20 Temmuz 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında ilki 1 Eylül 2016’da, sonuncusu 25 Ağustos 2017’de ilan edilen toplam dokuz Kanun Hükmünde Kararname (KHK) akademisyen ihraçlarını ve üniversite kapatmalarını içerdi.
117 farklı üniversiteden ihraç edilen 5 bin 717 akademisyenden 140’ı farklı KHK’lar ile işlerine iade edildi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nda isimlerinin karşısında “KHK’lı” damgası bulunan akademisyenlerin kamu kurumlarında iş bulmaları, haklarında verilen karara karşı dava açmaları da engellendi.
TIKLAYIN - Akademik Yıl Başlarken: Üniversiteden İhraçların Haritası
1 Eylül 2016’daki ilk KHK’da ihraçların çoğu Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden yapıldı. Ancak akademisyenler, bilgi üretim süreçlerine, dışına itildikleri üniversite yapısı dışında da devam etme kararı aldılar ve Eskişehir’de dayanışma derslerine başladılar.
KHK’lar çıkmaya devam ettikçe dayanışma dersleri de illere yayılarak devam etti. Sonuçta İzmir, Ankara, İstanbul gibi birçok ilde Dayanışma Akademileri kuruldu.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki asistanlık görevinden 680 No’lu KHK ile ihraç edilen Emre Tansu Keten’le bu akademilerin işlevini, egemen eğitim biçiminden farkını ve kimlere nasıl yöneldiğini konuştuk.
Toplum için bilgi üretimi ve yeni ilişki deneyimleri
TIKLAYIN - Dayanışma Akademileri Güz Dönemi Başlıyor
Keten, Dayanışma Akademileri’nin temel üç işlevini ve egemen eğitim sisteminden farkını şöyle açıklıyor:
"Üniversiteden atıldık ve orada yaptığımız işi bir şekilde burada devam ettirmeye çalışacağız. Dayanışma Akademileri'nin birinci işlevi örgütlü bir şekilde toplum için bilgi üretimine burada devam etmek.
“Üniversitede hiyerarşi, piyasalaşma, akademik yozlaşma gibi karşısında durarak mücadele yürüttüğümüz birçok etken var. Ama ne kadar muhalif dursak da hiyerarşi, kötü anlamda uzmanlaşma gibi şeyleri de içselleştirmiş de olabiliyoruz.
“İkinci işlev olarak, Dayanışma Akademileri'nde bu etkenleri de aşan bir tecrübeyi kurmak istiyoruz. Akademiden alıp geldiğimiz kötü olan ve beğenmediğimiz şeyleri de aşan ilişki deneyimlerini üretmeye çalışacak burası.
“Akademiler üniversiteye dönüş mücadelesinde merkezimiz”
"Devlet kurumunda olmak insana atalet sağlar. Farklı bir iş ilişkisi olur. Fakat burada kendi örgütlenmemiz içerisindeyiz ve daha kolay birbirimizi dönüştürebiliriz. Amaç da aslında kendimizi dönüştürüp üniversiteye döndüğümüzde bunları aşmış ve deneyimini kazanmış halde başlamak.
"Alternatif pedagoji, yani öğreten-öğrenen eşitliğini sağlayan farklı bir eğitim arayışı da olacak. Bunların hepsi aslında bizim üniversiteye dönüşümüzde mücadele ve örgütlenme aracımız. “Dayanışma Akademileri üniversiteye dönüş mücadelemizin merkezi. Çünkü üniversite dediğimiz kamusal bir yerdir. Üniversite kamu işidir, o yüzden kamuda yapılır. O nedenle bizim temel amacımız geri dönmek ve kamusal alanı yeniden ele geçirmek.
"Onur Hamzaoğlu hocanın Dilovası'nda yaptığı araştırma, fabrikaların insanları ciddi şekilde kanser riski altına soktuğunu ortaya çıkardı. Mesela bu araştırmayı yapmak için kamusal bütçeye, üniversiteye ihtiyaç var. O yüzden Dayanışma Akademileri'ni kamuya alternatif bir alan olarak değil ama egemen akademiye alternatif bir deneyim, pratik olarak görüyoruz.
Dersler sosyal bilimler ağırlıklı
"Alternatif akademi arayışı KHK'larla başlamadı. 80'lerden beri, üniversitenin içinde yer alırken de 'farklı bir akademi nasıl olur' arayışı içindeydi insanlar. Onların yarattığı bazı deneyimler var: Ekin BİLAR, Özgür Üniversite, Praksis, Karaburun Bilim Kongresi gibi. Sonuçta muhalif, alternatif akademik birikim vardı önceden de. Burası da onlarla aynı meramı paylaşacak. Ekoloji, toplumsal eşitlik, ekonomik eşitsizlik gibi konulara önem vereceğiz elbette.
"Bu insanlar rastgele imza atarak bir araya gelmiş grup değil. Daha önce de çalışmalarında toplumsal, kamuyu ilgilendiren konulara eğilmiş insanlar. İmzacıların çoğu sosyal bilimci, o nedenle biraz daha ağırlıkta olacak. Medya eleştirisi de başka bir ders konusu.
“Evrim dersleri de olacak”
"Akademisyenlerin öğretmenlerle beraber çalışma grupları oluşturup evrim anlatmaları gibi planlarımız var. Ama muhakkak Dayanışma Akademisi içinde de herkese açık bir şekilde de dersler verilecektir.
“Öğrencilere çok iş düşüyor”
"Herkese açık dersler var; bunlar dipnotlarda belirtiliyor. Bazı dersler sadece lisansüstü öğrencilerine açık çünkü oradaki anlatım belli bir seviyeden sonra başlıyor.
“Ankara'da mesela dört haftalığına sadece lisansüstü öğrencilerine ders açıldı. Değişebiliyor illere göre. İstanbul'daki açılış dersimize yaklaşık 150 kişi katılmıştı.
"Ancak bunu yürütecek olan sadece akademisyenler değil. Öğrencilere çok iş düşüyor; gelmeleri, sahiplenmeleri gerekiyor. Çünkü talep ederlerse daha fazla insan ders vermeye gelir.” (TP/EKN)