"Milliyetçiliğin, cinsiyetçiliğin, militarizmin yükseldiği dönemlerde kadınlar daha da görünmez oluyor. Medyada erkek egemen söylem, dil ve militarizm çok güçlü bir vurgu olarak kullanılırken kadınların sesi daha az duyuluyor."
İnsan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu, "Balyoz Güvenlik Harekat Planı" tartışmaları sürerken kadınların yaşadıklarını böyle anlatıyor. Taraf'ın yayınladığı ve 2002-2003 dönemine ait belgelerle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunan grupta yer alan sanatçı Lale Mansur'sa kadınların bu planların varlığı ya da yokluğunu tartışmak yerine "militarizmin ve etkilerinin farkına varması gerektiği" görüşünde.
Kadınlar yalnızlaşıyor, yok sayılıyor
"Savaşlarda olduğu gibi darbe dönemlerinde de en çok kadınlar mağdur oluyor" diyen Tanrıkulu, bu mağduriyetin fiziksel işkenceden gündelik hayatın düzenlenmesinde yalnız kalmaya, politik olarak yok sayılmaya kadar değişen etkilerine de dikkat çekiyor.
"Darbenin etkilerini kadınlar esas olarak bedenlerinde hissediyor. Darbe dönemlerinde erkeklerin yaşadığı fiziksel işkenceyi en az erkekler kadar hatta daha ağır olarak kadınların yaşadığı unutuluyor. Oysa kadınlar yaşadıklarını unutmuyor ve korkuyorlar.
"Tartışmalar sürerken insanlar günlük yaşamlarından kaygılılar. Hayatı düzenleme işi kadınların üzerine kaldığı için kadınlar çok daha fazla kaygılılar. Deneyimlerimizden biliyoruz ki, darbe süreçlerinde kadınlar yalnızlaşıyor, hayattaki tüm sorumlulukları tek başlarına üstlenmek zorunda kalıyorlar."
"Egemen dile karşı barış dili oluşturmak lazım"
Tanrıkulu'na göre, bütün toplumsal muhalefet kesimleri içinde kadınların darbeye özel olarak karşı çıkması lazım. Çünkü iktidarı ve gücü elinde tutan kesimler genel olarak suskunluk halini kabul ettirme çabası içindeler ve kadınlar bu süreçten daha fazla etkilenecekler.
Bu nedenle de Tanrıkulu, "Kadınlar olarak darbe kültürüne, darbeyi hazırlayan bütün koşullara karşı birlikte nasıl ses çıkarabileceğimizi tartışmalıyız. 'Toplumsal muhalefet içinde kadın olarak nasıl daha görünür olabileceğimizi konuşmalıyız. Militarist, egemen dile karşı kadınların birlikte mücadele edeceği bir barış dili oluşturabilmemiz ve ısrarımızdan vazgeçmememiz lazım" diyor.
Anneler militarizmin farkına vardığında...
"Türkiye 50 yılda 5 kez benzer süreçlerden geçti. Bu ülkede yüzlerce siyasi idam yapıldı, onbinlerce insan işkence gördü, düşüncelerinden dolayı hapse atıldı, sınır dışı edildi" diyen Mansur, Orgeneral İlker Başbuğ'un bilgi sızdırmalar kapsamında açılan soruşturmalardan bahsederken darbe planlarına ilişkin bir soruşturma açılıp açılmadığına dair bilgi vermediğine dikkat çekiyor.
Mansur, "Bütün bunlar annelerin militarizme karşı farkındalık geliştirmesiyle değişecek. Bir çocuğunu şehit veren anne 'Bir çocuğum daha olsaydı yine askere gönderirdim' demekten vazgeçtiğinde önemli bir değişim de yaşanacak" diyor. (BB)