Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş, 12 Eylül ve 28 Şubat'a ilişkin yargı sürecine bakan savcılara, kendilerinden istenen belgeleri gönderdiklerini açıkladı.
Suç duyurusunda bulunmadıklarını belirten Baş, "Böyle bir görevimiz de misyonumuz da yok" dedi ve suç soruşturmasını savcılığın yürüttüğünü söyledi.
Bu sabah gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baş, çalışmalarını tamamlayarak 1404 sayfalık raporu Meclis Başkanlığı'na sunduklarını da ifade etti.
Baş, NTV'ye yaptığı açıklamada da "Türkiye'nin karanlık olaylarla yüzleşme yapabilmesi için daha kapsamlı, bir takım barikatlarla karşılaşmadan ilerleyebilecek yeni bir komisyonun kurulması lazım" dedi.
Rapor için "Pandora'nın Kutusu" nitelendirmesi yapan Baş, özetle şunları söyledi:
"Girdiğimiz birçok konunun açtığımız birçok kapının ardında görülmesi gereken irdelenmesi gereken başka hususlar da vardı. Bu hususlar da biraz karanlık tarihimizi anlatıyordu bize. Bu nedenle aslında bir kapının aralandığını ve demokrasi yolunda bu açılan ışıklı yolda daha fazla yürünmeli, daha hızlı adımlar atılması anlamındaydı."
"Dört aylık çalışma süresi olan bir komisyonun özellikle belli bağlantıların, tanıkların, belgelerin ortaya çıkarılması anlamında çok güçlük arz eden 'Derin Devlet' veya 'Gladyo', 'Özel Harp Dairesi', 'Seferberlik Tetkik Kurulu' her neyse çünkü çeşitli dönemlerde çeşitli isimler kullandığı için biz raporda hepsini bir arada andık."
"Karanlık olaylar var Maraş var, Taksim var, Sivas, Başbağlar gibi. Aydınlatılmasını istediği siyasi suikastlar var. Bunların hepsi adım adım ülkeyi darbeye ve darbe şartlarına götürmüştür."
"Türkiye Gladyo'yla hesaplaşamadı"
"Türkiye'nin en önemli meselelerinden birisi de bu şekilde bir yapılanma varlığı söz konusuysa eğer tüm NATO üyesi ülkelerde benzeri kurumların olduğunu düşünürsek Türkiye'de de eğer bir uzantısı varsa bu konuyla Türkiye hesaplaşmamış durumdadır."
"Bu yüzleşmeyi yapabilmesi için daha kapsamlı bir araştırma komisyonu kurulması ve daha geniş yetkilerle daha uzun sürede ve bir takım barikatlarla karşılaşmadan ilerleyebileceği bir komisyonun kurulması lazım."
"Biz bir takım belgelere bulgulara ulaştık ama bu bizim bütün dinlediğimiz dönemin genelkurmay başkanlarına, başbakanlarına, cumhurbaşkanlarına, emniyet müdürlüğü yapmış eski içişleri bakanımıza da sorduk ama her birinden aldığımız cevap böyle bir yapının hiçbir şekilde haberdar olmadıklarını söyleseler de buna ilişkin bir takım değerlendirmeler yaptılar."
"İşkenceci değil, vatandaş fişlenmiş"
"Hem Sırrı Süreyya Önder hem Atilla Kaya Bey'in, Mamak Cezaevi Müdürü'yle karşılaşma anı hem de milletvekilimiz Harun Karaca AK Parti İstanbul milletvekilinin kendisine işkence yapan polis şefiyle karşılaşma anı çok etkileyiciydi."
"Milletvekillerimiz bir şekilde bu acılarla başa çıkmış ve bugün milletvekili sıfatıyla oradaydılar. Ama sakat kalan, evine ekmek götürmekte güçlük çeken, o acılı yılların bedelini ödemeye hala devam eden yüz binlerce vatandaşımız var. Hiçbir işkencenin, hiçbir işkencecinin fişi yok devlette ama bu ülkenin vatandaşlarının hepsinin fişi var." (AS)