Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) aralarında Selahattin Demirtaş’ın da olduğu 40 vekilin dokunulmazlıklarının Anayasa’ya aykırı olarak kaldırıldığına ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetmesinin üzerine HDP’den bir açıklama geldi.
AİHM’in bugün açıkladığı kararın derhal uygulanmasını, davaların durdurulmasını ve tutsak siyasetçilerin serbest bırakılmasını istedi.
TIKLAYIN - AİHM'den Demirtaş ve HDP'li vekiller hakkında 'dokunulmazlık kararı'
“Yasama dokunulmazlığı milletvekillerine verilen bir lütuf değil, seçmen iradesinin ve demokratik sistemin bir güvencesidir” diyen HDP, şu açıklamayı yaptı:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bugün verdiği Encü ve Diğerleri/Türkiye kararıyla, 20 Mayıs 2016’da dokunulmazlıkların kaldırılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiği ve hukuka aykırı olduğu kesin olarak tescil edilmiştir.
HDP’nin 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 13’lük oy ve 80 milletvekili kazanması sonucu AKP ilk defa tek başına hükümet kurma yeterliliğini kaybetmiştir. Bunun üzerine partimizi hedef alan iktidar saldırıları sonucunda eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye eş başkanlarımız ve yöneticilerimiz aleyhine karalama, hedef gösterme ve siyaseten linç etme girişimleri başlatılmış, dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla bu kampanya başka bir boyut kazanmıştır.
Aradan geçen zaman içinde, bu kararın özellikle HDP’li milletvekillerinin siyasi tasfiyesine dönük olduğu açığa çıkmıştır. Bugün açıklanan kararla AİHM, Anayasaya da aykırı olan bu değişikliğin öngörülemez olmasından kaynaklı yasa niteliğinde dahi olmadığını belirterek dokunulmazlığı kaldırılan tüm milletvekillerinin Sözleşme’nin 10. maddesinde korunan ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Karar, önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş ve milletvekilimiz Filiz Kerestecioğlu kararlarında tespit edilen ilkeleri tekrar etmiştir. Bu kararla bir kez daha partimizin yürüttüğü demokrasi mücadelesinin haklılığı teyit edilmiştir.
59 HDP’li milletvekilinden 55’inin dokunulmazlığı kaldırılmış, 55 milletvekilinden sadece 11’i tekrar 2018 seçimlerinde aday olabilmiş; geri kalanları ise bugün ya mahpusta ya da sürgünde bulunmaktadır. Bu hamle ile Türkiye siyasi tarihinin en kapsamlı, en derin ve sonuçları en ağır olan siyasi kırım hareketi başlatılmıştır. Sonuç olarak arkadaşlarımız tutuklanmış, sürgün edilmiş, arkadaşlarımızın milletvekillikleri düşürülmüş ve siyaset yapma hakları ellerinden alınmıştır. Urfa Milletvekilimiz sevgili İbrahim Ayhan memleketinden uzakta yaşamını yitirmiştir. AKP/MHP iktidarı, karşısında tehdit olarak gördüğü partimizi ve seçilmişlerimizi hedef almış ve bu siyasi tasfiye hareketi sonucu Türkiye siyaseti yeniden iktidar lehine dizayn edilmiştir.
AİHM’in verdiği bu karar, kesin nitelikli bir karar olup derhal uygulanmalıdır. Bugünkü kararla dokunulmazlıkların kaldırılması sonrası başlayan davalar derhal durdurulmalı, cezaevinde bulunan tutuklu arkadaşlarımız tahliye edilmeli, hükümlülerin infazları durdurularak arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır.
Yasama dokunulmazlığı milletvekillerine verilen bir lütuf değil, seçmen iradesinin ve demokratik sistemin bir güvencesidir. Bu iradenin hiçe sayılması açık bir siyasi darbedir. Bu darbeye karşı 5 yılı aşkın süredir kesintisiz bir şekilde direnen partimiz, halk iradesine karşı sorumluluğunun gereği olarak, siyasal, toplumsal ve hukuksal direnişini ve mücadelesini sürdürecektir. Kaybeden darbeciler, kazanan biz olacağız.
Türkiye AİHM kararlarına neden uymak zorunda?
AİHM kararlarının bağlayıcılığı var. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bir tarafı. Taraf olmak için de Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Mahkemesi’nin yetkisini kabul ediyor, idarenin kararlarına uymayı taaddüt ediyor.
Ayrıca Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin son fıkrasına göre de bu kararların bağlayıcılığı var. Bu fıkra temel hak ve özgürlükler söz konusunda, uluslararası sözleşmelerin daha öncelikli kabul edileceğini söylüyor.
AİHS’nin ‘kararların bağlayıcılığını ve infazı’ başlıklı 46’ıncı maddesine göre 22 Aralık’ta Büyük Daire’den çıkan bu karar, saat 17.00’da AİHM’nin internet sitesinde yayınlanmasıyla birlikte bütün kurumlar için, herkes için kesin ve bağlayıcı bir hale geldi.
Dolayısıyla Türkiye’nin "bunu uygulamıyorum" demek gibi bir şansı yok. Karar Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olması sebebiyle bağlayıcı ve mutlak suretle uygulamak zorunda. Tartışmaya açık bir konu değil.
(HA)