Türkiye'de uzun yıllar belgeselcilik yapan Işıl Bayraktar, bir gün her şeyden sıkılıp Hindistan'a gitmiş ve hayat akışını değiştiren olaylar serisi başlamış.
Işıl Bayraktar Thomsen ile Berlin'de bir araya geldik. Fazla uzatmadan onu belgeselden koparmadan Danimarka'da kolektif bir çiftlikte tarım yapmaya götüren hikayeyi ondan dinleyelim.
Türkiye'de belgeselcilik yaparken Danimarka'da bir çiftlikte yaşamaya başladınız. Aradaki boşluklar?..
Türkiye'de televizyon belgeselciliği yapıyordum. 2006 yılından 2013 yılına kadar Türkiye'nin ilk yerli belgesel kanalı İz TV'de çalıştım.
Metin yazarı olarak girdim, sonra kendi programımı yapıp sunmaya başladım. İz TV'deki ilk kadın yapımcı, sunucu, metin yazarı oldum.
Danimarka'ya kadar evrilen süreç çok uzun.
50 küsur program yaptıktan sonra 2011 yılında bir gün her şeyden çok sıkıldım ve bunaldım, zaten hayatımın da çok kötü bir dönemiydi. Can çekişen bir ruh halim vardı.
Mutsuzdum ve Hindistan'a gittim. Bu sefer iş amaçlı gitmek istemiyordum, sadece çantamı ve vizemi alıp gittim.
"Sebze yetiştirip insanlara elden veriyoruz"
Yanıma bir el kamerası aldım, daha doğrusu son dakika elime tutuşturdular İz TV'den. Hindistan ve Nepal'de toplam 6 ay geçirdim. Eşim Nikolaj ile yolculupumun başında Hindistan'da tanıştım.
Bu maceradan ortaya 7 bölümlük bir belgesel çıktı. Hatta İz TV'de hala yayınlanır. Nikolaj ile 2013 yılında evlendik ve ben onun yanına Danimarka'ya taşındım. Oğlumuz Teo 3 yaşında.
Kolektif bir çiftlikte yaşamaya nasıl başladınız?
Nikolaj zaten çiftçi, bunun okulunu okudu. Bizim bu çiftliğe girişimiz de aslında bir tesadüfler zinciri, tesadüf diye bir şey var mı onu da bilmiyorum ama. Şansımız yaver gitti.
Müsaade ettik her şey sırayla kendiliğinden ilerledi ve çiftlikten bu teklif bir anlamda ayağımıza geldi. Bu bir kolektif çiftlik, 500 tane sahibi var, fakat çiftlikte yaşayan sadece biziz.
Çiftlikte kirada oturuyoruz. 1 hektarlık arazide organik sebze yetiştiriyoruz. Sonra ürünlerimizi araya bir aracı sokmadan, yanı üzerine komisyon eklenmeden, tüketiciye elden veriyoruz.
Aslında bu hayatı daha yeni yeni inşa ediyoruz.
Neler üretiyorsunuz?
1 hektarlık bir alanda ilaçsız, makinesiz, ellerimizle organik üretim yapıyoruz.
Burada yetiştirdiğimiz organik sebzeler iki haftada bir 200 kişiye gönderiliyor. Bunun yanı sıra birkaç restorana sebze veriyoruz. Bir de kendi yiyeceğimizi üretiyoruz.
Mevsim itibariyle şu an en çok bal kabağımız var. Sebze skalamız çok geniş. Pırasa, lahana çeşitleri, patates, havuç, soğan, sarımsak, fesleğen, pancar... ve daha pek çok çeşit sebzemiz var.
Pek yakında sera inşaa edeceğiz. Bu sayede ısı ihtiyacı yüksek sebzeleri de seçkimize dahil etmiş olacağız.
"Beden yorgunluğunu kafa yorgunluğuna değişmem"
Peki çiftlikte normal bir gün nasıl geçiyor, bütün detayları merak ediyor insan...
Çiftlik bu bozuk sistem içinden gerçek hayata açılan bir portal gibi. Hayatımız doğal.
Günlerimiz torbaya girmek yerine bütüncül bir döngünün rutininde seyrediyor. Alarmla uyanmıyoruz. Uyandığımızda uyanıyoruz.
Bahar ve yaz aylarında çok çalıştığımız için kendiliğimizden erken yatıp erken kalkıyoruz zaten. Kuşlar deli gibi öterken, bazen uyansam da rüyada gibi. Kahvaltı ediyoruz.
Hava güzelse Teo'yu kreşe bisikletle götürüyorum. Eve dönüp ev işi yapıyorum.
Sonra tarlaya çıkıp Nikolaj'la birlikte çalışıyorum. Ellerim ve ayaklarım günün büyük bölümü toprakla temasta. Şarja takılmış fişler gibi.
Sarf ettiğim fiziksel efor çok yüksek. Ama bedenimin böyle yorulmasından öyle mutluyum ki bunu hiçbir kafa yorgunluğuna değişmem.
Kaldı ki bu beden yorgunluğu sadece bahar ve yaz aylarında söz konusu.
Ekim, biçim ve hasat dışında, sebzelerimizi paketleyip tüketiciye elden teslim ediyoruz.
"Vaktimizden kalanı doğada gevşeyerek geçiriyoruz"
Vaktimizin geri kalan kısmını evde ve doğada gevşeyerek geçiriyoruz. Arkadaşlarımız geliyor, birlikte çalışıyor, yemek yapıp yiyor ve akşamları da keyifle takılıyoruz.
Benim için tüm bu döngünün dışında en önemli şey tabii ki Teo. Onunla ilişkim bambaşka bir başlık.
Üzerinden kısaca geçilemeyecek kadar çok boyutlu. Dolayısıyla günlerim başta Teo, çiftlik işleri,ev işleri ve bir de belgesel çalışmalarımla devam ediyor.
Bazı günlerim güneşli, bazı günlerim kara bulutlu, bazı günler ağlayıp yağıyorum, bazen de gökkuşakları saçıyorum. Hayat öyle bir şey çünkü.
Kendimden her an çok mutlu olmasını bekleyemem, gerçekçi olmaz. Günlerin köpüğü neyse onunla yıkanıyorum.
Işıl Bayraktar Thomsen'in YouTube kanalından.
Türkiye'dekiler için Kopenhag belgeseli
Kopenhag belgeseli çektiniz orada, o belgeseli yapma fikri nasıl gelişti?
Kopenhag belgeselini Danimarka'ya taşındığım ikinci yılda yaptım. O zamanki Türkiye büyükelçisi Mehmet Dönmez beni zaten İz TV'den tanıyormuş.
Kendisiyle bir vesileyle tanıştık ve bana orada yapacağım her işte destek olabileceklerini söyledi. En azından çalınması gereken bir kapı varsa büyükelçiliğin bunu benim adıma yapabileceğini söyledi.
Yine tesadüfen tam da o dönemde Danimarka'daki VisitCopenhagen adlı bir turizm kuruluşu Kopenhag'ı İstanbul'a tanıtmak için bir projeye girişmişti.
Büyükelçiliği araya sokarak kapılarını çaldım. Dedim ki siz Kopenhag'ı tanıtmak istiyorsunuz İstanbul'dakilere, ben de İstanbul'dan Kopenhag'a yeni taşınmış bir belgeselciyim.
Böyle bir denklenme içinde gelişti. Kafamda bir hayaldi, sonra gerçek oldu.
Projeye sponsor oldular ve ortaya "Muhteşem Kopenhag" adlı 50 dakikalık bir Kopenhag belgeseli Belgesel Danimarka'da da beğenildi, övgü aldı.
Yeni Hindistan belgeseli yayınlanmaya başlıyor
Şimdi yeni bir Hindistan projeniz var, onu anlatır mısınız?
Nikolaj'la en büyük hayalimiz Hindistan'a yeniden gitmekti. Oğlumuz Teo 2 yaşına bastığında tamam dedik, hazırız. Ve gittik.
Hindistan'ın Varkala şehrinde toplam 2 ay geçirdik.
Bu yalnızca tatil amaçlı bir seyahat değildi. Ben, kadim Hint ilmi ayurvedaya bir giriş yaptım ve profesyonel ayurvedik masaj öğrendim. Nikolaj, yoga eğitmenliği sertifikası aldı.
Oğlumuz Teo ise hayatının hiç şüphesiz en fantastik günlerini geçirdi.
Geçirdiğimiz bu 2 ayı ben kameramla belgeledim. Ailece algı kapılarımızı sonuna dek araladığımız bir deneyimdi.
Şimdi çiftlikteki nadas vaktiyle beraber kurgu başına geçtim. "Aile Boyu Hindistan" adlı bu yeni belgesel serisinin ilk bölümü bu akşamdan itibaren YouTube'da yayında olacak. Bu röportajla denk gelmesi yine uğurlu oldu. (PT/BK)
* Işıl Bayraktar Thomsen'in YouTube kanalını takip etmek için tıklayın.