Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve Baro'nun 11 yöneticisini şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırması üzerine İstanbul Barosu yönetim kurulu "davete icabet edilmeyeceğini" açıkladı.
Balyoz Davası'na bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi aldığı ara kararda, mahkemeyi protesto ederek duruşmaya girmeyen sanık avukatlarının yerine yeni avukat tayin etmeyen İstanbul Baro Başkanlığı'ndaki görevli kişiler hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına hükmetmişti.
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Kocasakal dahil 11 yönetici hakkında soruşturma açarak şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırması üzerine yapılan açıklamada "Tümüyle adil yargılama hakkını, savunmayı amaçlayan tavrımızın 'suç' olarak nitelenmesi ve 'şüpheli' sıfatıyla çağrı çıkarılması karşısında, 'yasaya uygun işlem yapılıncaya' kadar davete icabet etmeyeceğimizi, sadece meslektaşlarımızın hukukunu korumak adına değil, yurttaşların da hukuk güvenliği adına kamuoyuna ilan ederiz" denildi.
Yönetim kurulu, İstanbul 10.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Balyoz davasının 6 Nisan 2012'de yapılan oturumuna katıldıkları, bu davada yaşanan savunmaya yönelik hak ihlallerine ve özellikle de meslek onuruna yönelik saldırılara tepki verdiklerini belirterek, avukat tayin etmeme kararlarının hak ihlallerinin sonucu olduğunu ifade etti.
Avukatlık Yasası gereği, baroların görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma açılması için Adalet Bakanlığı'nın izni gerektiği hatırlatılan açıklamada şunlar kaydedildi: "Bu açık hükme ve bizzat çağrı çıkaran Cumhuriyet savcısına yazılı başvuru ile bu hüküm anımsatılmış olmasına rağmen, savcılık bu girişimimizi "görev" olarak telakki etmemiş ve Adalet Bakanlığı'ndan izin almaya gerek duymaksızın kanuna aykırı bir soruşturma başlatmıştır."
Yönetim kurulu, Türkiye'nin olağanüstü tarihsel süreç içinde olduğunu söyleyerek "Olağanüstü dönemlerde hukuk devletini, hukukun üstünlüğünü, savunmayı ve meslek onurunu korumak için bedel ödemek gerekiyorsa, İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri bu bedeli ödemeye hazırdır" şeklinde açıklama yaptı.
Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin kanuna aykırı çağrı ile davet edilmelerinin sadece yurttaşların değil, o Baro Yöneticilerinin bile "hukuk güvenliğinin" olmadığının göstergesi olduğunu kaydeden avukatlar, kendilerini şüpheli hissetmediklerini ve savunma hakkının kutsallığını savunmaya devam edeceklerini belirttiler.
Ne olacak?
Mahkeme tarafından alınan kararla avukatlar hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" sebebiyle suç duyurusunda bulunulmuştu. 22 Mayıs 2012 tarihinde bu suç duyurusunun ulaştığı Silivri C.Başsavcılığı tarafından İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyelerine - sıfatları da vurgulanmak suretiyle ve Baro adresine - çağrı gönderildi. "Şüpheli' sıfatıyla yapılan çağrıya yedi gün içinde yanıt verilmezse, zorla getirileceği" belirtildi. (IC)