Demirbaş, kararın "siyasi" olduğunu savunarak, "Bu kararı alanlar bir kez daha düşünmeli. Türkiye'nin gerginlik politikalarına değil, daha sağduyulu düşünmeye ihtiyacı olduğuna inanıyorum" dedi.
Karara tepki gösteren Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de, "Çağdaş demokratik rejimlerde, seçilmiş olan insanların görevine onu seçen halkın kendisi son verebilir. Bu durumun demokrasimize, yurttaşlarımızın bir arada yaşama istemine, ekonomik ve sosyal kalkınma istencine katkı sunmadığı açık" dedi.
Demirbaş: Hukukun üstünlüğüne olan inancımı yitirmedim
Karar, İçişleri Bakanlığı'nın başvurusu üzerine alındı; Danıştay, belediyenin uygulamasının "Anayasaya aykırı olduğunu" belirtti.
Demirbaş, "Bize göre uygulama hukuki. Anayasaya, Avrupa'nın ve Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uygun olduğunu düşünüyoruz. Karar ne olursa olsun biz hukuki süreci değerlendireceğiz. Sonuna kadar da götüreceğiz, gerekirse AİHM'e götüreceğiz" dedi.
Makale aklandı, uygulamasına ceza
Abdullah Demirbaş'ın kaleme aldığı ve Avrupa Sosyal Forumu'na sunulan, "Çok Dilli Belediyecilik Işığında Yerel Yönetimler" adlı makalesinden yola çıkılarak beldede "Çok Dilli Belediyecilik Hizmetleri" başlatılmıştı.
Sur Belediyesi mücavir alanında yapılan genel analiz anketinde belde halkının yüzde 24'ünün Türkçe, yüzde 72'sinin Kürtçe, yüzde 4'ünün Arapça ve yüzde 3'ünün de Süryanice-Ermenice konuştuğu tespit edilmişti.
Bundan dolayı belediye, hizmetlerin farklı dil, din ve kültürlerde yapılmasının gerektiği kararına vardı.
Demirbaş'a, makalesinde "Terör örgütü veya amacının propagandasını yaptığı" iddiasıyla Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava 19 Eylül 2006'da beraatle sonuçlanmıştı. (EÖ/EÜ)