15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, aralarında Ahmet ve Mehmet Altan, Ekrem Dumanlı, Nazlı Ilıcak’ın olduğu 17 sanıklı medya davasının ilk duruşmasının üçüncü oturumu bugün görüldü.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü duruşmasında, kalabalık izleyici kitlesi nedeniyle daha önce büyük salonda görülen dava yeniden küçük mahkeme salonuna alındı. Mehmet Altan’ın da savunmasını yaptığı duruşmayı izlemek için Türkiye’ye gelen İngiltere Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi Raportörü duruşma salonuna alınmadı.
Duruşmaya darbeye teşebbüs, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve örgüte üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan tutuklu Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı ile tutuksuz Tibet Murat Sanlıman katıldı. Ahmet Altan duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Yargılanan gazeteci ve yazarlarla dayanışmak için CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Article 19'dan Georgia Nash de salondaydı.
Duruşmada ilk olarak tutuklu sanıklardan Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Şükrü Tuğrul Özşengül savunma yaptı.
Özşengül: Koyu devletçiyim
Özşengül savunmasında şunları söyledi:
Emekli olduktan sonra Samanyolu haber sitesinin teklifiyle köşe yazmaya başladığını belirten Özşengül “Gezi'ye karşı çıktığım için sosyal medyada hakaretlere uğradım” dedi, “Devletin yetiştirdiği bir çocuğum. Babam da polisti. Koyu devletçiyim. Tabii her şeyin demokrasi çerçevesinde yapılması gerekiyor. Eleştirilerim devleti eleştirmek değil. Mehmet Akif, Necip Fazıl kitaplarını ezbere bilirim. Zamanla sağdan ortaya geldim. Sosyalist görüşlere sempati duydum” diye devam etti.
“Asker uzun süredir darbe taleplerine itibar etmemişti, onun için ben darbe olacağına ihtimal vermiyordum” diyen Özşengül, “Darbe sonrası gözaltı ihtimali belirince tatile gitmekten vazgeçip ailemle evde bekledik. Kaçma fikrim hiç olmadı. İddianameye giren maklube [çoğunlukla Siirt ve ve Mardin'de yapılan Arap yemeği; Gülen cemaati evlerindeki buluşmalarda yenmesi ile tanınıyor] yemeğine beni Cemil Barlas götürdü. Hakan Çelik, Can Paker de vardı. Gittik, maklube yedik” diye konuştu.
Altan: Rousseau’yu da yargılardınız
Mehmet Altan hakkındaYazar, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Politikası Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi, profesör. Cumhuriyet Gazetesi'nin Paris muhabirliği, Sabah ve Star gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı, televizyon kanallarında tartışma programları hazırladı, yönetti, sundu. 1985-2013 arasında 35 kitap yazdı. Ocak 1953, Ankara doğumlu. İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi’ni bitirdi. Paris I. Pantheon Sorbonne Üniversitesi'nde, Türkiye-IMF ilişkilerini inceleyen çalışmasıyla 1980 yılında uzman, Türkiye'nin ABD ve SSCB ile ilişkilerini inceleyen teziyle de iktisat doktoru unvanı aldı. Yazar Çetin Altan’ın oğlu, Ahmet Altan’ın kardeşi. |
TIKLAYIN - "DEMOKRASİNİN KATLEDİLİŞİNE ALKIŞ TUTMADIĞIM İÇİN YARGILANIYORUM"
Özşengül’ün ardından Mehmet Altan savunmasına başladı.
Altan’ın “Rousseau'yu da Yargılardınız" başlıklı savunması, duruşma öncesinde kitaplaştırılarak dağıtılmıştı.
“Jean-Jacques Rousseau 254 yıl önce yazdıklarını bugün televizyonda söylese hiç kuşkusuz 'darbeyi biliyordu, subliminal mesajları veriyor, darbeye zemin hazırlıyor' yakıştırması ile gözaltına alınırdı” diyen Altan, “Askerî ya da sivil her türlü vesayete karşı mücadelem, demokrasi ve hukuk yolundaki duruşum, toplumun gözü önünde saptanan kimliğim, kişiliğim, yıllardır yazdığım yazılar, kitaplarım, kayıtlara geçen konuşmalarım belli iken, neden, nasıl, niçin darbeyi önceden bileyim, darbeyi neden destekleyeyim? Neden İslamcı gruplar ile işbirliği yapmış olayım?” diye sordu.
Altan şöyle devam etti:
“Anladığım kadarı ile iddianameye göre hukuku ve meşru düzeni, Anayasa’nın hükümlerini hatırlatmak ve savunmak suç sayılıyor. Anayasa’ya aykırı hareket edildiğini, edenler açık açık ikrar ederken, hukuku bu şekilde kırmanın toplumu ve devleti nasıl derin sarsacağına dair uyarıları yapan, buna dikkat çekmek isteyen, ömrünü darbelere karşı her türlü vesayetle mücadele ederek geçiren ben, bir darbeci oluyorum, öyle mi?”
Fikir ve düşüncelerimden ötürü 9 aydır mahpus olduğunu ve yargılandığını dile getiren Mehmet Altan, “İddianame, suçlamalar ve gerekli olan ama bulunmayan kanıtlar yerine, darbeci olduğumu hisseden savcılık görüşü var” dedi.
Darbeci olmadığını yineleyen Altan, “‘Hukuk’ yerine ‘savcılık görüşü ve algı operasyonu’ üzerinden ‘İslamcı terör örgütü’ ile irtibatlı ‘darbecilik’suçlaması gibi skandal bir zulmün, bu utancın son bulmasını, birey olarak sahip olduğum anayasal haklarımın ve hürriyetimin geri verilmesini istiyorum” diye savunmasını bitirdi.
Duruşma yarın Ahmet Altan’ın savunmasıyla devam edecek.
Ne olmuştu?
“FETÖ" soruşturması kapsamında açılan davada yazar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile gazeteci Nazlı Ilıcak, Zaman gazetesi eski genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, eski Taraf yazarı Emre Uslu, gazeteci Tuncay Opçin, Samanyolu Televizyonu'nun Washington temsilcisi Şemseddin Efe, Today's Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Bülent Keneş, Profesör Osman Özsoy, Zaman gazetesinin İsrail muhabiri Abdulkerim Balcı, genel yayın yönetmen yardımcısı Mehmet Kamış ile yönetici Faruk Kardıç, gazetenin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Şükrü Tuğrul Özşengül, Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek ve gazetenin kültür sanat sayfasında çalışan Ali Çolak ile iddianamede Zaman Gazetesinin 10 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunduğu iddia edilen reklam filmini çektiği tespit edilen ajansın sahibi şüpheli Tibet Murat Sanlıman yargılanıyor.
6 sanık tutuklu
Altanlar ve Ilıcak’la birlikte Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek tutuklu olarak yargılanırken Tibet Murat Sanlıman ise tutuksuz olarak yargılanıyor. Geri kalan 10 kişi hakkında ise yakalama kararı bulunuyor.
Erdoğan davacı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay'ın hazırladığı 247 sayfalık iddianamede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanlığı ve 65. Hükümet suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle davacı olarak yer alıyor.
İstenen cezalar
Altanlar ile Ilıcak için “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçlamasıyla ayrıca 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis; Dumanlı, Uslu ve Opçin için “darbe teşebbüsünden” üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, “örgüt yöneticiliğinden” 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis, Uslu için ayrıca "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçlamasıyla da üç yıla kadar hapis;Sanlıman için “örgüte yardım”dan 7 buçuk yıldan 15 yıla kadar hapis; geri kalan sanıklar içinse “darbeye teşebbüs”ten üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi. (EA)