Dandy sakız fabrikası, İkitelli-Halkalı bölgesinin büyük sanayi işyerlerinden biri; bin 50 işçi çalışıyor.
Sakız imalatı, ürünün niteliği ile akılda canlananın aksine, iş kazası riskinin yüksek olduğu zorlu bir süreç. İşçiler, neredeyse yüksek fırın sıcaklığına ulaşan devasa imalat kazanlarının başında çalışıyorlar.
Liyakatları ne olursa olsun, asgari ücretle çalıştırılan işçilerin sendikal örgütlenme çabası 90'lı yıllardan beri sürmüş ve her seferinde işverenin baskı ve ince bölme taktikleriyle başarısızlığa uğramış.
Zaten son üç dört yıldır işletmede bir yılını dolduran işçi neredeyse yok. Yaratılan esnek çalışma koşulları ikliminin nimetleriyle işveren, oyunu kuralına göre! oynuyor. Bin 50 işçi, işletme içinde, Dandy, Falım ve Intergum isimlerinde üç ayrı şirkete bölünmüş durumda.
İşe girdikten sonra, birkaç aylık sürelerle bu üç şirket arasında dolaştırılıyor ve nihayet bu şirketlerden herhangi birinde bir yılını doldurup kıdem tazminatı hakkını elde edememişken işten çıkartılıyor. "Kölelerin" sıradaki yeni üyesinin Dandy serüveni de böyle başlıyor. Öyle ki İkitelli'de kapısını çalacağınız hemen her hanede bir eski Dandy çalışanına rastgelmeniz mümkün.
Geçen aralık ayında işçilerin Türkiye Tütün Müskirat Gıda ve Yardımcı İşçileri Sendikası'yla (TEKGIDA-İŞ) sessizce yürüttüğü sendikalaşma girişimi, anlaşıldığında, işveren ilk anda hemen 3 işçiyi atıyor. Gerekçe: "performans düşüklüğü". Ama işçilere gerçekte neden atıldıklarını "güle güle" derken yüzlerine söyleyecek kadar da fütursuz işveren.
Atılan işçiler kapıdan ayrılmıyor, sendika etkili biçimde kapıya destek veriyor. Atılan işçilerin sayısı artıyor. İşveren "içerisi"yle "dışarısı"nı birbirinden yalıtmaya çalıştıkça, sendikanın içeriye yayın yapan aracının ses düğmesi açılıyor. İşçilerin tabiriyle "F tipi fabrika"da içeridekiler günde 18 saat boyunca dışarıdan duyulan 1 Mayıs Marşı'nı dinliyorlar.
Nihayet, 23 Şubat Cuma günü sendikanın yayınladığı basın açıklaması sürecin iyi bir özeti ve o gün olacakların da habercisiydi:
Açıklamada Dandy'de işçilerin ve TEKGIDA-İŞ'in sendikalaşma mücadelesinde başından beri meşru çizgiler içinde kalmaya özen gösterdikleri, ancak işverenin bu iyi niyeti tamamen "acze yorarak" baskılarını sürdürdüğü belirtiliyor, bundan böyle işverenin güçlerinin ne olduğunu göreceği, Dandy'de tek bir sendikasız işçi kalmayıncaya kadar eylemlerinin kesintisiz olarak süreceği vurgulanıyordu.
23 Şubat sabahı 07:00 vardiyası işçileri fabrikaya giriş yaptıktan hemen sonra, ön ve arka kapılara beşer işçi ve sendikacı kendilerini zincirlediler.
Talepleri, atılan işçilere işbaşı yaptırılması, sendikal örgütlenme üzerindeki patron baskısının kaldırılması idi. Bu on kişi, zincirleme eylemini 07:00 vardiyasının girişinden önce yapsalar, üretim o anda durmuş olacaktı. Eylemin vardiya girişinden sonra yapılması, yine işçilerin işverene 8 saatlik bir düşünme süresi tanıyan ve bunu da üretimi sonlandırmadan yapan iyi niyetlerinin ifadesi.
07:00'de çıkış yapan vardiyanın işçileri eyleme tam destek vererek fabrikadan ayrılmayı reddettiler.
İşveren polis çağırdı. Kendilerini kapıya zincirleyen işçiler gözaltına alındı.
İşçiler, patrona gerekli kararlılık mesajının verildiğini ve amacına ulaştığını belirleyerek eyleme son verdiler. Gözaltına alınan işçiler akşam saatlerinde serbest kaldı.
"Bundan böyle, sonuna dek... kesintisiz eylemdi"
Nitekim ertesi gün 24 Şubat Cumartesi sabahı, İstanbul'un içe işleyen nemli ayazında işçiler, sendikacılar fabrika önündeydi. Artık her vardiya girişi, önce kapı önünde işçilerin topluca birliklerini ifade ettikleri bir gösterinin ardından yapılıyordu.
Fotoğraflar aynı gün 15:00 vardiya değişiminde, Dandy fabrikası ana girişinden görüntülerdir. Yeni vardiya girişinden sonra vardiyası bitmiş işçiler önce fabrika içinde toplandılar. Fabrikayı dışarıdan ayıran yüksek duvarın üzerinden 10 no'lu Şube Başkanı Muzaffer Dilek taleplerini gür bir sesle bağırdı: "Kapı açılacak, servis araçları boş olarak dışarı çıkacak. İşçiler dışarıya yürüyerek topluca çıkacak, sendikacılar ve dışarıdaki arkadaşlarıyla buluşacak, konuşacak. Sonra servis araçlarına fabrika önünden binecek."
Yönetimin bilinen uygulaması işçilerin içeride servislere bindirilip gönderilmeleriydi. Ama bu sefer talep başkaydı. Zaten içeride toplanan işçiler de önlerinde duran araçlara binmiyor, kararlıca bekliyorlardı.
Çalan 1 Mayıs marşı arada kesilerek bu talep bir kez daha yinelendi. En nihayet "sabrımızı sınamayın!.." dendi ve kapı açıldı.
İşçiler alkışlarla yürüdüler, çıktılar. Kapı önünde durdular. TEKGIDA İŞ Genel Sekreteri Mecit Amaç kendilerine seslendi.
Sendikanın Malatya, Adana, Ankara, İzmir, Rize, Marmara bölge yöneticileri destek için oradaydı.
Marmara Bölgesi Teşkilatlandırma Sekreteri Göksel Şengün, daha sonra toplanılan İkitelli'deki işçi lokalinde durumu özetledi:
"Artık inisiyatif işçinin elindedir. Dandy'de patron, kanuna boyun eğecektir. Sendikalaşma mücadelesi başarıya ulaşacaktır. Dandy başarısı havzadaki diğer fabrikalara örnek olmaktadır. Şimdiden iki büyük tekstil işyerinde sendikal çalışma başlamıştır."
O sabah vardiyaya gelen bir işçinin, içeri girmeden kapı önünde yazdığı üç kıta, işçi lokalinde çay ocağına asılmıştı:
Dandy YönetimineBak attığın işçiler hep birlikte direndiler
Ne eve gittiler ne de pes ettiler
Sen neden anlamadın bu işçinin tutumunu,
Bunlar kararlı, sendika oldu onların gururu.
Sen sandın ki işten attım kurtuldum,
Biraz süre verdim, bak onları susturdum.
Be akılsız yönetim
Asıl sen bunlarla kendini kandırdın.
Duvar ördürdün, güvenliği artırdın,
Biz sana el uzattık, sen gözaltına aldırdın.
İşçinin duruşunu görünce neden yıldın!
O ses geçirmeyen camlar, o yüksek duvarlar
Seni korur mu sandın! (HA/TK)