Yakın zamanda Sarmaşık Derneği'ne Diyarbakır Belediyesi'nce yapılan 877 bin 675 liralık yardımın usulsüz kullanım gerekçesiyle iade edilmesi hakkında Danıştay' yapılan itiraz reddedildi. Böylece sözkonusu meblağın belediyeye geri ödenmesi kesinleşti.
Türkiye'deki her sivil toplum örgütü (STÖ) gibi belediyelerle, kamu kurum kuruluşlarıyla kamu yararı içeren ortak projeler yaptıklarını anlatan Sarmaşık Derneği Genel Sekreteri Şerif Camcı kararı eleştirdi ve parayı ödeyeceklerini ancak AİHM dahil alternatifleri değerlendirdiklerini belirtti.
"Sarmaşık Gıda Bankası adlı sözkonusu proje sadece belediyeyle değil 56 STÖ ile birlikte yürütülen bir proje. Kuruluşumuzdan beri yerel yönetimlerle Sarmaşık'ın ortak çalışmalarını engelleyen bir tutumla karşı karşıyayız."
Danıştay'ın kararını hukuki bir skandal olarak niteleyen Camcı, Sayıştay'ın belediye hesaplarını incelerken iki derneği değerlendirdiğini ve dernek statüsündeki spor kulübüne aktarılan parayı da uygun bulmadığını ancak Danıştay'ın uygulamasının farklı olduğunu hatırlattı.
"Sayıştay diğer derneğin de soruşturmaya tabi tutulmasını söylüyor ama Danıştay aynı karar içinde birine yasaya uygun, Sarmaşık'a bu işbirliği yasal değil diyor.
"Belediyeye kamu kaynağını usulsüz kullanmışsınız yerine koyun, deyince belediye zor durumda kaldı. Bize de geri ödemeden başka yol kalmadı.
"Belki AİHM'e götürülmesi gerekiyor. Türkiye'de herkes böyle çalışma yürütüp sorun çıkmazken bize çifte standart uygulanıyor."
Camcı kararın sonuçları itibariyle açlık sınırında bulunan yaklaşık 3500 ailenin cezalandırılmış olduğunu söyledi. "Onların etkilenmemesi için çabalayacağız ama sıradaki 1700 aile maalesef biraz daha bekleyecek."
"STÖ'lerin önü tıkanıyor"
Yoksullukla mücadele amacıyla kurulan Sarmaşık Derneği'nin kurucularından Necdet İpekyüz de kararı bianet'e değerlendirirken STÖ'lerin bir ihtiyaca karşılık kurulduğunu hatırlattı ve engellenmemesinin, aksine önlerinin açılmasının önemine dikkat çekti.
İpekyüz'e göre "örgüt propagandası, KCK'ye destek" gibi gerekçelerle STÖ'lerin önü kesiliyor.
"Türkiye'de son dönemde en tedirgin eden nokta sivil toplumu tıkanıklığa götürecek engellerle karşılaşması. Neredeyse 'sivil değilsiniz, sivil olsanız bizim gibi konuşmanız, bizim gibi değerlendirmeniz lazım' denen bir süreçle karşı karşıyayız.
"Bölge'deki STÖ'ler, ister kasaplar derneği olsun ister insan hakları alanında çalışan bir dernek olsun, Bölge'deki olaylarla ilgili bir değerlendirme yapmak zorundadır.
"Kasaplar Derneği meraların, ormanların yakıldığını, sürekli operasyonların yapılmasını dile getirdiğinde bunun karşılığı vardır. Dile getirmediği zaman gerçekle bağdaşmaz, sivil toplum örgütü olmaktan uzaklaşır.
Ama son dönemde bu tür şeylere "siz örgüt propagandası yapıyorsunuz, KCK'ye destek oluyorsunuz" deniyor, STÖ'lerin çalışması giderek güçleşiyor."
"STÖ'lerin Boğulma tehlikesi"
İpekyüz eskiden STÖ'lerin şubelerinin faaliyet gösterdiği Bölge'de, ihtiyaca karşılık gelen STÖ'lerin zamanla orada kurulmaya başlandığını söyledi.
"Bölge'de bu şekilde kurulan dernekler ihtiyaçtan doğdu, çünkü mağdurları vardı. Sarmaşık da o dönem Diyarbakır'da yoksulluğun problem olduğunu ve bu yoksulluğun yaşanan olaylarla sistematik biçimde ortaya çıkması üzerine ne yapabiliriz diye sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerin çabasıyla kuruldu.
"Amacımız kente bir yandan yoksulluğun profilini çıkarırken bir yandan da bununla mücadele etmek ve ihtiyacı olanlara yardım sağlamaktı.
"Maalesef, farklı siyasi partilerde politika yapan insanların olduğu bu çabaya dair belli bir hiyerarşi boyutunda çalışıyormuş gibi bir algı yaratıldı. Sivil toplum örgütlerinde böyle bir tıkanıklığa neden olmak bir boğulma tehlikesi yaratıyor." (YY)