Cangı'nın verdiği bilgiye göre, bu kararla, su havzalarında suyun en yoğun olduğu, "rezervuar" olarak adlandırılan bölgeye 1 kilometre mesafede hiçbir maden işletilemeyecek.
İlgili maddesinin yürütmesi durdurulan "Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği" 5177 sayılı "Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun"un kabul edilmesinin ardından çıkarılmıştı.
Daha önce Danıştay 8. Dairesi, yönetmeliğin su havzalarındaki "mutlak koruma alanını" 300 metreden 100 metreye düşüren ve havzada daha geniş bir alanda madencilik yapılmasına izin veren maddesinin de yürütmesini durdurmuştu.
Cangı: Asıl sorun Maden Yasası
Cangı, asıl sorunun 5177 sayılı Maden Kanunu olduğunu, bu yasayla ilgili yürütmeyi durdurma ve iptal isteminin 2004 yılından beri Anayasa Mahkemesinde bulunduğunu anımsattı. "Anayasa Mahkemesi 2004'ten beri bir karar veremedi. Ama her an karar verebilir. Anayasa'ya aykırılık nedeniyle iptal kararı çıkarsa, Türkiye'de çok şey değişir" dedi.
Cangı, söz konusu yasayla, doğal ve kültürel değerler yok sayıldığını, su havzalarının da madencilik faaliyetlerine açıldığını, petrol ve jeotermal kaynak ve maden arama faaliyetlerinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) kapsamı dışına çıkarıldığını, ÇED yapılmadan verilen arama izinleriyle toplam rezervin yüzde 10'unun işletilmesine ve satışına olanak sağlandığını söyledi.