve beraberinde sürdürülebilir turizmi bitireceği gibi hayvancılık ve tarım gibi yaşamsal döngülere de zarar verecektir.
“Dedegöl Dağları sadece muhteşem kaya duvarlarıyla değil, biyolojik çeşitliliği ile de bir doğal anıt niteliğindedir. Bu alanın koruma altına alınması gerekirken mermer ocaklarının insafına bırakılması anlaşılabilir değildir.
“Bu nedenle; dağcılığımızın ve tırmanış sporumuzun önemli faaliyet alanlarından olan Dedegöl Dağları Kuzukulağı bölgesinde maden arama ruhsatının iptal edilerek, bölgenin koruma altına alınmasını ve bölgenin yerel kalkınmasına katkı sağlayacak sürdürülebilir dağcılık ile kırsal turizm potansiyelinin desteklenmesi talep etmekteyiz.”
Piola: Tırmanış için dünyada ilk 5’te
Tırmanış ve hat açma uzmanı, tırmanış hakkında 15’ten fazla kitabın yazarı olan Fransalı Michel Piola, bölgede mermer ocağı açılmasıyla ilgili olarak şunları dile getiriyor:
“Dağcılar için kalker kayalı, uzun tırmanış hatları için dünyada önemli beş sit alanı bulunmaktadır: Fransa’da Verdon vadileri, Fas’ta Taghia ve Tordavadileri, Meksika’da El Potrero Chicodağı ve Türkiye’de Dedegöldağı.
“Bana göre dünyada eşsiz turistik potansiyele sahip Dedegöl, gelecek yılların öncü spor ve turistik yeri olacaktır.
“Ancak eğer bir maden tesis edilir ise bu gerçek bir felaket olacaktır. Sit alanı sonsuza kadar doğasını kaybedecek ve bu potansiyel ekonomik gelişim kesin olarak heba edilecektir.”
"Türkiye’nin en derin 4. mağarası yok olacak”
Bölgede Türkiye’nin en önemli mağaralarından eksi 832 metre derinliğe sahip Kuyukule Mağarası da bulunuyor. Ayrıca bölgedeki beş içme suyu kaynağından ikisi de mermer ocağı alanı içinde yer alıyor.
Boğaziçi Üniversitesi, Eskişehir Mağara Araştırma Derneği, Ankara Üniversitesi ve Mağara Araştırma Derneği tarafından tescillenen mağaranın büyük bölümü mermer ocağı alanı içinde kalıyor ve ocağın işlemesiyle birlikte yok olacak.
Bölge halkı mağaranın karşı karşıya olduğu tehditle ilgili “Bu özel doğal oluşumun içerisindeki ekosistemle beraber mağaracılık sporu açısından da kesinlikle koruma altına alınması gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.
DSİ, “Su kaynakları zarar görür” dedi
Bilgi edinme hakkı çerçevesinde başvuruda bulunan Serpil Kurtay’a Orman ve Su İşleri Bakanlığı – Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen cevapta, bölgedeki su kaynaklarıyla ilgili olarak özetle şu cevap verildi:
“Sahada mermer ocağı açılması ve işletilmesi durumunda içme suyu ve sulama suyu olarak kullanılan Siyret Kaynağı ve yakınında bulunan küçük debili diğer kaynaklar etkilenebilecektir.
“Mevcut kaynaklarda kaynak yerinin değişimi ve suyun debisinde azalma olmasa dahi, bu kaynakları besleyen akifer konumundaki kireçtaşlarında kaynağa yakın mesafelerde çalışma yapılması durumunda zamanla kaynaklarda kirlenme, kireç oranında artma ve yer yer suda bulanmalar görülebilir.
Sevgül: Paroıs De Legende’de 19 bölge içinde
1993’te Dedegöl’de ilk tırmanış rotalarını açan Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Spor Bilimleri Fakültesi öğretim görevlisi ve Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Antalya Birim Sorumlusu Yılmaz Sevgül DHA’ya 11 Şubat Pazar günü özetle şunları söyledi:
“Bizden sonra ilerleyen zaman içinde birçok tırmanıcı bölgeye giderek rotalar açtı. Ve bölge yabancı dağcıların da ilgisini çekti.
“Dedegöl, kaya tırmanışı açısından rehber olan Paroıs De Legende isimli kitapta yer alan tüm dünyadaki 19 bölgeden biri. Dünyadaki pek çok dağcı bu kitabı okuyarak bölgeye geliyor.
“Nedeni ise yekpare kaya blokları ve 500-600 metre uzunluğunda olması.
“Bölgenin, Milli Parklar sınırları içine alınmasıyla ilgili Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) 6. Bölge Müdürlüğü ekipleriyle bir çalışma başlattık. Daha sonra çalışmamız bir rapor haline getirilerek Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na sunuldu. Ancak maalesef bakanlık bunu reddetti.
“Düşünün, tüm dünyada 19 bölge içine seçilmiş bir yer var. Bunu hiçbir ülke bu şekilde gözden çıkaramaz.”
Dedegöl Dağları hakkında
Beyşehir ve Eğirdir gölleri arasında kuzey güney doğrultusunda uzanan bir dağ silsilesi.
Alanın doğu sınırını Beyşehir Gölü ve göle dökülen Büyük Çay’ın kolları oluşturur. Batı sınırını ise Aksu Çayı’nın havzası belirler.
Dağ silsilesi büyük ölçüde kireçtaşlarından oluşmuştur. Bölge İç Anadolu ile Akdeniz arasında yer aldıgından canlı toplulukları bu iki bölgenin de özelliklerini taşır.
Alçak kesimlerde maki toplulukları, ova bozkırları, kızılçam ve nehir kıyısı bitki toplulukları, tarım alanları, yükseldikçe Toros göknarı, sedir ve karaçam karışık ormanları, ağaç sınırı üzerinde dağ bozkırları ve boylu ardıç ve kokulu ardıç topluluklarından, sarp kayalık bitki örtüsünden oluşur.
Dedegöl Dağları’nda 37 bitki taksonu ÖDA kriterlerini sağlamaktadır. Alanda çok sayıda endemik bitki türü bulunmaktadır. Bu türlerden Semperjijum ispartae ve Silene ispartensis‘in bilinen dünya dağılımı Dedegöl Dagları ile sınırlıdır.
Kaya kartalı ve sakallı akbaba alanda yaşayan önemli yırtıcı kuş türlerindendir. Özellikle yarasa türleri için önem taşıyan alanda, nesli küresel ölçekte tehlike altına olan uzunayaklı yarasa yaşamaktadır.
Akdeniz biyomuna özgü ve dar yayılışlı olan Lacerta danfordi isimli kertenkele alandaki önemli sürüngen türüdür.
Ülkemize endemik Pseudophoxinushandlirschi, nesli küresel ölçekte tehlike altında ve dar yayılışlı bir içsu balığıdır.
Bunun yanında birçok kelebek türü de alanda barınmaktadır. Nesli küresel ölçekte tehlike altında olan apollo (Parnassius apollo) ile Akdeniz biyomuna özgü ve ülkemize endemik olan Anadolu çokgözlüsü (Plebeius hyacinthus) ve Sertavul çokgözlüsü (Polyommatus sertajulensis) alandaki önemli kelebek türleridir.
* Fotoğraflar: Güneş Ergüden, Öztürk Kayıkçı