* Fotoğraf: Dilek Mermer / AA
Başbakan Ahmet Davutoğlu AKP’nin Meclis’teki grup toplantısında çözüm süreciyle ilgili konuştu, çözümün adresinin TBMM olduğunu söyledi.
Davutoğlu özetle şunları söyledi:
“Beklentimiz talebimiz 2013 Mart’ında yapılan açıklamada, birkaç ay içinde silahlı tüm unsurların Türkiye’yi terk etmesiydi. Tam biz bu yola çıkmışken Gezi provokasyonlarıyla Türkiye’nin sokaklarını birbirine kattılar ve bu süreç yavaşladı. Onlar için yavaşlamış olabilir ama biz ne gerekiyorsa yapmaya devam ettik.”
“Demokratikleşme paketini başbakanımız olan cumhurbaşkanımız açıkladı. Kasım ayında yeni bir ümit yeşermişti 17-25 kumpaslarıyla bu sürecin önüne geçilmeye çalışıldı. Ne zaman çözüm süreciyle biz bu milletin fertleri arasında kardeşlik tohumlarını fidan gibi büyütmeye başlamışsak birileri çözüm sürecini baltalama faaliyetine giriştiler.”
“Biz Haziran 2014’te çözüm sürecini yasalaştırdık. Yaptığımız ilk çalışma çözüm süreci yasasına dayalı olarak kurumları oluşturmak oldu. En geç 15 günde bir çözüm süreci kurulunu toplayarak durumu değerlendirdik.”
“6-7 Ekim Kobani olayları tam da yeni bir ümit ortaya çıktığında yapılan provokasyondur. İç güvenlik reformu, alınan bir tedbirdir. Çözüm sürecinin önünü açacak bir tedbirdir. Kimsenin şehirleri sokakları kaosa dönüştürerek kardeşlik projesini sabote etmesini engelleyecek bir yasa tasarısıdır. Onu engelleyen bir şart da değildir.”
“Bir taraftan özgürlüklerin korumasıyla kamu düzeni demeye devam edeceğiz, diğer taraftan da cumartesi yapılan açıklamanın özü olan silahsızlanmayı demokratik siyaseti savunmaya devam edeceğiz.”
“Cumartesi günü yapılan açıklamayla yeni bir aşamaya geldik. Üç hususa dikkat çekmek istiyorum, yeni bir dönem başlıyor. Birincisi ortak aidiyet duygusunun güçlendirilmesi. 77 milyon vatandaşımızın bu ülkeye tam bir ortak aidiyet bilinciyle bağlanması en önemli teminatımızdır.”
“İkinci ayağı ortak vatandaşlıktır. Vatandaşlık söz konusu olduğunda biz kimsenin etnik mezhebi kökenine bakmayız. Modern çağdaş devletin vatandaşları olarak eşit haklara sahiptir. Bundan sonra dışlayıcı, reddedici, fişleyici ayrımcılıklara son verilmiştir. Yeni Türkiye vatandaşların eşit olduğu, eşit haklara sahip olduğu bir Türkiye’dir.”
“İkinci ayak demokratik siyaset. Eğer bir ülkede demokrasi varsa bütün dertlerin şifası da var demektir. Demokrasi bütün insanlara özgürlük alanını açar. Demokrasinin olduğu yerde şiddet kültürü gelişmez. Demokratik siyasetin olduğu yerde artık silahlara dayalı mücadele yürütmek isteyenlerin, bunun haklı zemini olamaz. Herhangi bir kesimin silah dilini kullanması kesinlikle o demokrasiye yapılabilecek en büyük saldırıdır. Bu açıklamayla demokratik siyasete yapılan çağrı olumludur.”
“HDP’ye seslenerek söylüyorum, kimin ne derdi varsa tartışacağı yer TBMM’dir. Kimin ne derdi varsa başvuracağı makam silah değil millettir, terör değil halktır, savaş değil barıştır.”
“Üçüncü önemli husus ortak gelecek bilincidir. Şu anda biz burada konuşurken Diyarbakır’da Edirne’de Konya’da bebekler doğuyor. Bizim burada, TBMM’de konuşurken hepimizin zihninde bebeklerin hangi etnik ve mezhebi arka plana sahip olursa olsun 20 yıl sonra nerede bulunacaklarıdır. Bu bebekler tahrikle büyüdüklerinde çatışma alanında mı buluşacaklar yoksa onurlu geleceği birlikte mi inşa edecekler.”
“Buradan çözüm sürecinin özelliklerini vurguluyorum. Millidir, özgündür ve yerlidir. Çağrıda bulunmak istiyorum, bütün taraflara. Daha önce olduğu gibi çözüm sürecinin önüne, oyalamalarla engel çıkarılmasın. Söz verildiği üzere silahlar, şiddet kültürü tümüyle tasfiye edilsin. Hep beraber barış kardeşlik dili konuşalım. Geleceği inşa etmek için ne gerekiyorsa bu adımları atalım. İhya edelim. Ama düşmanlık ve fitne tohumu ekmek isteyenlere karşı omuz omuza duralım.” (AS)