İlkokullarda okutulması 2013 yılında iptal edilen “Andımız” tekrar gündemde.
Danıştay 8. Daire, ilkokullarda Andımız’ın okutulmaması yönündeki İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan değişikliğin iptaline karar verdi.
Karara Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı ve Adalet eski Bakanı Bekir Bozdağ, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ve parti sözcüsü Saruhan Oluç, İYİ Parti Adana Milletvekili İsmail Koncuk açıklamalarda bulundu.
Milli Eğitim Bakanlığı da internet sitesinde yayınladığı açıklamada Danıştay 8. Daire’nin 24.04.2018 tarihinde söz konusu yönetmelik hükmünün iptaline, ilk derece mahkemesi olarak temyiz yolu açık olmak üzere karar verdiğini belirtti. Kararın kesinleşmediğini, hukuki sürecin devam ettiğini söyledi.
Karar ne diyor?
Türkiye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası'nın (Türk Eğitim-Sen) Milli Eğitim Bakanlığı’na açtığı dava sonucu Danıştay 8. Daire kararı iki karşı oyla aldı.
Sendika, savunmasında "Andımız’ın kaldırılmasının Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyinin göstergesi sayılan demokratikleşmenin gereği olduğu, Andın pedagojik olarak ilköğretim çağındaki (bu yaş grubundaki) çocuklar için uygun olmadığı, bu nevi yeminlerin demokratik toplumlarda söz konusu olamayacağı savunulmaktadır” dedi.
Danıştay 8. Daire oy çokluğu ile aldığı kararda, “öğrenci andının kaldırılmasını gerekli kılacak idarece yaptırılmış eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından değerlendirmeler içeren dava dosyasına sunulmuş araştırma, İnceleme ve tespit bulunmadığı” belirtildi.
Kararda şu ifadeler yer aldı:
“Dava konusu kararı hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak yeterli bilimsel gerekçenin bulunmadığı, Türk Devletini ve Milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmesini içeriği itibariyle sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki öğrenci andının kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayandırılmadığı anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.
Karşı oylar
Karara Danıştay 8. Daire Başkanı Yüksel Öztürk ve üye Ahmet Yahya katılmadı.
Yüksel Öztürk, “Milli eğitim sisteminin genel ve özel amacının Anayasa'nın başlangıç kısmında ve 1739 sayılı Yasa'da belirtilen konular doğrultusunda, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin Milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, Türk Milletini çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak, insan haklarına saygılı nesiller yetiştirmek olduğu açık olup, bu niteliklerin öğrencilere sadece dava konusu andın okutulması ile kazandırılmayacağı tabiidir” dedi.
“Anayasa ve Yasa’da belirtilen amaç ve ilkelerin Milli eğitim sisteminde hangi yol ve yöntemle yerine getirileceği konusunun ise, davalı Bakanlığın takdir hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir” yorumunda bulundu.
Üye Ahmet Yahya ise “davaya konu düzenleyici işlemin tesisinden önce, andın ilk kabulünde Talim ve Terbiye Heyetinden alman 10.05,1933 tarihli görüşe dayanılması sebebiyle, andın kaldırılması sırasında da Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı görüşüne başvurulmadığından davaya konu işlemde "yetki ve usulde paralellik ilkesi" bakımından hukuka uyarlık bulunmadığı düşüncesiyle” çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmadı.
Siyasilerden açıklamalar
Gül: Danıştay idarenin yerine karar veremez
Karara dair Twitter’dan açıklama yapan Abdulhamit Gül “Yargı kararları ihtilaf çıkarmaz, ihtilafları giderir. Bunun yolu Anayasa'ya sadakatten, her organın kendi meşru sınırları içinde kalmasından geçer. Anayasamıza göre Danıştay, yerindelik denetimi yapamaz, idarenin yerine geçerek karar veremez. Bir yürütme tasarrufunun bilimsel temelini sorgulamak da yargının anayasal konumunu, kabiliyetini aşar. Adeta idarenin yerine geçerek işlem tesis eden Danıştay 8. Dairesi'nin öğrenci andına ilişkin kararı, maalesef bu ölçüleri karşılamaktan uzak kalmıştır” dedi.
Bozdağ: Anayasa çiğnendi
Bekir Bozdağ, Twitter’da yargı yetkisine dair Anayasa mahkemelerini paylaşarak Danıştay 8. Daire’ye dair şunları yazdı:“Hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını aşmış, -kendisini yürütmenin yerine koymuş, -yürütmenin takdir hakkını yok saymış, -dahası yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanmıştır. Kısaca; anayasa ve yasayı alenen çiğnemiştir.”
Bahçeli: Bozdağ, Kürdüm, özgürüm diyebilir
Devlet Bahçeli, Andımız’ı savunduğu açıklamalarında Bekir Bozdağ’a “İşine geldi mi yargıya saygıyı bekleyen, işine gelmedi mi yasa çiğnendi diyen Sayın Bozdağ ve onun gibi düşünenlerin hala çözülme süreci üslubuna müracaatları talihsizliktir” diye seslendi ve şöyle devam etti:
“Sayın Bozdağ Kürdüm, özgürüm diyebilir. Dilini tutan yoktur. Sus otur yerine diyen de yoktur. Buyursun, mizaç ve meşrebine müzahir değerlendirmesini yapsın. Türk milleti kendisini en güzel ve yüksek mevkilere taşımıştır. Ama kendisi Türk milletini düşürmeyi aklından geçirmesin
Andımızı fıtrat ve köküne uygun okumak isteyen varsa kendi bilir. Ancak Türk milletinin Andına kimse karışmasın, hiç kimse ortalığı karıştırmasın.
“PKK’lıyım, bölücüyüm, Kürdistan için çalışırım diyen varsa cezası bellidir, sonuçlarına katlanacaktır. Uyarıyorum, Sayın Bozdağ buna çok dikkat etsin. 81 ilde basın açıklaması yapan malum bir sendikanın başkanı da durum muhasebesi ve özeleştiriyi yapacak milliliği göstersin.”
Bu açıklamanın ardından Bozdağ "Tweetlerim 'Öğrenci Andı'nın içeriğine veya okutulmasına ilişkin değil; tamamen mahkeme kararına ve gerekçesine ilişkindir. Eleştirdiğim, Danıştay 8. Dairesi'nin Anayasa ve hukuka aykırı kararı ve gerekçesidir" açıklaması yaptı.
Oluç: Bozdağ'ın kimliğini bile biz savunmak zorunda kalıyoruz
Saruhan Oluç Diyarbakır İl Örgütü'nde süren Merkez Yürütme toplantısı arasında tartışmanın bu haliyle içeriğine girmek istemediklerini söyledi, “Bozdağ’ın kimliğini bile biz savunmak zorunda kalıyoruz” dedi.
“Bu metnin içeriği de ruhu da zaten bugün iktidardadır. İktidar mensuplarının bütün açıklamaları bu perspektifle yapılan konuşmalardır. Toplumu tekçi bir anlayışta buluşturmaya çalışan, son derece ırkçı yanları olan bir metindir.
“Koalisyon ortağı MHP, Bekir Bozdağ’ın Kürt olmasına bile tahammül edemez bir noktaya geldi. Bekir Bozdağ, biliyorsunuz Türkiye’de adalet, insan hakları ve hukuk konusunda son derece olumsuz katkılar yapmış bir Bakan’dır. Ama ne yazık ki, onun da kimliğini biz savunmak zorunda kalıyoruz. Türkiye’de tüm inanç ve etnik farklılıkları eşit ve demokratik bir ortamda, birlikte yaşatacak bir anlayışa sahip olmadığınız zaman, gün gelir sizin kimliğiniz de tartışma konusu yapılabilir. Ama bizler bu konudaki kararlılığımızı sürdüreceğiz. Bütün farklılıkların eşit koşullarda, bir arada, demokratik bir ortamda yaşaması mücadelesini sürdüreceğiz."
Temelli: Barış ve demokrasiyi getireceğiz
Sezai Temelli de partisinin Silvan İlçe Örgütü ziyaretinde andımıza dair şunları söyledi.
“O denli tahribat yaratıldı ve zarar verildi ki bu ülkeye. Bir tek şey dedik ki burası bizim ortak vatanımız. İstediğiniz kadar halkları birbirine düşürün, istediğiniz kadar bölücülük ayrımcılık yapın, istediğiniz kadar nefret tohumu ekin biz ortak vatanımızda bir arada bu demokratik cumhuriyeti var edeceğiz. İşte bu fikre tahammül edemeyenlerin şiddeti ve tecridi altındayız. Onlar istese de istemese de bu ülkeye demokrasi de barış da gelecek. Bizi güçlü kılan örgütlülüğümüz, fikriyatımız, halkımız, haklılığımızdır. Bu coğrafyada yaşayan bütün kadim haklarımızla birlikte ortak vatanımıza barış ve demokrasiyi getireceğiz. Yok Andımız’ı geri getirerek, ırkçılığı artırarak buna engel olamazsınız. Bunu yaparak bu ülkeyi parçalıyorsunuz.”
Koncuk: Görelim kim ne kadar yerli, milli?
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı iken davayı açan, şimdi İYİ Parti Adana Milletvekili olan İsmail Koncuk karara dair “Hak yerini buldu. Türkiye eğer bir Hukuk Devletiyse bu kararı uygulamak zorundadır. Şimdi görelim, kim ne kadar yerli, ne kadar milli?” yorumu yaptı.
Andımız hakkındaZamanın Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip’in yazdığı Andımız 1933’te okullarda okunmaya başlanmıştı. Afet İnan “Atatürk Hakkında Hatıralar ve BeIgeIer” adIı eserinde Andımız'ın ortaya çıkışını şöyle anlatmıştı. "1933 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramı idi. O, heyecanla Çankaya Köşkü’ne geldiği vakit, Atatürk’ün yanında bana bir kâğıt uzattı ve şunları anlatmaya başladı. ‘Sabahleyin ilk bayramlaşmayı kızlarımla yaptım. Onlara bir şeyler söylemek istediğim vakit, bir ant meydana çıktı. İşte Cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı’ dedi. Kâğıtta şöyle yazıyordu: Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak; yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Bu sözler, Türk çocukları tarafından o yıldan beri tekrarlanmaktadır. Vatanperver Dr. Reşit Galip, evvelâ bir baba olarak bu hisleri duymuş; sonra da Millî Eğitim Bakanı olarak okul çocuklarına bu andı içirmişti.” 1972'de 'budunumu' kelimesi yerine 'milletimi' kelimesi koyuldu ve "Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim. Ne mutlu Türküm diyene” cümlesi eklendi. 1997’de ise bu kez 'yasam' kelimesi 'ilkem' kelimesi ile değiştirildi ve “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” cümlesi 72'de eklenen bölümün sonlarına alındı. Böylece Andımız 97'den bugüne "Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene" şeklinde söylenerek geldi. 8 Ekim 2013'te, andımıza dair madde Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 12'nci maddesi yürürlükten kaldırıldı. |
* Türk Eğitim-Sen'in paylaştığı Danıştay 8. Daire'nin kararına buradan ulaşabilirsiniz.
(BK)