Fotoğraf: Hector Barrera.
Galapagos Adaları açıklarında Darwin's Arch olarak bilinen ünlü bir kaya oluşumu çöktü.
Ekvador Çevre Bakanlığı, bunun "doğal erozyon" nedeniyle olduğunu söyledi.
Bakanlık, "Darwin Adası'nın ana bölgesinden bir kilometreden daha az bir mesafede bulunan çekici doğal köprü olan Darwin Kemeri'nin çöküşü bildirildi" dedi.
Ekvador kıtasının 563 mil (906 km) batısındaki Galapagos Adaları, eşsiz bitki ve yaban hayatı çeşitleriyle dünya çapında tanınan bir Unesco Dünya Mirası bölgesi.
- NOT: Takımadalar 234 ada, körfez ve kayadan oluşuyor. Dünyanın dört bir yanındaki turistler, Darwin'in evrim teorisine ilham veren adaların biyolojik çeşitliliğini görmek için oraya seyahat ediyorlar.
Darwin'in evrim teorisine ilham oldu
Charles Darwin, evrim kuramı çalışmasına esin kaynağı olan gözlemlerini bu adalardan bazılarında yaptı. Volkanik bir yapıya sahip olan ada, içerisinde kendine özgü birçok biyolojik tür barındırıyor.
Üst üste binmiş lav akıntılarından oluşan Galapagos Adalarındaki bir bölümü hala etkinliğini sürdüren çok sayıda yanardağ var. Yüksek yanardağlar, kraterler ve yarlar, adanın sarp ve engelli yapısını daha da belirginleştiriyor.
Galapagos Adalarını 1535'te, Peru'ya gitmekte olan Panama piskoposu Tomas de Berlanga keşfetti. Ama İnka çanak çömlekleri üzerindeki resimlerin gösterdiğine göre, İspanyol egemenliği öncesinde Güney Amerika Yerlileri bu adalara uğramıştı.
Uzun yıllar boyunca korsanların sığınak olarak kullandığı adalar, ancak 1832'de Ekvador tarafından ilhak edildikten sonra yerleşime açıldı.
Charles Darwin'in 1835'te bölgeyi ziyaret etmesi adalara dünya çapında ün kazandırdı. Günümüzde adalarda yaşam gelişmeye açık.
Galapagos Adaları ayrıca UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'nde yer alıyor.
Evrim teorisi nasıl gelişti?
Evrimin mekanizmasının anlaşılmasında ve açıklanmasında bugün geçerli olan bilimsel sentez, İngiltereli doğa tarihçisi Charles Darwin tarafından 1859'da ortaya atılmış olan evrim kuramı üstüne kurulu.
Darwin, organizmaların evrim sonucu ortaya çıktığını ve organizmaların göz, kanat, böbrek gibi belirli bir amaca hizmet eden organlara sahip olmalarının yine evrimin bir sonucu olduğunu ileri sürdü.
Darwin, kuramını doğal seçilim adını verdiği sürece dayandırıyordu.
Ona göre, türdeşlerine göre daha çok işe yarar özelliklere sahip olan canlılar (örneğin daha keskin görüşe sahip olanlar ya da daha hızlı koşanlar) hayatta kalma yarışında avantajlı duruma geçiyor, bu nedenle soyunu devam ettirme şansını artırıyordu.
Darwin 1831-1836 yılları arasını, işi gereği, dünyanın farklı bölgelerine seyahat ederek geçirmişti. Bu yıllarda aklında bir tür evrim kuramı şekillenmeye başladı.
Farklı bölgelerde geçen 3 yıl sonunda, evrim teorisine en çok katkıda bulunacak yer olan Galapagos Adaları'na vardı. Bu adalardaki doğal yaşamı ve canlıları, Güney Amerika'dakiler (anakara) ile kıyasladı ve o dönem için şaşırtıcı bazı bağlantıları keşfetti.
Darwin burada, "başarılı nesiller sonunda, yeni bir türün, halihazırdaki bir türden yavaşça farklılaşarak oluştuğu" kanısına vardı. Doğal seçilim adını verdiği bir işlem sonucunda bu değişimlerin ortaya çıktığına inanıyordu:
Darwin'in bu teorisi 3 ana temel üzerine oturttu:
- Bir canlı popülasyonunda çeşitli karakteristikler mevcuttur ve bu değişken karakteristikler popülasyondaki bireyler tarafından yeni doğanlara aktarılır.
- Canlılar ölenlerin yerine geçecek sayıdan daha fazla yavrularlar.
- Ortalamada popülasyon rakamları genelde sabit kalır, hiçbir popülasyon sonsuza kadar büyüme göstermez.
Türlerin kökeni
30 yıldan daha fazla bir süre, Darwin düşünceleri için delil topladı. 1858'e kadar fikirlerini yayımlamaktan kaçındı.
Fakat 1858'de, Alfred Russel Wallace, Darwin'e Darwin'in düşüncelerine çok benzer bir evrim teorisi fikrini mektupla yollayınca, Darwin düşüncelerini kamuya sunmaya karar verdi.
Daha sonra Darwin ve Wallace evrim teorisi ve doğal seçilim üzerine beraberce bir tez yazıp yayımladılar.
Yine de, özellikle 1859'da yayımladığı ünlü kitabı "On The Origin of Species by Means of Natural Selection or the Preservation of Favoured Races in the Struggle for Life" (Yaşam Mücadelesinde Doğal Seçilim veya Avantajlı Irkların Muhafazası Yoluyla Türlerin Kökeni Üzerine) sayesinde Darwin'in adı Wallace'dan çok daha fazla duyuldu.
Darwin'in bu kitabı daha sonra biyoloji tarihinin en etkili ve önemli kitaplarından olacaktı.
1930'lar ve sonrasında, neredeyse bir asır önce Gregor Mendel tarafından ortaya konmuş olan kalıtım kuramı, moleküler biyoloji'nin kalıtımın moleküler temellerine dair sağladığı bilgi ve Darwin'in kuramının bütünleştirilmesiyle evrim kuramı modern halini aldı.
Güncel bakış açısıyla evrim, bir gen havuzu içinde bir nesilden diğerine belli bir karakterin oluşmasında etkili olan alellerden birinin sıklığının değişmesi olarak tanımlanabiliyor.
Doğal seçilim, genetik özelliklerin üremeye katkısı ve popülasyon yapısı bu değişime etki eden faktörler olarak kabul ediliyor.
Bu güncellenmiş evrim teorisinin adı "sentetik evrim kuramı". Sentetik evrim kuramının bugünkü bilimsel değeri hakkında kuramsal biyoloji uzmanı Theodosius Dobzhansky şöyle demiş:
Evrimin ışığıyla aydınlatılmadıkça, biyolojide hiçbir şey bir anlam ifade etmez!
(PT)
Kaynaklar: BBC Earth, Independent, Wikipedia.